127. bölüm - Allah belanızı versin!

5K 314 115
                                    

( Yazar'dan )

Baş komiserin odasının önünde Ömer volta atıyordu. Kendini sıkıyordu ve ağlamaması için yumruklarını sıkıyordu. Sinirini sıktığı yumruklarından çıkarıyordu. Parmakları adeta avuç içini deliyordu. Defne koltuğa oturmuş oğlunun battaniyesine sarılmış ağlıyordu. Bedeni titriyordu kadının. İkisi de perişandı. Şükrü Rüyayı Nihanlara getirmişti. Ama Serkanın yok olduğunu söylememişti Defne ile Ömerin isteyi üzerine. Hiç kimse bilmiyordu şimdilik. 

Ö: Benim yüzümden. Allah kahretsin yine her şeyi mahvettim. 

D: Ömer saçmalama. Zaten sinirimiz bozulacağı kadar bozuk. Be-benim oğluşum şimdi kim bilir ne halde-

Deyip hıçkırıklara boğuldu. Ömer parmaklarını saçlarının arasından geçirdi. İçeriden bir memur çıktı. Ömer hemen ona döndü. 

Ö: Bir haber var mı? 

Memur: Maalesef. Araştırıyoruz hala. 

Defne ile Ömer her şeyi anlatmıştı komisere. Komiser de Cem meselesinde operason yapan komiser. Hatırlarsanız. 

Komiser DefÖmü içeri çağırdı. 

K: Çocuklar şimdi önce bir sakinleşin. Oğlunuzu bulacağız size söz. Anlatın şimdi her şeyi yeniden en başından. Tane tane sakin sakin. 

Ömer derin bir nefes aldı ve anltamaya başladı. Tehtitlerin en başından bu sabaha kadar her şeyi anlattı. 

***

( Serkan'dan )

Offf başım çok fena ağrıyor. Gözlerimi yavaş yavaş açmaya başarabildim. Ama kıpırdayamıyorum. Noluyor ya? Gözlerimi tamamen açtığımdan karanlık bir yerde olduğumu anladım. Soğuk burası. Of be Serkan akşam böyle yatılır mı? Don dur şimdi. Aman ben de nereden bileyim ertesi sabahın beni kaçırakaclarını. Ellerim ve ayaklarım bağlıydı. Etrafta demir borular vardı. Karşıda bir sandalye. Ya beni sandalyeye niye bağlamadılar mu manyaklar? Hiç film izlemediler mi? Yere bırakmışlar beni. Ulan var ya babam sizi bir bulsun hepinizi öldürecek. Başımı oynattım biraz. Offf çok soğuk ya. Kışın ortasında bir şort ve t-şörtle kaldım burada. Anne neredesin? Sen şimdi burada olsaydın... İç çektim bir an. Ne güzel sıcacık evimde olacaktım. Kapı açıldı. Kapı da kapı maşallah. Normal kapılardan çok daha büyüktü. 

X: Velet uyanmış. Patrona haber ver. 

"Sensin velet" diye bağırmak istedim ama ağızımı açamadım. O zaman fark ettim de ağızımda bir şey var. Yapışkan bir şey. Neydi bunun adı? Şeydi... Neyse. Biri çıktı diğeri kaldı. 

X: Aç mısın?

Başımı hayır anlamında salladım. Ben de Serkansam buradan çıkmadan ne bir şey yerim ne de içerim. Zaten pek akıllı bir şeye benzemiyorlar ben bunları parmağımda oynatırım. Yani inşallah. Kapı yine açıldı ve içeri iki adam girdi. Yeni adam daha iri bir şeydi. Bu da pek akıllı değil gibi. Bakalım. 

Patron(ne kadar fenayım ya): Ooo İplikçi veliahtı da uyanmışlar. Nasılsınız Serkan bey? Keyfiniz yerinde mi? 

Kaşlarımı çatıp ona pis pis bakmaya başladım. 

Patron: Yemek verdiniz mi? Su? 

X: Vermedik efendim. 

Patron: Salak mısınız oğlum siz? Çocukla onları tehdit edip istediğimizi alıcaz. Öldürmek için kaçırmadık. 

X: Kendi istemedi.

Patron: Tabi ki istemiyecek. Seni kaçırsalar oturup yemek mi yiyeceksin? 

Yeniden Aşk (DefÖm)Where stories live. Discover now