Gül'e Ait (TAMAMLANDI)

Gül'e Ait 18. Bölüm 2. kısım

İzin isteyerek arkadaşlarından ayrılan genç kız, eve gider gitmez oyalanmadan üzerini değiştirip gece dışarı çıkacakları için son hazırlıklarını tamamlamaya girişti. Dönmesine on dakika kala her akşam olduğu gibi mutfağa geçerek, pencerenin önünde koruluktan çıkacağı noktaya gözlerini dikip beklemeye başladı. Aklı yapacakları konuşmada, bakışları karşıda, olduğu yerde dururken heyecan ve beklentiyle gidip gelen zihni, bir an evvel yarının gelmesini diledi. Suat abiyle Asaf'ın iri yarı silueti ağaçların arasında görününce, Çağla'yla Faruk'un büyük evde yemeğe kaldığını tahmin ederek kapıya yöneldi. Açmasıyla aşkının gülümseyen yüzü karşısında içinin hopladığını, kalp atışlarının hızlandığını hissetti.

"Hoş geldin."

"Hoş buldum Gül'üm."

Soğuk akşamdan sıcak yuvasına girerken, üzerinde koyu yeşil kadife pantolon olan güzelinin etek giymediğine üzülsün mü sevinsin mi bilemedi. Tek eliyle kapıyı ardından kapattığı sırada, genç kıza uzanıp kollarına aldı. Dolgun dudaklarını ağzına alıp soğurarak öpme arzusunu dizginlemek için iradesini zorlayarak usulca busesini bıraktı. Gülizar'ın ürperdiğini hissedince, hafifçe geri çekilirken, "Buz gibiyim." diye fısıldadı.

"Olsun..." 'Soğuktan değil aşkım, her dokunuşunla içim titriyor, organlarım taklalar atıyor. Varlığından bile habersiz olduğum yerlerim, benliğim sana ulaşmak için savaş veriyor.'

"Fıstığım benim... Bana on dakika müsaade et, sonra çıkalım."

"Acele etme lütfen, rahatça hazırlan." 'İste, ömür boyu yolunu beklerim.' "Sana bir yorgunluk kahvesi yapayım mı Asaf?"

"Zahmet etme, yemekten sonra içeriz."

"Nasıl istersen."

Kocasının ceketini asıp odasına yönelmesini, ciğere bakan kedi gibi izledikten sonra mutfağa yönelerek sandalyelerden birisine oturdu. Yakında peşinden gideceğini, erkeği giyinirken muhabbet edeceklerinin hayalini kurduğu sırada, yaklaşan ayak seslerini duyunca ayağa kalkarak koridora çıktı.

"Gitmeye hazır mıyız Gülizar Hanım?"

"Evet Asaf Bey..." 'Her zaman aşkım.'

"Güzel." diyerek paltoları çıkaran genç adam, önce karısını sımsıkı giydirdikten sonra kendisi de üzerine geçirip sokak kapısını açtı. Buz gibi kış gecesine çıkmalarının ardından oyalanmadan arabaya bindirerek, istikametini yeni açılan bir alışveriş merkezine çevirdi. Bir yandan tatlı kızının anlattıklarını dinlerken, cuma gecesinin yoğun trafiğinde dikkatini yoldan ayırmadan kullanmayı sürdürdü.

"Geldik, şu karşıdaki büyük bina."

"Işıl ışıl görünüyor. Ne kadar çok araba var Asaf!"

"Yarın cumartesi, millet kendini sokağa atmış."

"Haklısın!"

"Bu soğukta gezecek en uygun yer."

Kapalı alana yönelttiği aracı uygun bir yere park eden genç adam, aşkının elinden tuttuğu gibi kendisinin de yabancı olduğu binadan içeriye girdi.

"Bakalım burayı sevecek misin Gülizar, bizim ekipten bir arkadaş gelmiş çok methedince seni getirmek istedim."

"Sormana bile gerek yok, çok güzelmiş Asaf!"

"Aslında üç aşağı beş yukarı hepsi birbirine benziyor. Havalar ısınsın, Foruma gideriz, orasını daha çok seveceğini tahmin ediyorum."