14. Bölüm " Mavi ve Beyaz "

2.6K 184 17
                                    



" Keşke hayalden öte olsan benim için "



Ambra Malfoy malikânesinin bahçesinde çiçeklerin arasında oturuyordu. Narcissa Malfoy gerçekten de çiçekleri çok seviyordu. Rengârenk çiçekler her yerdeydi ve Ambra onların tam ortasına oturmuştu. Hafif esen rüzgâr saçlarını uçuşturuyor ve tepesinde kendisini gösteren güneş sarı saçlarına vurarak onları parlatıyordu.

Rengârenk çiçek kokularıyla birlikte oturduğu yerde kendisini geriye bırakarak uzandı. Beyaz elbisesi çimleri ezerek renklerini kendisine alırken Ambra umursamadı. Hava çok güzeldi ve Ambra çok sakin hissediyordu. Çok iyi.

" Ambra! " diye bağırdı ve kendisini tıpkı arkadaşı gibi çimlere bırakırken elbisesinin zümrüt yeşili rengi sayesinde hiç lekelenmemiş gibi gözüküyordu. " Seni çok özledim! " diyerek arkadaşına sarıldı.

" Bende seni özledim, Pansy. " Ambra gülümseyerek arkadaşının sarılmasına karşılık verirken üçüncü bir kişi üstlerine atlayarak onları devirdi.

" Selam benim kızlarım. " Pansy ile Ambra aynı anda Blaise'in kafasına vururken Blaise'in arkasından gelen Draco da onlardan hemen sonra kafasına vurmuştu. " Yeter! Beyin sarsıntısı geçirdim sayenizde. "

" Senin zaten bir beynin yok ki, Blaise. " Pansy gözlerini devirip elini her neyse dermiş gibi salladı.

" Bu ne şimdi? Ne bu çocukça laflar? Hogwarts'a gittiğine emin misin Pansy böyle bir lafı ben en son kullandığımda 4 yaşındaydım. " Ambra kıkırdadı.

" Tanrım, ikinizi de çok özlemişim. "

" Bizde seni! "

" Dışarı çıkalım mı? " Pansy'nin önerisiyle birlikte dörtlü Diagon Yolu'na gitmişlerdi. Henüz alışveriş yapan da yoktu herkes eğlenmeye gelmişti. " Merlinin donu aşkına, Hogwarts alışverişini şimdi yapmak istememe neden olacak kadar boşlar! " hepsi güldü.

" Ama ne yazık ki listemiz yok henüz! " hepsi ofladı. Ama Ambra devam etti. " Tabii tüy kalem, yeni bir cübbe gibi şeyler almayacaksak alışveriş işi daha sonra olacak. " iki kız kıkırdadı ve önlerine gelen ilk dükkâna girdiler. Burası bir mücevherciydi ve iki kızın da gözlerinden kalp çıkmıştı.

" Ne yapalım biliyor musunuz? " Pansy bir bakış attı hepsine. " Güzelce bir alışveriş yapalım ve akşama da güzel bir yemeğe gidelim! "

Ambra kararsız kalarak, " Emin değilim. " dedi. Akşam yemeğine gitmek. Onlarla birlikte.

" Fikrini sormuyorum ki! " dedi, Pansy. " Gideceğiz dediysem, gideceğiz. " Ambra mecbur kabul ettiğinde ilk kızlardan başladılar. Her dükkâna girdiler ve bir sürü şey aldılar.

" Niye kısa bu! " diye bağıran, Draco'yu da görmezden geldiler. Özellikle Ambra mücevherleri resmen üçer beşer almıştı. Gerçekten de düşkündü böyle şeylere ve yeni zamanı da bilmiyordu. Mücevherler kıyaftler derken kendi bankası söz konusu olunca çok az ama bir Malfoy'un parasının epey bir kısmına denk harcama yapmıştı. Eh tabii bu Pansy'i epey şaşırtmıştı. En sonunda savaşa bağlamış boş vermişti. Ambra'nın bankasındaki galleonlar zaten oldukça fazlaydı. Üstüne bir de soyu kuruyan Slytherin ailesine ait tüm bankaların parası da kendisine geçmişti. Malikanaleri ve daha bir sürü şey de ona kalmıştı.

