"Liam şarkı söylemeyi sever" Diyerek gülümsedi Nina. Çocuklarla ilk defa tanışıyordum fakat o kadar sıcak kanlılardıki, kırk yıldır tanışıyormuş gibi hissetmiştim. Hareketli müzik mekânı doldurduğunda, Harry şarkıya giriş yaptı. Sesi boğuk ve güzeldi. Harry'den sonra Zayn girdiğinde, gözlerimiz birleşmişti. Her kelimesini içime işler gibi söylüyordu sanki.

"I'm tryin' to be okay

İyi hissetmeye çalışıyorum

I'm tryin' to be alright

İyi olmaya çalışıyorum

But seein' you with him

Ama seni o çocukla görmek

Just don't feel right

Hiç de iyi hissetmiyor"

Dudaklarımı birbirine bastırıp başımı eğdim. Sözler fazlasıyla durumumuza uymuştu. "Sana serenat yapıyor resmen!" Diyerek güldü Gab. Elisa'da onu onayladığında güldüm. Teşkilat gibilerdi.

Hep birlikte nakarata girdiler. Zayn, yine gözlerimi gözlerine hapsetmişti. Ona bakarken, bir an olsun başka yere bakamıyordum. O çok şiddetli bir kasırgaydı ve ben yavaş yavaş içine çekiliyordum.

"And I'm like

Ve birden

Ow!

Never thought it'd hurt so bad

Bu kadar acıtacağını hiç düşünmemiştim

Gettin' over you-ou and

Seni atlatmam gerek, ve

Ow!

You're giving me a heart attack

Beni kalp krizine sokuyorsun

Lookin' like you do-o

Öyle yapıyorsun gibi görünüyor

Cause you're all I've ever wanted

Çünkü sen benim istediğim yegane şeysin

Thought you'd be the one and

Benim biriciğim olacağını sanmıştım, ve

Ow!

Givin' me a heart attack

Bana kalp krizi yaşatıyor

Gettin' over you-ou

Seni atlatmaya çalışmak"

Bakışları o kadar çok anlam taşıyordu ki, sözler olmasa bile derdini anlatabilirdi aslında. Şarkı bittiğinde, sahneden inip yanımıza geldiler. Özellikle yanıma yaklaşmıyor, karşıma oturuyordu. "Beğendiniz mi?" Dedi Harry suyundan içmeden önce. Herkesten 'harikaydı, çok güzeldi, çok beğendik' gibi sözler çıkmıştı. "Marie?" Başımı kaldırıp Liam'a baktım. "Efendim" dedim gülümseyerek.

"Konuşabilir miyiz?" Masadaki herkesin garip bakışları bize dönmüştü. Zayn'in umurunda bile değildi, telefonuyla uğraşıyordu. Başımı sallayıp ayağa kalktım. Yanımda oturan Harry uzun bacaklarını geriye çekip yol verdi. Liam ile birlikte, barın üst katına çıktık. Burası büro gibi bir yerdi. Bar ortamlarını her ne kadar sevmesem de, Elisa biz bize olacağımızı söylemişti ve onu kırmamak için gelmiştim. Ah, kimi kandırıyorum? Zayn için gelmiştim ben.

"Gel, şöyle oturalım" Liam'ın gösterdiği yere, deri koltuğa oturdum. Oda yanıma oturdu. Bugün rahat şeyler giyindiğim için kendimi tebrik etmiştim. Topuklu ayakkabı giyinmeye alışkın olsam da, uzun süre giyinmeyi sevmiyordum. "Bak Marie, bu konuşmayı seninle bir kez yapacağım" Gözlerine baktım. Oldukça kararlı ve kendinden emin bakıyordu. Başımı salladım.

"Zayn, her ne kadar kabul etmesede kocaman bir kalbe sahip. Orada herkese yer vardır. Merhametli ve oldukça duygusaldır aslında. Dışarıdan, güçlü ve umursamaz gözüktüğünün farkında. Aslında kendi isteğiyle böyle gözükmek istiyor çünkü yara almak istemiyor. Sen o kalbin sahibi olabilecekken, yara veren kişi oldun" Son sözü, belkide hayatımda duyduğum en kötü hissettiren cümleydi. Zayn'in içini bilmiyordum ama tarif ettiği dış görünüşü tamamıyla doğruydu.

"Ona kendini affettir, hala bir şansın var" Dediğinde içime anlamsız bir rahatlama gelmişti. "Hadi gel, geçelim içeri. Pastamı üflemem gerek!" Gülerek ayağa kalktım. Kapıdan çıkacakken ona seslendim. "Liam" Arkasını dönüp bana baktı. "Teşekkür ederim" Dedim minnet dolu bir sesle. Gülerek yanıma geldi ve bana sarıldı. "Rica ederim" Dedi sarılırken. Gülerek ayrıldık ve içeri geçtik. Barın ışıkları sönmüştü.

