16.BÖLÜM

18.9K 659 49
                                    

Gece boyu ağlamıştım. Bütün gece yanımda Fırat beklemişti. Hiç bir şekilde konuşmuyordum. Gördüğüm videoya inanmak istemiyordum.Ateş katil olamazdı o adamı öldürmüş olamazdı. O bu kadar kötü biri olmuş olamaz tahmin ettiğimden daha çok değişmiş olamaz asabi olabilir sinirli olabilir beni sevmeye de bilirdi ama o katil olamazdı.Oldukça yorulmuştum. Artık göz kapaklarımı açık tutamıyordum...

FIRAT'TAN

İzlediğimiz video karşısında bende oldukça şaşkındım. Demir'i ve Ateş'i tanıyordum ve Ateş'ten bu tarz bir şey beklemiyordum. Bu olay en çok Zeyşan yıprandı ona sahip çıkmak benim işim ve ben onu Mardin'e geri göndermek istemiyorum. Ateş onu koruya bilir belki fakat onun acı çekmesini ne kadar engelleye bilir ki zaten şuan en çok o acı çektiriyor. Ateş'in bizden sakladığı şeyler olduğunu psikolojik sorunları olduğunu anlamıştım ama katil olduğunu olabileceğini hiç düşünmemiştim. Bana Zeyşan'ı korumamı söylemişti. Bunu başaracaktım onu hem Ateş'in dediği beladan hemde Ateş'ten koruyacaktım. Ona en büyük zararı Ateş veriyordu. Suyun kaynadığını fark edince düşüncelerimden arınıp papatya çayı yapmaya başladım. Zeyşan berbat durumdaydı onun kendine gelmesi gerekiyordu ve Ateş buraya gelmeden önce onu buradan götürmem lazımdı. Çayı tepsiye koyup yukarı odaya çıktım. Sayıklıyordu  "Yapma. Sen katil değilsin ne olur ona zarar verme" tarzı şeyler diyordu kan ter içinde kalmış ve ağlıyordu onu böyle görmek içimi sızlatıyordu. Tepsiyi bırakıp yatağın kenarına oturdum ve onu uyandırmaya başladım. 

"Zeyşan hadi uyan geçti bak ben buradayım hadi uyan"

"Ateş!" diye uyandı.

"Hayır benim korkma geçti hadi artık kendine gel elini yüzünü yıka"

"Geçmedi... Fırat... Sen onu tanıyorsun o böyle bir şey yapmaz değil mi? Yalan de montaj de Ateş yapmaz de yalvarırım" diye konuşurken ağlıyordu içimden bir şeyler kopuyordu sanki

"Onu görmek istiyor musun"

"Bilmiyorum"

"Sana bir şey teklif ediyorum bi kaç günlüğüne bağ evine gidelim. Arkadaşlarımla aldığımız bir ev şuan boş kafa dağıtırız hem. İtiraz yok benim aklıma yattı. Hadi elini yüzünü yıka" dedikten sonra zorla banyoya soktum onu başka çarem yoktu. Kendine daha fazla zarar vermemeli hem Ateş buraya gelecek onu götürmem lazım  Ateşten uzak tutmam lazım. Hemen bavulu çıkartıp bir kaç parça bir şey sıkıştırdım içine banyodan çıktığından hızlıca hazırlanmasını söyledim. Şaşkınca bana bakıyordu. İtiraz etmeye kalkacağı sırada elini bir pantolon bir tişört verip banyoya geri yolladım. Aşağıya inip arabaya bir kaç şey attım. Zeyşan gelince hemen arabaya bindik ve sürmeye başladım.

"Sen ne yapıyorsun?"

"Sadece senin iyiliğini istiyorum artık Ateş'i unutman ve hayata tutunman lazım"

"Haklısın sonuçta o sadece..."

