vingt-neuf

106 15 0
                                    

 Uyanıyordum ama uyanamıyordum. Olanlar o tüm yaşananlar ve yapılanlar.. yaptıklarımız aklımdan çıkmıyordu. Bir kabus gerçek olmuştu, bunu yaşamıştım. Hayatımın bir anı olmuştu. Geçmişe baktığımda aklıma gelen bir acı. 

 Rüyalarım dalgalanıyordu. Yaşanılanlardan başka bir şey görmüyordum. Rüya göremiyordum. Sadece olanları görüyordum, gözlerimi kapattığımda kalçamdaki ağrıyı ve üzerinde oturduğum ıslaklığı hissediyordum. En kötü anılardı. Anılarımdı. Onlar artık zihnimdeydi, her detayı.

 Sanki daha önce hayatım iyiymiş gibi. Yaşadığım hiç kötü olay olmamış gibi. Sadece sorunum buymuş gibi. Hadi ama! Sen psikoloji öğrencisisin. Psikolojin bozulamaz diye tekrarlıyordum kendime. Sürekli.

 Bir haftadır kitaplar okuyordum, psikoloji, intiharı engelleme, cinsellik. Artık her şeyden midem bulanıyordu. Yaşamak bile istemiyordum, bu büyük bir hataydı. Gözlerim dolmuştu. Yine. Yeniden. Erkeklerin hepsi böyle miydi? Artık hepsine küsmüştüm. 

 Zamansız gelmek hobisi olan oda arkadaşım içeriye girdi ve yatakta düz bir şekilde yatan bana baktıktan sonra elini beline koyup, "Ohoo, dersin yok mu senin?" Dedikten sonra ekledi. "Tabi benimde notlarım yüksek olsa bende yatardım böyle." 

"Sen saçlarını mı kestirdin?" Diye sordum. Bunu neden sordum bilmiyorum. Birden aklıma eski saçı gelmişti. Belki başka konular kafamı toplamama yardımcı olurdu.

"Ah evet ya. Çok güzel olmasından mı fark ettin?" Diye ego dolu bir cevap verince onunla konuşmanın bir işe yaramayacağını fark ettim.

 İstemeye istemeye doğrulduktan sonra yataktan kalkmıştım ve dolabıma doğru yürümeye başlamıştım. Yaklaşık 4 gündür okula gitmiyordum ama bugün gidecektim çünkü proje sonuçları açıklanacaktı. O pislik sözünü tutmazsa bunu ona ödetirdim. 

 Dolaba bir göz attıktan sonra kafamı sola çevirdim ve cama bakıp havayla uyumlu bir şeyler giyindikten sonra odadan çıktım. Duyuru duvarına doğru yürümeye başladım. Notları hem internete yazacaklardı hemde duvara asacaklardı. İnternetle uğraşacak halim olmadığından gidip duvara bakma kararı aldım. 

 Duvarın önünde topluluk şeklinde biriken insanlardan sıra bana gelmesini beklerken eğer beni geçirmemişse o adama yapacağım işkence yöntemlerini düşlüyordum ki, önümden çekilen kızların bana uyuz uyuz bakıp arkama geçtiklerinde fısıltıyla bir şeyler konuşmaya başlamalarından ya geçtiğimi yada kaldığımı anladım. Çünkü bu beyinsizler iki kişi hakkında konuşurlardı. Listenin başındaki ve sonundaki. 

 Gözlerim listede adımı ararken kalbim yerinden çıkacak gibiydi. Bulduğum yer ise şok ediciydi. Başında bulmuştum. Başında. Birinci olmuştum. Proje birincisiydim. Duvarın önünden çekilip, topluluktan ayrıldığımda neye uğradığıma şaşırmıştım.

Yanımdan geçen iki kızın benim hakkımda konuşmasıyla kendime gelmiştim.

"Sınıfın ortasında bayılmıştı, hatırlıyor musun?"

"Çalışmaktandı demek ki, en zor konu da ona verilmiş."

Kızlar benden uzaklaşınca konuşmalarını daha fazla duyamamıştım. Ama o iki cümle çok net aklımdaydı.

Çalışmaktan bayılmak ve En zor konu.

 Birazı doğruydu ama geneli yanlıştı. Çalışmaktan değil kabuslarımdan bayılmıştım. Konu zordu ama ben bunu başaramamıştım. Aldığım not gerçek değildi. Birinci olmayı hak etmiyordum. Bedavadan işimi halletmiştim. Kopya çekmek gibiydi başkasının bilgisi ve emeğiydi. Benim değildi. Bana ait olmayan bir notla gururlanacak mıydım?

 Ama bütün bunlar bana korku, kabus, endişe, öfke ve pişmanlık olarak geri dönmemiş miydi? 5 gündür uyku uyuyamayan, uyusa da çığlıkla uyanan, kabus gören, gözleri dolan ben değil miydim? Ben kabul etmemiş miydim? Her şeye rağmen? 

Bendim.

Ben yaşadım, ben yaptım, ben çektim tüm acısını, ben katlandım. Şimdi de o notla gururlanmak en doğal hakkım. O notu ben aldım. 

Covered In The Colours. / Michael Clifford.Where stories live. Discover now