-2-

388 27 7
                                    



'' Aki Shira. ''

Akira, tribünlerden inanılmaz yavaş hareketlerle kalkıp inadına eşofmanını düzeltmek için bekledi. Yavaş bir şekilde merdivenlerden indiğinde, kendisinden bayağı uzun olan ve sert bakışlı beden eğitimi hocası ona kaşları çatık bir biçimde bakıyordu.

Neden bana öyle bakıyorsunuz, Sensei? Sizden nefret ediyorum Sensei.

Bu arkasından konuşmak olmaz mı?

Hayır, olmaz. Ben söyleyeceğimi söyledim, akıl okumayı bilmiyorsa benim sorunum değil.

Sus, Akira. Adam kafasında seni moleküllerine ayırdı şu an.

Sen kafamdaki en aptal iç sessin.

Sensin o!

'' Takım elemeleri yapılacak. '' Adam gözlüklerini kemikli burnunun üzerinde itti ve çekilip, arkasındaki onlarca başvuru yapmış insanı gösterdi. '' Yardımcı olmak ister misin? ''

'' Birinci gruba kimseyi almayacağım tabii ki, Sensei. '' dedi fısıldar gibi. Abartıyla elini ağzının kenarına dayadı. '' Onlara söyleme ama bu mümkün değil. Üstelik sadece birinci gruptan sorumluyum. Yani, gerisine yardım etmek gibi bir zorunluluğum yok. ''

Adam bozulmuş gibi, kollarını göğsünde kavuşturdu.

'' Beni bir başıma mı bırakıyorsun? ''

Akira mahcup olmuş gibi –hiç olmamıştı- dudaklarını gerdi ve ellerini salladı. Adamın dudaklarının kenarında belirsiz ve sinsi bir gülümseme gördüğünde, her şeyin bir son olduğunun farkındaydı Akira.

Ve önündeki saatler boyunca en çok Aomine olmayı –dolayısıyla o an çatıda uyumayı- isteyeceği cümleyi duydu.

'' Eğer bana yardımcı olmazsan bir hafta boyunca sahayı kapatırım... ''

---TIME SKIP-----

'' Aki-chin iyi mi? ''

Akira zar zor gözlerini açtı ve parlak sahanın ışıklarının altında üzerine düşen Murasakibara'nın gölgesine baktı. Onun mor saçlarının rengini seçebildiğinde, sırtının ter içinde kaldığını ve üşüdüğünü hissetmişti.

'' Aki-chin... '' dedi doğrulmaya çalışarak. Bütün vücudunu yorgun hissediyordu. '' ...muhteşem hissediyor. ''

Tam kalkmaya yelteniyordu ki Murasakibara onun koltuğunun altlarından tutup ayaklarının üzerine bastırdı. O bırakana kadar her şey iyiydi fakat birden oyun hamuru gibi tabanına yapışacağını sandı. Diğer hepsi karşısındaydı, tek pota basket atıyorlardı.

'' Saat kaç? '' dedi saatine bakarak. Beşi geçiyordu, hava kararmaya başlamıştı. Gözlerini büyülttü. '' Chikusho, alışverişe gidecektim! ''

Derin bir nefes aldı, sonra aklına gelen fikirle ellerini çırptı.

'' Çocuklar! '' diye bağırdı, sesi boş sahada yankılandı. Hepsi ona döndü ve sessizliğin arasında duyulan tek şey Aomine'nin çemberden geçirdiği topunun sekmesiydi. '' Hazırlanın ve ceketlerinizi giymeyi unutmayın. Alışverişe çıkacağız, sonra yemek yiyeceğiz- ''

Kise'nin bile sevinçle bağırmasına vakit kalmadan sahanın kapısı açıldı. Turuncu ve karanlık gökyüzünün önünde beliren ilk önce bir siluet oldu, uzunca bir gölge sahanın turuncu zeminine düştü. Akira yarı sahadan biraz gerideydi, bu yüzden kim olduğuna ilk önce karar veremedi.

Kapı biraz daha açılınca, yaklaşık aynı boyda olan fakat diğerinden daha uzun olan iki siluet daha baş gösterdi.

Hayır... diye düşündü Akira kendi kendine. Şimdi olmaz. Buna hazır değilim...

robots in basketball || kuroko no basket Where stories live. Discover now