-25 / FİNAL -

154 7 50
                                    

Medyayı açabilirsiniz.

-----
‘’ …Mika? ‘’

Arabanın radyosunda ortamdaki sessizliği dağıtmak için çalan basit bir şarkı vardı ama kadın şarkıyı söylemiyor da sanki sızlanıyor gibi rahatsız edici şekilde seslendirmişti. Dışarıdaki gökyüzü aniden kararmış gibi görünüyordu ama saatin 14.00’ten daha geç olmadığını düşünüyordu. Saat kaçtı ki? Bütün algısını yitirmişti.

Bir bebeğin ağlayışı gibi yorgun çıkan sesinden sonra Mika şarkıya eşlik etmeyi kesip, ona baktı.

‘’ Efendim? ‘’

Hazuki gözlerini kapattığı anda son göz yaşı Akira’nın onun başını tutan elinin üzerine düştü ve bedeni daha da ağırlaşmaya başladı. Akira anlamıyordu. Ağlıyor ve hıçkırıyordu ama neyin olup bittiğinden bir gram bile haberi yoktu. Hazuki’nin elini tutan parmakları tamamen bağlarını koparıp, karnının üzerine düştü.

‘’ Sence… ‘’ Akira yeniden dirseğini camın kenarına ve başını da yumruk halindeki eline dayamıştı. Başı bir kukla gibi sallanıyordu. ‘’ …benim şimdiye kadar öldürdüğüm kişilerin yakınları da… benim şimdi hissettiğim gibi hissediyor mudur? ‘’

Mika ne diyeceğini bilemedi ve yutkunduğu anda adem elması boynunu turladı. Gözlerini yola çevirdi ve direksiyonu sola kırıp sakin bir caddeye girene kadar sessizlik ortama hakim oldu.

‘’ Akira. ‘’ dedi yavaş bir şekilde. ‘’ İkisini aynı tutma. Sen kötü olan insanları öldürüyorsun ve bunu haklı olduğun için yapıyorsun. Olan oldu. Artık kafanı bulandırmasına izin verme. ‘’

‘’ Hala gerçek olduğuna inanamıyorum. ‘’

‘’ Zaten gerçek olduğuna inanman gereken tek şey, çocuklarına gidiyor oluşumuz. ‘’

Mika ‘’ çocuk ‘’ kelimesini onun hoşuna gittiğini bildiği için kullanmıştı. Ekranına bakmadan navigasyonu büyülttü ve ekran Hatsuri Tepesi’nin renksiz ekranına kaydı.

‘’ Uzakta değil, buradalar. Onları bulduğumuzda her şey yoluna girecek. ‘’

‘’ Peki ya… iyiler midir sence? ‘’

‘’ Yui’nin senin canını yakmak için onlara zarar vereceğini söyledin. Sence senin haberin olmadan bunu yapsa bir anlamı kalır mıydı? ‘’

Akira rahatladığını söyleyemezdi.

Uzun yol boyunca Mika elinden geldiğince hızlı gitmiş ve hiçbir ışığa takılmamıştı. Hatsuri Tepesi körfezin öteki tarafında olduğu için kafeye çok uzak sayılırdı. Akira pencereden dışarısını izleyip ağaçlara bakarken bütün düşüncelerini parlayan cama dökmüş ama hiçbir sonuç alamamıştı. Kucağına bir litre kadar kan işlemiş, uykusuzluk ve açlık hislerine uğramamıştı bile. Tek istediği bu işten sıyrılmaktı.

Tercihen canlı bir şekilde.

Hatsuri Tepesi kışa yaklaştıkça bahardaki güzelliğini kaybeder, bütün korkunçluğunu üstüne taşırdı. Haziran çiçeklerinin güzel olmasının da nedeni buydu. Haziran dışında hiçbir zaman güzel görünmezdi. Büyük ağaçları korkunç dallarını üzerine sarkıtır ve bir kurt adam filmi gibi onu kötülüklere korurdu.

Tepede bir bina olduğunu daha önceden hiç fark etmemişti. Ama bu bina sanki inşaat aşamasının ortasında durdurulmuş gibiydi, bir katı tamamen yapılı olsa da ikinci katı yarım çatı olarak kalakalmıştı. Alt katı oldukça büyük görünüyordu ama uzun süre bakım görmemekten dökülen duvarları, etrafında gezinen yerli fareleri vardı. Bir insanın intihar etmek için gelebileceği ilk yerdi.

robots in basketball || kuroko no basket Where stories live. Discover now