"O sadece senin abin bunu unutma" dediğimde başını onaylarca salladı ve kafasını cama yaslayıp ağlamaya başladı. Onu böyle görmekten nefret ediyordum. 2 saatlik yolculuğun sonunda bağ evine varmıştık. Zeyşan uyuya kaldığı için onu yatağa kadar taşıdım. Eşyaları eve getirdikten sonra şömineyi yakıp ne yapmam gerektiğini düşünmeye başladım. Ateş elbet beni bulacaktı buna engel olmam lazım ayırca Zeyşan'a zarar vermek isteyen kişi kim bunu da çözmem lazım yoksa işim daha zorlaşıyor hem Ateş'ten hemde baş belası bir adamdan kaçmamız gerekecek ve Zeyşan nereye kadar buna dayana bilir bilmiyorum.  Telefonum çalınca oturduğum yerden kalktım ve dışarıya çıktım. Arayan Demir'di

"Alo?"

"Nasılsın kardeşim Zeyşan nasıl?"

"iyiyim hayırdır bir şey mi oldu?"

"İstanbul'a geldik Zeyşan'la baş etmene gerek kalmadı artık bi kaç saate eve varırız. Zeyşan telefonunu açmayınca seni aramak zorunda kaldım. Artık her şeyi hallettik sayılır. O kadın Ateş'ten hamile değil mi?"

"Ne yanı kadın yalan mı söylemiş bebek Ateş'in değil mi?"

"Hayır değil Zeyşan'ı almaya geliyoruz"

"Anladım" deyip telefonu kapattım. İşte şimdi bitmişti gelmişlerdi. Lanet olsun! Onu koruyamayacağım onu Ateş'e vermem deyip bahçedeki sandalyeleri yere yıkmıştım. 

"Bebek ondan değil mi?" duyduğum sesle arkamı döndüm. Her şeyi duymuştu.

"Sana soruyorum bebek ondan değil mi? Buraya mı geliyorlar?" sadece başımı salladım. Gözleri yine dolmuştu.

"Ve sen biliyordun buraya geleceğini beni bu yüzden buraya getirdin?"

"Başka çarem yok Zeyşan sana zarar veriyor seni korumam lazımdı. O bir katil ve onun yüzünden peşinde olan bir adam var sana zarar gelmemesi için yapıyorum bunları" dediğimde suratımda sertçe tokat atmıştı.

"Bana sormadan benim hakkımda nasıl karar verirsin! Ateş'i dinlemeden ona katilde diyemezsin! Sakın bir daha benim hakkımda karar alma hemen buradan gitmek istiyorum hemen!"

"Olmaz! Anlasana o sana zarar veriyor! Video da gördün o bir katil aşk gözünü boyamış senin! Demir seni korumamı söyledi bende görevimi yerine getiriyorum!" dedikten sonra kolundan tutup eve soktum. 

"Ben gidiyorum"

"Otur şuraya Zeyşan!" diye bağırdım. Ne yapacaktım hiç bir fikrim yoktu. Şuan onun gitmesine izin verirsem geri alamam. Ateş ona zarar verir. 

" Fırat Ateş bana zarar vermez eğer beni geri götürmezsen senin için kötü olur"

"Beni de öldürür değil mi? Aynı o adamı öldürdüğü gibi!" diye bağırınca oda bağırıp ağlamaya başladı

"Yeter be! O katil değil tamam mı! Onun kesin bir açıklaması vardı! O bana zarar vermez!" çığlık atıp ağlıyordu. Şuan kendimden nefret ediyordum o zaten acı çekiyordu ve ben bunu daha beter hale getiriyordum. Onun için endişeleniyordum. Ona bağlanmıştım ve ona zarar gelsin istemiyordum. Göz yaşlarım akarken 

"Özür dilerim" dedikten sonra onu bir odaya kilitledim ve

"Seni korumam lazım. Seni seviyorum ve sana zarar vermesine izin vermeyeceğim".....



Evet bu bölüm kısaydı affedin umarım hoşunuza gider :) Fırat biraz sorunlu çıktı ne yapacağız şimdi ?

O BENİM ABIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin