BEDEL

32.1K 1K 276
                                    

Başladığınız tarihi buraya yazar mısınız lütfen? Günler parmak izi gibidir, size kaç kez dokunduğumu bilmek isterim... 

B E D E L

Ö L Ü M Ü N  E L Ç İ S İ

Yalan yatıyor koynunda, gecenin o karanlığında gölgeleri arkasına almış olan bu adamın esareti düşüyor küçük bir kızın üzerine. Yürüdüğü karanlığın hüküm sürdüğü bu dar sokak, çok fazla çığlığa kapatmış kulaklarını, çok fazla kan görmüş, çok fazla tanık olmuş kirli ihanetlere. Çok kez kucaklamış soğuk cesetleri, çok fazla tatmış o soğuk cesetlerden akan ılık kanları. Birçok kez küçük bir kız çocuğu koşmuş bu sokakta, birçok kez saklanmış bu sokağın en kuytu köşelerinde. Bu sokak, çok kez izlemiş o korkuyla bakan gözleri. Bu sokak; yaşı kadar cinayet görmüş, eskimiş kaldırımlarında çok fazla dilenci soğuktan ölmüş. 

Ve şimdi bir adam ağır ağır yürüyor bu sokakta, peşine takılmış küçük bir kızla birlikte alabildiğine sessizler. Sokak, asfaltını kaplayan karın üzerinde bu adamın ruhundan yansıyan o gölgeyi istemiyor. Çok fazla kirlenmiş çünkü. O ruhun ellerinde çok fazla leke var... Bu ruhun gözleri, bir masumluğu yıkıp geçen bir adamın yansımasını taşıyor, arkasında çok fazla cinayet bırakmış bu adamı... Onlarca cinayet gören bu sokak, bu adamı içinde istemiyor. Sokak dile gelse o küçük kıza kaçmasını bağıracak kadar kötü bir adam; bu adam. Dudaklarını açmayan bıçak körelmiş sanki. Sokağı aydınlatacak olan sokak lambası, birkaç serseri tarafından acemi bir kurşuna kurban edilmiş. Sokağı aydınlatan tek ışık kaynağı, bu ikiliyi izleyen aydan fazlası değil. Neredeyse zifiri bir karanlığın koynunda uzanıyor bu sokak. 

Hemen ileride varacakları eve girmek için ikisinin de acelesi yok. Aralarında geçen bu sessizlikte çok fazla şey gizli. Birbirlerinin suskunluklarını dinliyorlar, alabildiğine. Ruhlarından kopan her parça birleşerek ikisine de saf alıyor. Aralarında ki beş adımlık bu mesafede, adam sokağın sonuna kadar dönüp arkasına hiç bakmıyor. Bu küçüğün onu takip ettiğini nefes alıp verişlerinden duyuyor zaten. O kadar zorlanıyor ki nefes alırken, genç adam bu mesafeye rağmen duyuyor bunu. Küçük, yüzünde bir cenaze taşıyor. Adımlarında bir ihanet. İçinde fitili ateşlenmiş bir yangın büyüterek takip ediyor adamı.

Küçük, içinden birini daha feda etmiş ve bunun yasını saklıyor dudakları. Cümleleri dudaklarına varamadığı gibi, düşüncelerinden de saklanıyor. Korkuyor. Bu küçük buraya gelmeden önce bu adamla bir savaşa girmiş ve yüzünde taşıdığı bu cenaze, yenilginin ona tek vergisi. Bu adam, küçük kızın ruhundan bir parça daha koparmış, buraya gelmeden önce. Bu sessizlik, tam da bu yüzden.

Genç adam sokağın hemen sonuna geldiğinde ileride sokak lambasının gölgesini ona tekrar bahşetmesiyle duruyor ve arkasına dönüp, küçük kıza dikiyor gözlerini. Başı yerde olan bu küçük, içinde ki verdiği mücadele yüzünden fark edemiyor adamın durduğunu. Adamın önünde ki gölgesini ezerek yürümeye devam ediyor. Birkaç adımdan sonra başını adamın göğsüne çarpmasıyla bakışlarını kaldırıyor. Adamın göğsüne, ardından gözlerine bakıyor. Orada ne görüyorsa gözlerinde ki karanlığa gizlenmiş korku, beliriyor yeniden ve bir adım geriliyor. 

"Tanıdın mı burayı?" diye soruyor adam. Küçük, bakışlarını sokakta gezdiriyor. Burası; bu adam onu suçluluğunun pençesinden almadan önce yaşadığı o evin önü, o sokak. Suçluluğu yüzünden sayamadığı kadar çok kaçıp, sayamadığı kadar çok ağlayarak yürüdüğü o sokak... Başını ağır bir şekilde aşağı ve yukarı sallıyor küçük. O bu sokağı çok iyi tanıyor. "Burası," diyor adam. "Burası senin ölmeden önce yaşadığın sokak." 

"Burası onlar ölmeden önce yaşadıkları sokak. Bu sokakta çok fazla ölünün adım izi var." Derin bir nefesi sıkıntıyla bırakıyor dudaklarından, "Görüyor musun?" diyerek ileride ki sokak lambasını gösteriyor. "Bu sokakta çok fazla sahipsiz gölge var."

Aralarında geçen birkaç dakikalık o bakışmada sahipsiz gölgelerin tanıklığı var. Bu sokakta ki ölü adım izlerinde küçüğün tanıdığı bir şeyler var. Kendisinden parçalar bıraktığı bu sokak, şimdi ölülerin limanı gibi...

"Duyuyor musun," diyerek kısıyor gözlerini, "Ruhları çığlık atıyor." diye fısıldıyor adam, aralarında ki bir adımlık mesafeyi kapatıp, "Hissediyor musun," Söyledikleri küçüğün canını yakıyor. "Ruhun azap çekiyor." 

Ekrandaki yıldız tuşuna bir umut bırakın, aşağıdaki o boşluğu ise zihninizden akanları parmak izlerinizi bırakarak ince ince dokuyun lütfen.

BEDEL - Azrail'in Gölgesi (Seri 1/3)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin