BÖLÜM 27 'ALTAN...!!'

4.2K 216 9
                                    


"H-hazal?" dedim şaşkın bir yüz ifadesi ile. Başını kaldırıp bir süre durdu. İkinci defa ismini zikrettiğimde yüzünü hemen döndü.

"S-simay hanım..."

"Ne yapıyorsun?" diye sordum yanına bir adım yaklaşarak. Kıyafeti elinde hareket ettirdi. Soruma geç cevap vereceğe benziyordu. Gömleği bana doğrultarak "Yağız beyin gömleği... temiz sanırım. Ben de kokluyordum kirli olup olmadığından emin olmak için. Bakın..." diyerek bana uzattı. Gömleği elime alıp inceledim.

"Evet bir lekesi yok. Sen lekenin olup olmadığına dikkat mi edersin? Her kıyafeti böyle koklar mısın?"

"Leke olduğu zaman evde yıkamak yerine kuru temizlemeye gönderiyoruz, sadece koku vs olduğunda evde yıkanıyor."

Başımı anladım manasında salladım. Gömleği ona tekrar uzattım.

"Nebi geldi, senden çay isteyecektim. Biraz da kek varsa..."

"Tabii işlerimi halledip hemen getiririm Simay hanım," diyerek önüne döndü. Bende oradan ayrılıp salona geri döndüm. Pelin kapıda göründü.

"Bugün iyi eğlenin," dedim sinsi bir gülücük atarak.

"Berenlerle mi...hiç sanmam, hiç haz etmiyorum onlardan," dedi. Kapıdan çıkacağı sırada cevap verdim "o yüzden buluşuyorsun demek," dedim gülerek. Evden çıktığı için cevabımı duyamamıştı. Ben salona geçtiğimde Nebi abiyi ve Yağız'ı koyu bir sohbet ederken buldum. Yanlarına oturdum. Nebi sohbeti bölerek bana döndü.

"Nasılsın Simay?" dedi bana odaklanmıştı. Yağız elini belime sarıp yüzüme gülümseyerek bakıyordu.

"İyi olmaya çalışıyorum abi, sen?" dedim gülümseyerek.

"İyi olmaya çalışıyorum," dedi başında ki şapkayı göstererek. "Hala tedavi görüyorum," dedi.

"Umarım iyileşmen kısa süreçte olur. Seni bu evde görmeyi çok isteriz," dedim. Sessizleşti. Yanlış bir şey sorup sormadığımı düşündüm. Bu evden ayrılmış olmasının nedenini kesin olarak bilmiyordum ama bu eve artık dönebilirdi. Hem böylelikle koca bir aile olurduk yeniden.

"İnşallah," diyerek kısa kesti ve devam etti, "Baban... birkaç gün sonra eve geçecek artık."

"NE?!" dedim heyecanla "bu doğru mu?"

"Evet," dedi gülümseyerek. Kalkarak ona sıkıca sarıldım "teşekkür ederim, çok teşekkür ederim abi..."

"Önemli değil bizim Simayımız iyi olsun yeter ki," diyerek o da sarıldı.

Hazal kek ve çay getirirken tepsiyi elinden aldım ve "ben hallederim," dedim gülümseyip. O salondan ayrılırken masanın üzerine yerleştirdim tabakları ve bardakları.

Sanırım en güzel günlerimden biri bu olacaktı. Nebi abinin gelmiş olması acımı birazda olsa dindirmişti.

"İşlerin başına geçme zamanı geldi artık Yağız, ne dersin?"

Yağız uzunca bir süre kafası yoran bir konuymuş gibi derinden of çekti. Ellerimi uzatıp elini tuttum.

"Çalışmak mı istemiyorsun yoksa?" diye ekledi Nebi abi.

"Çalışmak istemiyor değilim, bu iş... tehlikeli."

"Babam gelene kadar sadece."

"İyi de onun da ne zaman geleceğini bilmiyoruz ki Nebi... sanki her şeyi bana yıkıp gitmiş gibi. Ayda bir konuşuyoruz sadece. Simay ile evlendiğimden bile daha haberi yoktur onun."

BEŞİK KERTMESİ 2 'Mafyanın Gelini'Where stories live. Discover now