28. Bölüm "Çocuk"

2.4K 160 45
                                    


Multi: Ambra Slytherin heykeli


" Sen hayatımsın. Hayattaki tek gerçeğimsin. "



Noah Malfoy gene umutsuz geçen bir günün ardından bahçedeydi. Ayrılmak istemiyordu buradan. Ambra buradayken gitmek istemiyordu. Uyanacaktı o sonuçta. Uyandığında Ambra'nın yanında olmazsa Ambra kesinlikle onu lanete boğardı. Sevgilisi bile olsa, o bir Slytherin'di. Sağı solu asla belli olmazdı. Ama aradan geçen bu bir haftadan sonra umutları tükenmeye başlamıştı. Trelawney gerçekten de haklı olabilir miydi? Ambra'nın kaderi Noah değil miydi? O değilse, kimdi?

Trelawney, Ambra'nın kaderinin gelecekte olduğunu söylemişti. Kimdi o? Nott mu? Black mi? Kimdi? Onu Ambra'dan alan, onun Ambra'sını ondan çalan kimdi? Neden kaybetmişti onu?

" Kim olduğunu mu merak ediyorsun, Malfoy? " Trelawney'in sesi kulaklarını doldurduğunda başını kaldırdı. Gene onun hayatını mahvetmeye mi gelmişti?

" Defol. " sertçe kovdu onu. Hayatındaki en kötü anlarını sorsalar, Tralawney'i gördüğü anlar derdi kuşkusuz. O lanet Ravenclaw veledi onun hayatını mahvetmişti. Ondan Ambra'sını çalmıştı.

" Onun uyanmasını istiyor musun? " bakışlarındaki sertlik kayboldu birdenbire. Umutla dolmuştu adeta. Onu uyutan oydu. Uyandırmasını da biliyor olmalıydı!

" Nasıl uyanır? " ayağa kalkıp Trelawney'in yakasına yapışırken sordu. Uyanacaktı işte. Tekrar onun Ambra'sı olacaktı.

" Çocuk yap o zaman. " Noah kaşları çatılarak Trelawney'in yakasını bıraktı. Ne dediğini anlamamıştı sanırım. Çocuk yap mı demişti ona? " Ambra'nın kaderi sen değilsin. Bunu sana söylemiştim değil mi? " yine mi bu saçmalık. Ambra onundu!

" Ambra benim! " asasını cübbesinin iç cebinden çıkardı ve Trelawney'e doğrulttu. Her an büyü yapmaya hazırdı. Ambra onundu. Aksini iddia eden herkesi yok ederdi.

" Neden uyuyor peki? Neden bir heykel sanıyorsun? Gerçek kaderine gidiyor o şuan. Senin yapabileceğin tek şey ise ona kaderini ulaştırmak için çocuk sahibi olmak. " şoktan bir adım geri gitti. Kabul edemezdi. Onun gittiğini kabul edemezdi. Mümkün değildi bu.

" Neden çocuk? " duymak istemediğini bile bile sordu. Söz konusu olan Trelawney olduğunda onun Ambra hakkında söylediklerinden korkar olmuştu ve bunun da iyi bir sonucu olmayacağının farkındaydı. Ama gene de, bile bile sormuştu ona. Nedenini sormuştu.

" Çünkü Ambra'nın kaderi senin soyundan birinde. " Noah irileşen gözleriyle birkaç adım daha geriye gitti. Elleriyle kulaklarını kapattı. Az önce duyduğu her şeyi reddetmeye hazırdı. Olamazdı bu. Ambra'sı kendisinin değil de, çocuğunun muydu? Onun çocuğunun? Kabul edemezdi bunu. Asla edemezdi. Bu yüzden Trelawney'i orada, bahçede bıraktı ve arkasına bile bakmadan koşarak Ambra'nın heykelinin olduğu yere gitti. Ambra onundu. Onu başkasıyla paylaşma düşüncesi bile onu delirtirken kendi çocuğuyla paylaşmak? Yapamazdı. Olmazdı.

" Uyan lütfen. Uyan ve ona ne kadar haksız olduğunu göster, Ambra. Uyan. " gözyaşları içerisinde ağladı orada. Sabah geceyi bağladı ve gece de sabahı ama Noah Malfoy hala ağlıyordu. Gözleri yanıyordu. Açtı ve susuzdu. Üstelik başı da çatlıyordu. Çektiği tüm bu acılara rağmen hala durmuyordu. Ağlıyor, yere yumruklar atıyor ve haykırıyordu. Büyü yapmayı denemiyordu ama. Biliyordu. Onun gibi biri Salazar'ın büyüsünü asla bozamazdı. Ama bir umuttu işte. Ambra yapardı. O yüzden devam etti ağlamaya. Ağlamaya ve yakarmaya. Taa ki, gece olana kadar.

The Curse of Fear ✭ Draco Malfoy ✭Where stories live. Discover now