O an ona şükrederek hızla arabaya kucağındaki karısına dikkat ederek bindi. Arabaya biner binmez, hareket ettiler. Onur'un bir gözü yolda hastaneye varmak için sabırsızlanırken bir gözü de Aslı'da idi. Aslı nefes alıyordu, fakat hala gözlerini açmamıştı. Onur şefkatle yüzünü tutup birkaç defa "Bebeğim ne olur aç gözlerini" dedi ama karısından bir tepki gelmemişti. Ümitsizlik içinde çırpınırken araba aniden durdu. Onur hastaneye geldiklerini anlayınca "Bebeğim biraz daha bekle, iyi olacaksınız" deyip Aslı'yı yeniden kucakladı. Mehmet'in açtığı kapıdan indikten sonra arkasına bakmadan hastaneye ilerledi. İçeri girdiği anda "Yardım edin" diye bağırmaya başladı. Onun sesine koşan hemşireler kucağındaki baygın kadını görünce hemen ellerine sedyeyi alıp ona doğru ilerlediler. Onur yanına gelen sedyeye Aslı'yı yatırdı, fakat ondan temasını kesmeden ellerini tuttu. Yanlarına gelen doktor "Hastanın neyi var?" diye sorduğunda gözlerini karısından ayırmadan korkuyla "Bir..bir şok yaşadı ve bayıldı" dedi. "O..o hamile, bizim bir bebeğimiz olacak"

"Tamam beyefendi, siz sakin olun. Biz hemen ilk müdahaleyi yapacağız"

Sedye ilerlerken Onur da yol boyu Aslı'nın elini bırakmadı. Aslı'yı acil müdahale bölümüne sokarlarken o da girmek istedi ama doktorlar ve hemşireler engel olunca mecburen kapı ardında kaldı. Ellerini mecburen karısının hala sıcacık olan ellerinden çekmişti.

Hala bu olanlara inanamıyordu. O sözleşme yanıp, yok olmuştu. Nasıl da en olmadık bir yerde karşılarına çıkabilmişti! Bunu onlara kim yapmıştı? Hiçbir fikri yoktu ama bunu yapanı bulduğunda onun elinden kurtuluşu olmayacaktı. Fakat önce Aslı'nın iyi olduğundan emin olmalıydı. Her şey paramparça olmuştu. Aslı'nın o maddeyi okuduğunda gözlerinde oluşan dehşet ifadesini hayatı boyunca unutamayacaktı. Ona bunu kendisi söylemek isterdi. Fakat artık her şey için çok geçti. Aslı o sözleşmeyi en lanet şekilde öğrenmişti. Bir de tüm ailesi buna dahil olmuştu. Kendisi bile ailelerinin öğrenmesini sindiremezken, Aslı'nın yaşadığı utancı hayal bile edemiyordu. Sinirle ellerini yumruk yapıp dayandığı duvarı yumrukladı.

"Onur? Aslı nasıl?"

Onur arkasına döndüğünde dakikalar önce restaurantta bıraktığı kalabalıkla karşılaştı. Soruyu soran diğerlerine nazaran öne çıkan Burak'tı. Diğerleri sessizce, gözlerinde görünen belirgin korkuyla Onur'dan gelecek yanıtı bekliyorlardı. Onur hepsinin gözlerindeki soru işaretinin farkına varmıştı, fakat şu an herkesin önceliğinin Aslı'nın sağlığı olduğunun bilincindeydi. Onur, kimsenin restauranttaki saçmalığı anlayabilmesini zaten beklemiyordu.

Burak'a bakarak düz bir sesle "Bilmiyorum" dedi. "Az önce içeriye aldılar. Henüz çıkan olmadı"

Onur'un verdiği yanıtla herkes endişeli bekleyişe devam ederek koridorda boş olan koltuklara oturdular. En çok etkilenenlerden birisi de Aslı'nın annesi Kübra hanımdı. Kübra ne kadar dirençli durmaya çalışsa da kızının ne halde olduğunu bilmemek onu yiyip bitiyordu. Yağız bu nedenle bir yanda annesini sakinleştirmeye çalışırken bir yandan da babasının sinirli halini yatıştırmaya çalışıyordu. Zira babası her an Onur'un üzerine atlayacak gibiydi.

Onur'un ailesi de dünürlerinden farklı değildi. Oldukça şaşkındılar ve dedesinden annesine kadar hepsi bu işin Onur'un yaptığı bir şeyden kaynaklandığını düşünüyordu. Haksız da sayılmazlardı.

Zeynep ve Ceren ayakta sessizce gelecek haberi beklerken Mehmet ve Burak da arkadaşlarına destek olmak için Onur'un yanına gitmişlerdi. Kapının tam yanında onlar duruyorken hemen karşısındaki koltuklarda da endişeli aileleri oturuyordu.

Kısa bir süre sonra kapı açılınca herkes hızla kapıdan çıkan doktorun yanına doğru ilerledi. En önde duran Onur korkuyla doktora bakıp "Karım nasıl?" diye sorunca bayan doktor ihtiyatla ona baktı. "Merak etmeyin. Karınız ve bebeğiniz gayet iyi. Bayılmanın nedenini bir anlık yaşadığı heyecana bağlıyoruz. Eşiniz bize büyük bir korku yaşadığını söyledi"

Lütfen Benimle Evlen / Davetsiz Aşklar ~ 1Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin