Hesaplaşma Vakti

3.3K 113 5
                                    

Merhaba :) Ateş'i özlemişsinizdir diye düşünüyorum ve bu bölümü onun ile birlikte yazıyorum. Herkese iyi okumalar... 

Demir'in yanından çıktıktan sonra Zeyşan'ın bana sarılmasıyla içimdeki öfke bir anda yok olmuştu. Kokusunu içime çektikten sonra gözlerini baka dikip

"Seni seviyorum" dedi o bunu her söylediğinde yüreğimde bir yer yeniden doğuyordu sanki ona karşılık verdim. Tabi ki bende onu seviyordum. Bu büyülü anı bozan meraklı Emir olmuştu.

"Enişte abim sana ne dedi?" diye sorduğunda herkes merakla bana bakıyordu daha fazla durmadan olanları anlatıp yapılması gerekeni yapacaktım.

"Kimin yaptığını söyledi" Demir'in dedikleri bir bir aklıma gelince daha fazla sinirlenmiş hemen bir şeyleri halletmek için Emir'e görev vermiştim.

"Benimle birlikte gel. Konağa gidip amcanlara ve babanlara haber vereceksin. Aynı zamanda Hasan amcayı da çağıracaksın ben holdinge geçiyorum. Oraya gelin. Uras senden burada kalıp kızlarla ilgilen"

"Ben de geleyim Ateş belki yardımım dokunur"

"Sağol kardeşim burada kalman bile çok önemli benim için"

"Tamam gözün arkada kalmasın" deyip Büşra'ya sarıldı. Kızları birine emanet etmem gerekirdi ve güvenebileceğim biriydi. Üstelik Büşra'nın Uras'a benden daha çok ihtiyacı vardı. Gözlerim sevgili karım ile kesiştiğinde bir şeyleri anladığının farkındaydım. Sadece gözlerimizle konuşup anlaşmıştık. Arkamı dönüp hastaneden gidecektim ki adımın kuvvetli bir şekilde telaffuz edilmesiyle durup yeniden geride bıraktığım insanlara döndüm

"ATEŞ" diye bağıran Büşra'dan başkası değildi. Gözlerimin içine bakarak

"Sakın elin boş gelme! Sakın cezasız bırakma" dediğinde başımla onay verdim. Gözlerinde ki hırs ve intikam gözle görülür biçimdeydi. Ama kimsenin hırsına ve intikam duygusuna ihtiyacım yoktu burası Mardin'se o intikam her türlü alınırdı ve yapılan yanlış benim kardeşime ise intikam gün ve gün beni beklemektedir.

Arabaya geçtiğimde hızla sürmeye başladım. Emir'i konağa bıraktıktan sonra bende holdinge geçtim. Oda'ya Ali'yi çağırdıktan sonra düşünmeye başladım. Bu iş ya herkesin önünde töreyle olacaktı yada benim istediğim gibi halledecektim. Bunun kararını tek başıma veremezdim. Oturup herkesin gelmesini bekleyecektim. Biraz sonra Ali içeri girdiğinde 

"Buyur ağam beni çağırmışsın"

"Ali, Sarıhanlılar'ın her bir üyesini takip etmenizi istiyorum. Kim nerede ne yapmış öğrenmenizi istiyorum. Özelliklede Ali Sarıhan'ın babası Cabbar Sarıhan'ı takip edin iyi bir adamı yönlendir oraya gerekirse sen takip et onu büyük bir hesaplaşma olacak. Sarıhan'ları bitireceğim."

"Tamam ağam hemen istediğinizi yapıyorum" dedikten sonra tam kapıdan çıkacaktı ki

"Af göresin ağam ama acaba nedenini öğrene bilir miyim?"

"Ali sen benim kardeşim gibisin rahat ol. İntikam alacağız hem Baran'ın hem Demir'in intikamını alacağız."

"Demir ağayı da onlar bu hale getirdi" 

"Hadi Ali , hadi işimiz uzun" dediğimde başıyla onaylayıp hızla odadan çıktı. Biraz sonra çalan telefonumla toplantı odasına geçtim. Emir'ler gelmişti herkesi oraya alıp konuşmaya başladım.

"Bu saate hepinizi buraya getirdiğim için kusura bakmayın ama önemli olmasa sizi çağırmazdım. Bir kaç saat önce Demir gözlerini açtı ve onu bu hale getirenin kim olduğunu söyledi. Bu olay artık bir Kan davasına dönmüş durumda. Baran'ı öldürenler aynısını Demir'e yapmak istediler. Akıllarınca oğullarının intikamını alıyorlar. Cabbar Sarıhan'ı yok etme vakti geldiğini düşünüyorum. Baba ( Zeyşan'ın babası), amca ( Zeyşan'ın amcası) ve Hasan amca şimdi neden sizi çağırdığımı anladınız değil mi? Hasan amca Baran'ı kardeşimi, oğlunu öldürdüler töre uyduk cezasını verdik diye intikama dönüştürdüler şimdi ise benim intikam alma vaktim. Hepinizi çağırdım çünkü büyüğümsünüz olayda sizinde kanınız söz konusu siz ne derseniz onu yapacağım" dediğimde hepsinin siniri ve şaşkınlığı göz önündeydi. 

O BENİM ABIMWhere stories live. Discover now