19.bölüm 'Göze Göz Dişe Diş'

9.6K 460 17
                                    

Bölüm Şarkısı

Passenger - Let Her Go

BEDEL

Ölüm söz dinlemiyor adam, ne çok ortak noktanız var. 

Duvara yaslanmış Meriç'e bakmaya devam ediyordum. Ölüm ne kadar kötüydü. Her şey sadece birkaç dakikaya bakıyordu. Bir dakika önce karşımda konuşan adam bir dakika sonra cansız bir bedenle öylece duruyordu. Kıpırdamıyor, nefes almıyor, konuşmuyordu. Bir saate yakın bu şekilde ona bakmaya devam ediyor, aynı zamanda ağlıyordum. Gözyaşlarım öyle yavaş süzülüyordu ki, nefesimi dışarı üflediğim de yüzüme değen soğuktan anlıyordum.

Soğuk vücuduma işlerken, rengimin bembeyaz olduğuna kalıbımı basabilirdim. Yağız'ın hızla odaya girmesiyle irkilip gözlerimi üzerine çevirdiğimde, hala sinirli oluşu ifadesinden anlaşılıyordu. Tam karşımda durdu. "Kalk." dedi kendini zor tutuyormuş gibi bir havası vardı. Ellerim dizlerimi sararken, ona bakmaya devam ediyordum.

"Bana öyle bakma. Ben bu oyuna öldürmek için girdim." dediğinde gözleri mi kıstım. "Vicdanın yok mu senin?" diye sordum. Sesim en az tenim kadar donuk ve soluktu. "Vicdan?" dedi ve çömeldi. Elinin biri dizimi tutuyordu. "Vicdanımın bana engel olabileceğini mi düşünüyorsun?" dediğinde gözleri gözlerime kenetlenmişti. "Vicdanımın ağzını kalın bir iple diktim ben, o artık sesini çıkaramaz. Eğer onun görevini üstlenmeye niyetliysen, çekinmem, seninkini de dikerim. Bu oyuna kaybetmek için girmedim!" İşaret parmağını şakağına birkaç kez vurdu. "Hepsini burada defalarca öldürdüm zaten." Elini şakağından indirmeden. "Defalarca. Ve o kadar yıl bekledikten sonra bir vicdanın beni durduracağını düşünmek senin aptallığın." dedi ve eli bileğimi sardı. Bileğimi hızla geri çektim. Amacı beni yerden kaldırmaktı ama bana dokunmasını istemiyordum.

"Bana dokunma." dediğimde ona iğrenerek bakıyordum. Kaşının biri havaya kalkarken sinirine birde ben katkıda bulunmuştum. Yeniden eğildi ve bileğimi daha sıkı sararak beni bir hışımla yerden kaldırdı. Bacağımın sızısıyla eğildiğimde elim hızla karnıma gitmişti. Yağız ne yaptığımı çözemeyerek öylece dururken, ben gözlerim kapalı bekliyordum. Ağrının azalmasını. Yeniden beni sürüklemeye çalıştığında dizlerimin üstüne düştüm ve daha yüksek inledim. Aynı anda defalarca karnıma bıçaklar saplanıp çıkıyordu. Bunun anlamı neydi? Alnımı yere koymuştum. Yağız eğildi ve omuzlarımdan tutarak kaldırdı beni. Eli tişörtüme gittiğinde elini tutum ve acıyla kısılan gözlerimi yüzüne çevirdim. Yağız umursamayarak tişörtü kaldırdı. Onunla beraber ben de karnıma bakıyordum. Morluklar tüm karnıma yayılmıştı. Şaşkınlıkla Yağız'a baktım. Dişlerini birbirine bastırıyordu. "Bunu o iti öldürmeden önce fark etmeliydim." dediğinde beni kucağına almıştı.

Beni merdivenlerden çıkarıp odaya soktu. Yerde yatan adamını gördüğünde bakışlarını bana çevirdi. Çatılan kaşlarının altından bana öfkeyle bakıyordu. "Canımı yakmıştı." dedim sonunda konuştuğumda. Başını sağa sola salladı. "Hiç rahat durmuyorsun." dedi beni yatağa yatırırken. "Ama sen-" dediğimde devam etmeme izin vermeden, "Ben seninle ne yapacağım." diye ekledi. Ve yorganı üstüme çekerek bir süre gözlerime baktı. Ardından başka bir şey söylemeden odadan çıktı.

**

Gözlerimi açtığımda içerisi karanlıktı. Kapı tam kapanmadığı için, açıkta kalan boşluktan içeriye ışık sızıyordu. Yorganı üstünden atarak ayağa kalktım ve kapıya ilerleyerek kapıyı açtım. İçeride kimse yoktu. "Yağız?" diye seslenerek salona girdiğimde gözlerim Yağız'ı arıyordu. Bir süre bekledikten sonra merdivenlere yöneldim ve aşağıya indim. O dar koridordan geçmek istemiyordum. Orada Meriç vardı. "Yağız?" diye seslendim oraya doğru ama cevap veren olmadı. Yeniden yukarı çıktım evde kimse yoktu. Nereye gitmişti?

BEDEL - Azrail'in Gölgesi (Seri 1/3)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin