Bölüm 33 'İstemiyorum.'

4.5K 213 26
                                    

Herkese merhaba:) uzun bir aradan sonra oturdum yazdım. Anca işten vakit bulabildim diyelim ya da :( gelen isyanlara karşılık cümleleri konuyu kısa tutarak yazdım. Uzatmamın sebebi kesinlikle bölüm uzasın ya da kitabım final olmasın diye değil, duyguları dibine kadar hissetmenizdi. Hmm ama madem okurlarım isyan ediyor bende finali erken getirebilirim dedim, tabii ne kadar erken ? muamma :) final kafamda belli ama kaç bölüm sonra olur bilmem :) umarım beğenirsiniz diyeyim o zaman. Sahnelere geri dönen biri var. Hadi bastırın küfürleri XXX (BAD GIRL YAZAR!:D) Keyifli okumalar benim biriciklerim :***

BÖLÜMÜN ŞARKISI: JAMES ARTHUR-IMPOSSIBLE (özledik bence çok)

***


"Simay hanım?!" dedi Hazal, yere düşen ilaçları toplarken. Onu izlerken aklımdan geçirdim.

"Doğruyu söyle... bana yanlış ilaçları da veriyorsundur sen!" gülmekle ağlamak arasında kaldım. Düşman içimizdeydi. Ve ben Hazal'a hiç güvenmiyordum.

"A-anlamadım Simay hanım..."

"Bana yanlış ilaçları veriyorsun değil mi?" dedim tek kaşımı kaldırıp ona bakarken donuk bir ifadeyle beni izliyordu.

"S-siz... kafayı yemişsiniz!" diyerek sesi sertleşti. Tepsinin içine koyduğu ilaçları da alıp odadan hızlıca çıktı. Bense olduğum yerde son cümlesine takıldım. Ben delirmemiştim, onlar beni delirtiyordu.

***

Hazal merdivenleri ağlayarak indi ve tepsiyi koşarak mutfağa bıraktı. Annesinin seslenmesine karşılık vermeden evden koşarak çıktı ve arabaya doğru yol aldı. Sulu gözlerini silmeye çalışsa da akmış olan makyajı bir şeyler olduğunu gözler önüne seriyordu. Yağız, Hazal'ı görünce şaşkın bir ifade ile "bir şey mi oldu?" diye sordu.

"S-simay hanım..." derken elleriyle göz altını bir kere daha sildi. "İlaçlarını almadı ve..."

"VE?!"

"Benim ona yanlış ilaç verdiğimi düşünüyor..." dedi.

"NE?!"

"Yağız bey yemin ederim öyle bir şey yok! Lütfen bana inanın! İlaçları size getirebilirim..."

Yağız telefonu eline aldı ve Tankut beyi aradı. Arabadan hızlıca çıkarken Hazal da peşinden indi. Mutfağa doğru koşar adım yol aldılar. Ses çıkarmadan ikisi de bahçe kapısından girmişti. Yağız ilaç kutularını eline alıp incelemeye başladı. Tankut bey telefonu açtığında ise bir bir ilaçların ismini sordu tekrardan. Yan etkilerini de ayrıca açıklamasını istedi. Tankut bey her şeyi Yağız'a anlattı. Ve yine o cümleyi tekrarladı.

"Hamilelik döneminde Simay hanımı ilgisiz bırakmayın Yağız bey," dedi. Yağız sakinlikle başını sallarken "Tamam Tankut bey, teşekkür ederim," dedi ve telefonu kapattı. Hazal'a döndü.

"Bugün şirkete gitmiyoruz, ben Simay'ın yanında olacağım."

Hazal tamam anlamında başını sallarken üzgün bir yüz ifadesi ile odasına doğru yol aldı. Yağız merdivenleri çıkarken gömleğinin üst düğmelerinden bir iki tanesini açtı.

Odaya girdiğinde ise Simay pencerenin önünde oturmuş dışarıyı izliyordu. Yağız bir süre onu uzaktan izledi.O, onun hala küçük Simayıydı. Yaramaz, kıskanç, çekingen, liseli Simayı... aslında Yağız belki de o kızı özlemişti. Simay'ın değiştiğini asla kabullenmek istemiyordu. Kapıyı ardından kapattığında Simay'ın dikkati dağıldı.Başını yan çevirdi, gözleri yere bakıyordu. Sesini çıkarmadı. Yağız yanına vardı ve sehpaya oturdu. O da sesini çıkarmıyordu. Uzanıp ellerini avuçlarının içine aldı.

BEŞİK KERTMESİ 2 'Mafyanın Gelini'Where stories live. Discover now