Erkeklerin alışverişi başladığında Ambra hiçbirine çaktırmadan Sirius'a giymesi için epey bir kıyafet de almıştı. Alışveriş poşetlerindeki artışı fark edecekleri için Ambra iki dakikalığına malikâneye cisimlenmiş, babasının içki zulasını patlatmış adamın suratına paketleri fırlatmış ve geri dönmüştü. Sirius'un yaşadığını Draco'ya bile anlatamazdı. Kimsenin bilmemesi gereken bir sırdı bu. Kendisi, Sirius ve Profesör Dumbledore dışında herkesin bilmemesi gereken bir sırdı.

" Şimdi eve mi dönüyoruz? " Pansy onayladı Ambra tam cisimlenecekleri sırada vitrinde gördüğü yüzükle birlikte hızlı bir tepkiyle cisimlenmek üzere kaldırdığı asasını indirdi ve mağazaya doğru sürükledi onları. Diğerleri henüz cisimlenme büyüsünü yapamıyordu ama Ambra oldukça iyi yapıyordu.

Vitrinde bulunan yüzük işaret parmağını baştan sona kaplıyor ve tırnağının tam ucunda başlayan bir yılan kafası vardı. Gözleri ve açık ağzından ortaya çıkan dişleri zümrüttendi. Ambra'nın cidden hoşuna gitmişti.

" Her Slytherin gibi sende zümrüt seviyorsun anlaşılan? " dedi, Draco.

Ambra gülümsedi ve " Sevdiğim tek değerli taş zümrüt değil ama evet, zümrütü sevmemdeki en büyük etken Slytherin olmam. " dedi.

" Başka hangi taşı seviyorsun peki? " Draco ilgiyle sordu.

Ambra yüzüğün parasını öderken, " Safir ve Akuamarin de seviyorum. " dedi.

" İkisi de mavi. " diyerek kahkaha attı, Draco. " Maviyi seviyor musun, Slytherin? "

Ambra paketi geri alırken yüzünde bir gülümseme oluştu. Gerçekten de seviyordu. " Evet, seviyorum. " Mavi kendisi için siyah, gümüş ve yeşilden sonra en sevdiği renkti. Bir de mor.

" Bir anlaşmaya ne dersin? " Ambra ilgiyle Draco'ya döndü. Genç sarışın tam istediği ilgiyi aldığından gülümsedi.

" Ne anlaşması? "

" Bir sonraki baloda da eşim olacaksın ve mavi giyeceğine söz verirsen, beyaz giyeceğim. " Ambra kısa bir an düşündü. O sarı saçlar ve o mavi-gri gözlerin beyaz kıyafetler içerisindeki görüntüsünü hayal etti.

" Anlaştık. "



Bir sonraki balo için heyecanlandım! Bir de özür dilerim dün bölüm atamadım ama çok sinirli bir gündeydim. Yazsaydım büyük ihtimalle Ambra ve Draco kavga ederdi. Taşınmak üzereyken yan komşumuz evini tadilalata sokmuş. Tüm gürültü de benim odamda. Son sez müzik dinliyorum kulaklıkla hala ses geliyor siz tahmin edin yani. Büyüme iksiri içip yan evi basmaya gidecektim az  daha. Annem durdu dedi sen Gryffindor musun ev basmaya gidiyorsun filan. Binamı kabul ederek kös kös oturdum. Tabii bu sırada sinir krizi geçirdim. En sonunda ses duymayayım diye kendimi mutfağa attım giderayak evi tatlıya boğdum. Kekler, poğacalar, kurabiyeler ve üstüne bir de limonlu tart yaptım! En sonunda yorulmuşum hiçbirini yiyemeden uyuyuverdim. Sabah bir kalktım. Kalmamıştı. Yemişlerdi hepsini! Ağlayacaktım resmen :( Bu yüzden bu gün yapabilirsem iki bölüm yayımlayacağım. Yapamazsam yarın 2 bölüm var :) Görüşürüz!

The Curse of Fear ✭ Draco Malfoy ✭Where stories live. Discover now