Bölüm 19 'Gidiş... Bitiş.'

5.7K 250 42
                                    


Herkese merhabalarrr:))) Bölümümüz geldi sonunda:* Biliyorum çok uzun bir zaman oldu ama inanın kafamı toparlamakta zorlandım. Öyleki aslında hikaye bitmeye yakındı 3 gün öncesinde... son bir kaç cümleyi olayı anı toparlayamıyordum. Şimdi tam oldu. Yanlışım varsa affola:* Umarım beğenirsiniz. Uzunca geçen zamanın ardından bunu telafi etmek adına çok uzun bir bölüm yazdım. Bu yüzden lütfen yorumlarınızı desteğinizi esirgemeyin. Bir sonraki bölüm yetişirse İNŞALLAAAHH 20 mart'ta gelecek. Yetiştirmeye çalışacağım diyelim. Herkese keyifli okumalar. Sizi gerçekten seviyorum iyiki varsınız :***

Bölüün şarkısı: İlyas Yalçıntaş-İncir

***

Başımı arkaya yaslayıp düşünmeye başladım. Saate baktığımda 3'ü gösteriyordu. Yağız gittikten sonra hemen eve girip kendimi odaya attım. Annem tek bir kelime etmemişti. Bende ondan kaçıyordum zaten. Yağız'a her şeyi söylemeliydim. Ailemin beni zorla götürmek istediğini en azından. Bu sefer yalnız olmak istemiyordum. Bu sefer Yağız'dan gizli hareket etmek istemiyordum. Ona bu haksızlığı yapmak istemiyordum. Okulların kapanmasına birkaç hafta kalmıştı. Fakat son sınavımızda haftaya pazartesi idi. Mezuniyet balom ondan sonra ki 2 hafta sonraydı. Zaten Lys hazırlığı derken kimse okula gelmezdi. Bende bu süreci en azından Yağız ile dolu dolu geçirir ona her şeyi anlatabilirdim.


Yataktan çıktığımda ayağımda ki ağrının azaldığını hissettim. Telefonu elime aldım. Yağız mesaj atmıştı. Beni evimin önüne almaya gelemeyeceğini söyledi. Anladığım kadarıyla annemlerden çekiniyordu. Bende ona mesaj atıp evin aşağısında ki parkta buluşabileceğimizi söyledim. Sabahın çok erken saatleri olmasına rağmen hazırlanıp çıktım. Yağız ilk defa bu kadar erken gelmişti. Kim bilir belki de gözüne hiç uyku girmemişti. Parka doğru koşarak gittim, ayağımda ki ağrı gram umrumda değildi. Yağız'ın arabasını görür görmez o tarafa doğru gittim. Yağız arabadan inip bana sıkıca sarıldı. Daha ismini söylemeye kalmadan saçlarımdan öpmeye başladı.

"S-sevgilim..." dedim. Elleriyle yüzümü avuçları arasına alıp gözlerime baktı uzunca bir süre.

"Seni özlemişim," dedi sonra. Tekrar beni kendine hızlıca çekip sarıldı. Bunun anlamını biliyordum. Yağız dün gece ki konuşmamızdan sonra beni kaybetmekten korkuyordu. Yağız telaşlıydı. Elimi sıkıca tutup arabaya bindirdi. Saate baktığımda 5'i gösteriyordu.

"Henüz güneş doğuyor..." dedim.

"Seni bir yere götüreceğim," dedi gözünü yoldan ayırmadan.

"Nereye?" dedim fakat cevap vermedi. Şehrin yukarılarına çıkmıştık. O sinirlenir diye ikinciyi sormaya cesaret edememiştim fakat dayanamayıp tekrar sordum.

"Nereye?" dedim.

"Önüne bak..." dedi. Başımı yola tekrar çevirdiğimde gördüğüm manzara karşısında büyülenmiştim. Şehrin bu bölgesinde kimse yaşamazdı. Kimse gelip gitmez, geçmezdi. Yollar tehlikeli olduğu için. Önümüzde ki yolun sonu görünmüyordu fakat çok uzakta aşağılara doğru –yukarıda olduğumuzdan kaynaklı uçurum gibi bir yoldu- denizin başında güneş doğuyordu. Ağzım şaşkınlık ve hayranlıkla açılırken Yağız arabayı yavaş sürmeye başladı. Gözümü yoldan ayırmadan ona merakla tekrar sordum.

"Y-yağız... nereye sürüyorsun?"

Biraz bekleyip gülümsedi.

"Güneşe..."

Öyleydi. Araba resmen güneşe gidiyordu. Yolun sonu uçurumdu evet, deniz bütün ihtişamı ile görünüyordu ama. Aşağıda evler kutu kutu görünürken ben burayı ilk kez görmüş olmamın heyecanı ile gözümü ayıramadım güneşten. Arabayı durdurup indi. Bende ardından indim.

BEŞİK KERTMESİ 2 'Mafyanın Gelini'Where stories live. Discover now