Gül'e Ait 16. Bölüm 3. kısım

Start from the beginning
                                    

'Gidiyoruz dedi! Nereye? Saçmalama kızım, tabii ki nikahına. Evleniyorum, Asaf'la evleniyorum! Hem de sevdiğim erkekle... Kalk Gülizar, iyice sersem gibi davranmaya başladın. Kendine gel artık!'

Şaşkınlığından sıyrılmaya çalışırken müstakbel eşinin yardımıyla ayağa kalkan genç kız, idareyi ona bırakıp uzattığı koluna girerek yürümeye başladı. Kalbi göğüs kafesini zorlarcasına attığı sırada, sayılı misafirin bulunduğu salona adım attı. Görüntüyü kurtarmak için çoğunluğu bahçede çalışanların oluşturduğu gurubun arasında, Hafize abla ile nikah masasında bekleyen Çağla ve Faruk abiyi fark edince, tanıdık yüzler görmenin mutluluğunu yaşadı.

Şahitliğini yapacak olan çift ile selamlaşıp alkışlar eşliğinde yerlerine geçerken, peşlerinden gelen nikah memurunun sandalyesine oturmasıyla heyecanı tavan yaptı. Yakınlarda bulunduklarından emin olduğu abilerini görmek istemediği için bakmayı ret ederek, bütün dikkatini konuşmaya geçen adama yöneltti. 'Değerli konuklar, Sayın Gülizar Akdağ ile Asaf Çetinkaya'nın nikah törenlerine hoş geldiniz, onur verdiniz.' diye başlayıp, 'Özgür iradenle ve hiç bir baskı altında kalmaksızın Sayın Asaf Çetinkaya'yı ömür boyu eşliğe kabul ediyor musun?' sözlerini hayal alemindeymiş gibi dinledi.

'Bana soruyor, şimdi cevap vereceksin!' "Evet!" 'Eveeeeett, ömür boyu kabul ediyorum, evet, evet, evet.'

Aynı soruyu Asaf'a yönelttiği sırada içinde taklalar atmaya başlayan midesine hakim olmaya çalışarak göz ucuyla genç adama baktı. Tok sesiyle kendinden emin, 'Evet.' cevabını duyunca, tuttuğu nefesi bırakırken derin soluklar alarak sakinleşmeye odaklandı. Konuşmaya devam eden memuru hayal meyal duyduğu halde, gerçekliğine inanmakta zorlandığı durum karşısında beyni boşalmış gibi hissetti. Önüne konulan defterle kendisine gelirken, görevlinin işaret ettiği yere imzasını atarak kocasına uzatmasını izledi.

'Kocam! Gülizar Çetinkaya, Asaf Çetinkaya'nın eşi!.. Bu gerçek değil mi, rüya görmüyorum. Onca yıl çektiklerim, yediğim dayaklardan ve istemediğim bir adamla evlenip yemeye devam edeceklerimden kaçtıktan sonra sevdiğim erkekle evleniyorum! Asaf, benim ödülüm mü Allah'ım, yolumdan çıkmadan mücadele etmemin, sabrımın mükafatı mı? Gül'e Ait olmasını istediğim tek şey mi? Eğer öyleyse, ne kadar sürerse sürsün dünyanın en mutlu insanı benim. Sana şükürler olsun Rabbim, verdiklerin için bu güzel insanı tanımamı ve aşkı onda tatmamı sağladığın için sonsuz şükürler olsun.'

"Ben de sizleri, Türk Medeni Kanununun bana vermiş olduğu yetkiye dayanarak karıkoca ilan ediyorum. Mutluluklar dilerim, hayırlı uğurlu olsun."

"Gülizar!"

"Efendin Asaf!" 'Evlendik, artık karısıyım. Asaf'ın karısı, Gülizar Çetinkaya oldum.'

"Daldın yine!.. Tören bitti hayatım."

"Yok dalmadım, ne yapacağımı bilmiyorum. Senin yönlendirmeni bekliyordum."

Sözlerini bitirmesiyle gülümseyen adamın, elinden tutup kaldırması üzerine merakla yüzüne baktı. 'Şimdi seni öpeceğim sonra da sırasıyla nikah memuru ve şahitlerimizin tebriklerini kabul edip ayrılacağız.' derken alnına uzanan Asaf'ın busesini bütün bedeninde hissetti.

'İlk öpücük! Evli bir kadın, Gülizar Çetinkaya olarak yeni hayatımın damgası. Ömrüm boyunca bedenim de ve ruhum da sana ait Asaf. Kocam...'

