"Ama sen yinede gitmeyi tercih ettin güzelim" elimi toprağında gezdirdim. "Toprak kokuyorsundur sen şimdi" gülümsedim.

"Bir papatyanın en yakıştığı yer toprak olsada, sana yakışmadı" bir kar tanesi, elimin üzerine düştü. Erirken onu izledim ve o zamana kadar konuşmadım. "Deli olduğumu düşünüyorlar. Âşığım, anlamıyorlar" sinirliydim. Fazlasıyla sinirli. Etrafımdaki herkese sinirliydim. Yoluma devam etmemi söylüyorlardı ama kararmış bir yolda nasıl ilerleneceğini bilmiyorlardı. Bende bilmiyordum bu yüzden en iyi bildiğim şeyi yapıp, adımlarımı geriye yönlendiriyordum. Aydınlık anılarda yaşamak daha cazip geliyordu.

Hoşçakal, beni düşünme.

Ölmedin aslında biliyorum.  

"Ben sadece seni özledim. Hala âşığım, hala acı içerisindeyim ve hala pişmanım" iç çektim. "Sana sarılamadığım her saniye için pişmanım" başımı kaldırdım. Yüzüme yapışan bazı toprak parçaları ayrıldı ve yere düştü. "2 yıl" nefes alıp verdim.

"2 yıla neler sığdırırdık, gitmeseydin. Evlenebilirdik. Çocuklarımız olabilirdi. En önemliside mutlu olurduk. Bana yemekler yapardın. Seni sinir eder, gönlünü almaya çalışırdım" bunlar güzeldi. Hayal olmasalardı, daha güzel olabilirdi.

"Herkes bir şekilde hayatına devam ediyor. Geriye dönen tek kişi benim. Ben, sen olmadan yaşamak nedir bilmiyorum. Belki kendime bile bile acı çektiriyorum ama bu önemli değil. Öleceğim günü, dört gözle bekliyorum. Ölüm kelimesi ilk defa kötü ve tüyler ürpertici değil. Aksine iyi ve heyecan dolu. Çünkü sana kavuşacağım"

"Marie!" etrafıma bakındım. Odamda, yatağımdaydım. "Zayn?"  başımı kaldırdım. Annem kapıdan endişeyle bana bakıyordu. "İyi misin?" başımı salladım. "İyiyim, kabusmuş" dudaklarını birbirine bastırdı. "Elisha aşağıda seni bekliyor oğlum, bir konu konuşması gerekiyormuş" "Tamam geliyorum" odamdan çıktığı sırada telefonu elime aldım. Tarihe baktığımda, rahatlamıştım. Çekmecemdeki resmimizi çıkarttım.

Gülüşünü gördüğüm sırada, gülmüştüm

Hoppla! Dieses Bild entspricht nicht unseren inhaltlichen Richtlinien. Um mit dem Veröffentlichen fortfahren zu können, entferne es bitte oder lade ein anderes Bild hoch.

Gülüşünü gördüğüm sırada, gülmüştüm. Paris'e gittiğimizde çekinmiştik ve bu resim çok hoşuma gidiyordu. Resmi çekmeceye koyup kapattım. Telefonu eşofmanımın cebine atıp aşağı indim. Salona girdim. Elisha beni görünce gülümsedi. "Gel küçük kardeş" yanına gidip oturdum. Babam, Waliyha ve annem merakla ona bakıyordu. Kaşlarımı çattım. "Ne oluyor Elisha?" gülümsedi ve yanındaki çantasından bir zarf çıkarttı.

"Al bakalım" elinden aldım. "Bu ne?" "Aç oku!" dedi sabırsızca. Kaşlarımı çattım ve zarfı açıp içerisindeki kağıdı çıkarttım. Bir sürü değer yazıyordu. Mantıklı bir cümle gördüğümde, okumaya başladım.

Bebeğin dnası Eric Posey ile %100 uyuşuyor. Babalık testi onaylandı.

"Eric, Cindy'nin en son sevgilisi. Bebek sana değil, ona ait Zayn" sinirle elimdeki kağıdı buruşturdum. "Ben 1 ayımı bana ait olmayan bir bebek yüzünden zindanda mı geçirdim?" Elisha başını salladı. "Zayn sakin ol oğlum" Babama baktım. Güldüm. "Annemden, sana ait olmayan bir bebek ve sevmediğin bir kadın yüzünden ayrılacak olsaydın, sakin kalabilir miydin baba?" dedim sertçe. Sakin olmamın imkanı yoktu bu durumda. Marie onun saçma oyunu yüzünden orada yatıyordu.

Heart By Heart || Z.MWo Geschichten leben. Entdecke jetzt