"Çocuklar?" Dedi Liam karanlığa doğru. Arkasında durup, beklemeye başladım. Bir süre sonra ışıklar açılmış, çocuklar ve kızlar farklı yerlerden fırlamışlardı. Ortadaki doğum günü pastasının, mumlarını yaktı Zayn. Barı dolduran 'happy birthday' şarkısı hepimizi güldürmüştü. Liam yavaşça ilerleyip önce Zayn'e sonra diğer çocuklara ve kızlara sarıldı. Zayn'e sarılmak nasıl bir histi acaba?

Herkes, pastasının etrafında daire oluşturdu. Niall, ucu parlak püsküllerle dolu bir şapkayı Liam'ın başına geçirdi. Bu onu çok komik göstermişti. Herkes gülerken, bende onlara katıldım. "Niall bu ne abicim?" Dedi başındaki şapkaya bakmaya çalışırken. "Hadi! Mumlar eridi!" Dedim heyecanla. Zayn sözlerim üzerine bana bakmıştı. Gözlerindeki parlaklık saniyeler sonra söndüğünde, omuzlarım düşmüştü.

Pastasının üstünde, çocuklarla olan bir fotoğrafı vardı ve üzerinde 'İyi ki doğdun babacık!' yazıyordu. Babacık, kelimesi nereden geliyordu bilmiyorum ama hoştu. Mumları üflediğinde, herkes alkışlamıştı. Pastaları kesip herkese dağıttı görevliler. Daha sonra hediye kısmına geçilmişti. Herkes hediyesini verdikten sonra, arabama gidip iki poşeti elime aldım ve bara girdim. Liam'ın yanına gidip elimdeki poşetleri uzattım.

"Seni tanımadığım ve zevkini bilmediğim için klasik bir kombin oldu kusura bakma" Dedim o poşetleri açarken. İlk poşetten, toprak renklerinde olan keten pantolon çıkmıştı. Niall pantolonu elinden alıp incelerken onların bu haline güldüm. Diğer poşettende koyu mavi mevsimlik gömlek çıktı. Liam ayağa kalktı. "Ünlü tasarımcı Marie Russell'ın giyindirdiği ilk erkeğim! Bu bile yeter sevinmem için!" Herkes söylediği sözlere gülerken kollarını etrafıma sardı. Bende kollarımı boynuna doladım. Zayn ile göz göze geldik. Köşesine sinmiş, elini çenesine koymuş dik dik bana bakıyordu.

Liam'la ayrıldık. Harry'nin yanına oturdum. "Bu ne biçim doğum günü partisi? Hayatım gel, kimsenin dans edeceği yok" Nina, Louis'in elinden tutup ayağa kaldırdı. Hareketli bir müzik açtıklarında suratımı buruşturdum. Yüksek sesli müzikleri sevmezdim. "Bende gidiyorum, yürü Harreh!" Elisa, büyük bir haykırışla ayağa kalkıp Harry'i de götürdü. Peşlerinden kalkan, Niall ve Pattie olmuştu. "Bende dans etmek istiyorum! Kalk bakalım doğum günü çocuğu!" Gab, yanındaki Liam'ı bütün itirazlarına rağmen kaldırmıştı. Onların bu haline bakıp güldüm.

Niall ve Louis kesinlikle berbat dans ediyorlardı. Saçma saçma hareketler yaparak insanları güldürüyorlardı. Öyle ki, Niall bu hareketli müzikte İrlanda dansı yapmıştı ve benim gülmekten gözyaşlarım gelmişti. Yanağımdan akan yaş, yumuşak bir dokunuşla yok olduğunda hızla yanıma döndüm. Yüzü ilk defa bu kadar yakındı. Nefesini suratımda hissediyordum.

"Mutluluk gözyaşı bile olsa, sana yakışmıyor Marie" Derken daha fazla yaklaşmıştı. Burunlarımız birbirine değerken, alnımı alnına yasladım. Buna şaşırmış olmalı ki, gözleri gözlerime çıkmıştı. Gülerek gözlerimi kapattım. Yüksek sesli müzik gitmişti. Pistte dans eden deliler yok olmuştu. Sadece o ve ben vardık.

"Özür dilerim"

Gençler burayı bir okuyun, önemli. Ben çalışmaya şimdiden başladım. Daha öncedende bildiğiniz gibi bu sene staj görecektim. Bugün iş görüşmesine gittim ve işi kaptım dskdskk Hadi tebrik edin ablanızı dskdskdks Geleceğin iç mimarıyım resmen ayol dskdkskds

Ay neyse kdskdsl Yarın işe gideceğim, alışma süreci gibi bir zımbırtı varmış -,- Bayrama kadar, bölümler bu şekilde geç saatlerde gelecek. Aksamalar olabilir ama elimden geleni yapmaya çalışacağım. Umarım anlayışla karşılarsınız.

Bölümle ilgili, yorumlarınızı bekliyorum! 

Heart By Heart || Z.MWhere stories live. Discover now