Yüzünden silemediği gülümsemeyle tebrikleri kabul etmesinin ardından, gitme vakti geldiği sırada yanındaki varlığından güç aldığı adam sayesinde bakışlarını salonda gezdirdi. Çıkış kapısının bitişiğinde dört erkek kardeşini, tanımadığı bir grup erkeğin arasında görünce yüreği ağzına geldi. Gayri ihtiyari solan ifadesi aradığı asıl kişinin, Mahmut abisinin üzerinde kilitlenirken, yılların kırgınlığı gözlerine yansıdı. Farkında olmadan bedenine yanaştığı kocasının ceketini tuttuğu sırada, kendisini omzuna sarılan kolların arasında buldu.

"Sakin ol. Artık bitti, sana hiçbir şey yapamaz Gülizar. Bir daha onu görmeyeceksin."

Ayıramadığı bakışlarına rağmen kulağına çalınan sözlere, "Sağ ol!" diye fısıldarken kendisine karşı her zaman duyarlı olan adamın kanatları altında güvende olduğunu hissetti. Son bakış diye nitelendirdiği, nefret, pişmanlık, acı, ızdırap ve yaşanmışlıkların hepsini içine katan, kötü olarak nitelendirilecek ne kadar duygu varsa benliğinden abisine gönderdi. Gözünün önünde canlanan sahneler film şeridi gibi geçip giderken, saatler gibi gelen saniyeler sonunda bakışlarını kaçıran adamın, muhtemelen veda anlamında başıyla selam vermesinden sonra arkasını dönüp gitmesini hüzün duyarak izledi.

"Şimdi bitti!"

"İyi misin?"

"Evet! Artık iyiyim. Üzerimden büyük bir yük kalkmış gibi hissediyorum. Ne kadar acı değil mi Asaf, özellikle abimi ve ailemi bir daha görmeyecek olmanın buruk mutluluğunu yaşıyorum."

"Bunu onlar istedi, sonuçlarına da katlanacaklar. Herkes yaptığı davranışların karşılığını mutlaka bir gün görür. Bu da Mahmut'un payına düşen, sevilmeyen bir insan olarak vicdan azabıyla yaşamak."

"Sevgisiz bir hayat, anlayana büyük ceza! Sence farkına varmış mıdır Asaf?"

"Öyle olduğunu düşünüyorum. Geçmiş ola, bundan sonra kendini toparlarsa ne ala, bizden uzak dursun da ne yaparsa yapsın, umurumda bile değil."

"Benim de..." 'Artık değil, Gülizar Çetinkaya'nın hayatının bir parçası değiller.'

"Hadi bakalım, bu kadar Mahmut muhabbeti yeter. Artık o herifin adını duymak istemiyorum."

"Peki! Bu konuda canı yürekten sana katılıyorum, becerebilirsem bir daha adını bile anmayı istemiyorum." 'Yaptıklarını belki içimden atamayacağım ama hayatımı karartmasına da izin vermeyeceğim.'

"Zaman içinde o da olacak... Hadi gidelim, Faruk'la Çağla bizi bekliyor."

Uzanan kola girerken, "Tamam." diyen genç kız, kapının önünde gülerek muhabbet eden sevimli çiftin yanına doğru kocasıyla beraber ilerlemeye koyuldu. Ayaküstü konuşmalarının ardından Pınar'ın ısrarla, 'Dönüşte buraya geleceksiniz.' sözüne istinaden, ne ile karşılaşacaklarını tahmin edemediği eve gitmek üzere arabaya yöneldi.

Uzun bir aradan sonra ilk defa insan içine karışmanın verdiği garip ruh haliyle camdan sokakları izlerken, artık yuvası olarak gördüğü bahçeden sonra gerçek hayatın ne kadar karmaşık göründüğünü düşündü. Gülen, somurtan, konuşan, bir yer yetişmeye çalıştığı acelesinden belli olan büyüklü küçüklü yüzlerce insanın davranışlarını ilgiyle izledi. 'Özgürler!' diye içinden geçirirken, her birinin kendine göre ayrı bir dertten muzdarip olduklarını bilerek, gerçek özgürlüğün ne olduğunu sorguladı. Dört duvarla çevrilmiş bir alanda bulduğu duygunun, sevmek ve değer görmek olduğunu fısıldayan iç sesine, yanındaki erkeğin adını ekleyerek usulca kocasına yaslandı. Hemen tepki veren adamın kendisine sarılmasıyla, omzuna yasladığı başını hiç bir şeye değişmeyeceğini yineledi.



&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&



Merhaba, bölümün tamamlayabildiğim kısmını inşallah beğenmişsinizdir. Yarın misafirim gelecek, hazırlık yapıyorum. O yüzden arkası yarın akşama... Görüşmek üzere sevgiyle sağlıcakla kalın :))





Gül'e Ait  (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now