trente-deux

39 12 0
                                    

 Aslında bunu yapamazdım. Bu yanlıştı hem de çok yanlıştı. Hatta bir bakıma onu aldatmıştım ama umurumda bile değildi. Acı çekiyordum ve Mike bana gerçekten çok iyi geliyordu. Her şeyi boşvermeyi öğrenmeliydim. Yada en azından bununla yaşamalıydım. 

Ne komik! Morumsu saçlarıyla beni yine elde etmişti.

''Şu an gitmeliyim. Akşam seni nerede bulabilirim?''

''Odamda, tabi ki.'' deyip gülümsedi. 

 Hızlı adımlar atarak yanından ayrıldım. Odama gittim. Duş alırken kemiklerime kadar yandım, sıcak suyla büzüştüğümde banyodan çıktım. Çiçekli bir elbise giydim, saçlarımı açtım. Ruj ve rimel sürüp, güzel bir kolye taktım. Mike'ı aradım ve kapıya gelmesini söyledim. 

 Öncesinde oda arkadaşım geldi. Çok korkunç kokuyordu. ''Vaayy!''

''Ne?'' deyip, gereksizce suratına baktım.

''Hem ödevler notlar havada uçuşsun hem de ünlü çapkın Mike'ı kap. Sen nesin ya? Ultra insan mı? Bu hayatı niye sen premium yaşıyorsun?''

''Kes sesini!'' 

O iğrenç alaycı bakışı ve cümleleri!

Benim dertlerim bana yetmiyormuş gibi bir de iğrenç insanların sesi olmuştu bu kız.

Bir şeyler yaşamıştım ama insanlar bunları en iyi yönünden görüyordu sadece. Kimin ne acılar çektiğiyle kimse ilgilenmiyordu. Aman ilgilenmesinler zaten. Derdimle ağlayacaklarından değil dalga geçmek için öğrenmek isterlerdi.

AYRICA PROFESÖRLE YATTIĞIMI KİMSENİN BİLMEMESİ GEREKLİYDİ.

Kapı çaldı ve Mike gelmişti.

Kapıyı açınca açılan ağzımı kapatamadım.

Saçları SARI'idi. Yinee!

''Neden saçın sarı?'' diye sordum direkt.

''Sana da merhaba hayatım.'' dedi gülümseyerek.

TAMAM DA NEDEN?

''Merhaba!'' dedim güldüm sonra eğilip beni yanağımdan öptü.

''Saçlarım sarı çünkü seninle ilk tanıştığımız da bu renkti. Ayrıca rengi aktı, ehe. Değiştireceğim, ne yapsam? Kırmızı?''

''Kırmızı olabilir.'' dedim lafını biraz kestim biraz da susmuştu zaten.

Ahahaha diye ciddi bir kahkaha attı. ''Belki sürpriz bir renk olur. Gök kuşağı Mike'ı bilemezsin.'' deyip, güldü. 

''Gidip, yemek yiyelim mi?''

''Yemek, en sevdiğim.'' dedi ve elimi tuttu. 

Okulda, yurtta her yerde elele yürüyebilirdik. Saatlerce, aylarca, yıllarca onunla yaşayabilirdim.

AMA ÖNCE KAFAMI KESMEM GEREKLİYDİ.

Unutamıyordum. Nereye baksam, profesörü ve o iğrenç pislik hallerini görüyordum. Mike'ı belki de hak etmiyordum. Hatta hiç hak etmiyordum. Ne yapacağımı zerre bilmiyordum. Bildiğim tek şey Michael etkisi ile biraz daha iyi hissediyordum. 


Covered In The Colours. / Michael Clifford.Where stories live. Discover now