41.bölüm 'Sorgu'

9.9K 416 23
                                    

Bölüm şarkısı;

Little mix - Little me 

Bölümün geç gelmiş olmasının iki sebebi; bayağıdır üzerinde çalıştığım Ölümün Habercisi hikayemin kurgusu hakkında uğraşmam. Bitirmeme az kaldı ve ona bölüm yazmayı da çok istiyorum. Ama Bedel aktifken bu biraz zor olacak. Ona bakmanızı tavsiye ederim. Onun bölümünde de bolca aksiyon var. Bölümü oldukça uzun yazmak istedim ve bayağıdır üzerinde durduğum bölümleri ancak satırlara dökebildim. Ve evet, bölüm hakkındaki fikirleri duymak istiyorum, nasıldı? Sessiz kalan ama okuduğunu belli eden arkadaşlar teşekkür ediyorum ama fikirlerinizi duymayıda çok isterim. İyi geceler..

Ruhsuz bakan gözlerinde öfkeyi hissetmem uzun sürmemişti. Dudaklarını birbirine bastırırken gözleri gözlerime değdi ve onları ezdi. Sanki silahı başıma dayayan benmişim ve Yağız beni suçluyormuş gibi hissetmiştim. Bu his çok garipti. Yağız'ın bakışları yeniden Ediz'e yöneldi. Ediz'in yüzünde Yağız'ı alt ettiğini ilan eden bir afiş asılıydı ve öyle mutlu görünüyordu ki bacağında ki yara umurunda değil gibiydi. Ediz işaret parmağıyla yanımda ki adama beni işaret edip parmağını hızla aşağı indirdi. Hemen ardından o adam omzuma bastırıp dizimin arkasına diziyle vurduğunda dizlerimin ve ellerimin üzerine düştüm. 

Henüz doğrulmama fırsat vermeden o iri yapılı adam saçlarımı kavrayarak başımı geriye çekip beni hafif kaldırdı. Saçlarımı kavrayan elleri o kadar sıkı tutuyordu ki derimin kalktığını düşünmemi sağlıyordu. Yağız o adama doğru yöneldiğinde öfkesi kırmızı alarmlar veriyordu. "Bir adım daha atarsan vurmasını emredeceğim." dedi, Ediz.

Yağız'ın silahı kavrayan elini sıktığını gördüm. Durmak zorunda kalırken benim aksime saçlarımı sıkı sıkı kavrayan o adama bakıyordu. Öyle vahşi bakıyordu ki, onu engellemeyen bir şey olmasa adamı parçalayacak gibi görünüyordu. Saçlarımı daha sıkı tutan adamın elini tutarak mümkünmüş gibi dizlerimin üzerine doğruldum. Dişlerimi daha sıkı sıkarken gözlerim acıdan dolmuştu. "Ne diyorsun, Yağız." diye sordu Ediz. "Küçük fahişeni öldürecek misin?"

"O benim fahişem değil." dedi Yağız dişlerinin arasından. 

"Çok uzun zaman sonra ilk defa bir kıza bu şekilde bakıyorsun, bana yalan söyleyemezsin."

"Beni tanıyorsun, değil mi?" dedi Yağız arkasını dönerken, "Ve beni tanıyorsan, benim olan bir şeye başkasının dokunamayacağını da biliyorsun." Yağız ölümcül bir sakinlikle Ediz'e doğru bir adım attı. "Eğer dokunulursa ne yapacağımı da."

Ediz büyük bir dikkatle dinlerken, Yağız, "Buradan çıkamayacağını biliyorsun." dedi ve elini hava kaldırarak gel der gibi bir işaret yaptı. "Şimdi sen söyle Ediz, nasıl ölmek istersin?"

Yanımda ki adamın yere düşmeden hemen önce boğuk bir inilti sesini duymuştum. Ardından başının bir bölümünden kan sızarken, yere düşmüş ve aynı sesler yeniden yükselirken, bir etin ete değme sesini işitmiştim. Bakışlarımı arkamda olanlara çevirdiğimde Kaan, elinde ki büyük gri renkli bir beyzbol sopasıyla iki adamında başına arkadan sertçe vurmuştu. Şu an yerdeydi ve üçüncü adam onu fark edip ona yumruk atmış olmalıydı. Adam Kaan'ın üzerine oturup birkaç yumruğu art arda atarken, Kaan'ın yere düşürdüğü sopasına uzanmaya çalıştığını ama sopanın baya ileride olduğunu gördüm. Hızla kalkarak o sopaya yönelirken Kaan, yarı baygın bir duruma gelmişti.

BEDEL - Azrail'in Gölgesi (Seri 1/3)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin