11. Bölüm ║ Özçekim

Start from the beginning
                                    

İnsan kendi hayatını seyredebilir miydi? Ne yazık ki mümkünmüş. Hiçbir zaman geç değil bir şeyi fark etmek için, lakin ben neden geç kalınmış gibi hissediyorum bir şeylere. 

''Bundan sonra her gün birer fotoğraf çekineceğiz.''

Düşüncelerimden sıyrılmama yardımcı olan Barkın'ın bu cümlesiydi.

Karamsarlıkla, ''İnat etmeyeceğim, yorgunum. İyi geceler tekrardan.'' dediğimde gülümsedi. Çok fazla gülümsüyordu, çokta yakışıyordu. 

Elini cebine sokup siyah sade kılıfa sahip telefonunu gün yüzüne çıkardı. Birkaç tuşa bastıktan sonra yanıma geçip dizüstü çöktü. 

Omzundan itip, ''Çekilsene, ne yapıyorsun?'' dedim hiddetle. Biraz uzaklaştıktan sonra, ''İlk fotoğrafımızı çekecektim. Beş metre öteden mi çekineceğiz öz çekimi?'' dedi fakat soru sormaktan çok açıklama yaptığı belliydi.

Elimle yaklaşmasını işaret ettim.

''En son yaklaşmanı söylediğinde sarıldın, bak sonra sapık damgası yemek istemem. Uslu, edepli bir beyefendiyim ben.''

Dediğine karşılık kahkaha atmıştım, haklıydı yahu.

Omuz silkip, ''Yaklaşır mısınız, edepli beyefendi?'' diye eklediğimde muzip bir ifadeyle birlikte başıyla onaylayıp yaklaştı. Telefonu havaya kaldırırken diğer yandan konuşmaya devam ediyordu.

''Babandan korkmaya başladım. Çabuk çekinelim, sonra uçacağım direkt eve. Her an bir yerden çıkıp 'Barkın ne yapıyorsun kızımın dibinde?' diye uça uça gelecek gibi hissediyorum, o yüzden şimdiden iyi geceler.''

Dediği şeye kahkaha atarken o da gülmeye başlamıştı. O kadar haklıydı ki gerçekten. Yaşadığımız her şeyde araya reklam arası gibi babam giriyordu bir ara.

Ben gülmeye devam ederken o  ayaklanmıştı, ''Hayırdır? Çekinmedik daha.''

Telefonu cebine tekrar yollarken, ''Ben çekeceğimi çektim, çok güzel bir manzara oluştu. Numaranı bahşet bana da eve gidince atayım o manzarayı.'' demişti.

Boşuna demiyorum, çenesi dursa eli durmuyor, eli dursa çenesi durmuyor kesinlikle.

Telefonu cebimden çıkarıp tuş kilidini açtım, rehbere girip tuş takımlarını açtıktan sonra ona uzattım.

''Hmm, ben mi sana numaramı bahşedeyim? Hay hay efendim.''

Tek kaşı havaya kalkıp tek hamlede bir çırpıda girmişti numarasını.

Ellerimi sandalyemin tekerleklerine yerleştirdikten sonra el salladım, o da aynı şekilde el sallamıştı. Sandalyeyi hareket ettirip birkaç dakikanın içinde güçte olsa bahçe kapısına ulaşmıştım. Yorgunluktan ölmek üzereydim, salonda oturan annemle babama direkt iyi geceler dileklerimi iletip aynı vaziyette onlardan da o karşılığı gördükten sonra odama doğru ilerledim.

Acilen günlüğümü yazmam gerekiyordu, bugün ki yaşadıklarım sadece benimle kalmamalıydı.

Odamın kapısını açtıktan sonra karşıma direkt menekşe kokusu ilişmişti, annem kullandığı oda parfümlerinden birini de benim odama bırakmıştı anlaşılan. Annem böyle şeyler kullanan biri değildi. Barkın'ın annesi Derya teyzeyle tanıştıktan sonra güzel koku hastası olmaya yüz tutmuştu.

Odaya ilerleyip çalışma masamla başbaşa kaldığımdan sevinçle gülümsedim.

Ellerim günlüğüme ulaşırken odanın kapısı tıklatıldığında sandalyeyi döndürerek arkamı döndüm.

Annem, ''Uyuyacağını düşündüm. Yatağına yatmana yardım etmeye geldim kuzum.'' dediğinde günlüğümle kalemlikten rastgele bir kalemi elime geçirdikten sonra yatağa doğru ilerledim. 

Annem yatağımdaki nevresim takımının bir parçası olan çiçekli böcekli pikemi kaldırdı. Belimden tutup yardımcı olarak yatağıma geçmemi sağlamıştı, sonrasında ise ayaklarımı güzelce yerleştirdikten sonra pikemi geri örttü.

Annem yanağıma bir buse kondurduktan sonra tekrar iyi geceler dileyip odadan çıkmıştı.

Kaldık mı günlüğümle baş başa. Defteri açıp ilk yazdığım sayfanın arkasını çevirdim.

•••

Az önce uzun uğraşlar sonucu yatağıma geçip, uzanıyor olmanın mutluluğunu tarif dahi edemiyorum.

Bugün baya güzel bir gündü benim için, bu yüzden içimde kalmasındansa şuan sana yazarak kendimi ödüllendirmek istedim bir yandan. 

Bahsetmiştim ya sana, Barkın'dan.

Bugün de hiç arkadaşı olmayan ben Barkın sayesinde güzel bir ortam gördüm, Barkın'ın arkadaşları. Samimiyet duygusu öyle var ki içlerinde, özellikle de Bulut'ta. İlk başta baya samimiyetsiz, patavatsız biri olduğunu düşünsem de öyle biri olmadığını anladım. 

Ciddi manada düşündüğüm bir şey var, bir insan nasıl birden bire hayatıma anlam katan biri olmaya başlamıştı? Her şey bu kadar boş hissettirirken onunlayken gülebiliyorum ve bu beni çok şaşırtıyor.

Kendi kendime düşünüyorum sürekli, bir insan değer verdiğini söylediği birini bu karamsarlıktan kurtarabilir mi diye, çünkü Barkın bana bugün çok fedakâr biri olduğundan bahsetti.

Bunları düşünmek istemediğimi fark ettim tam şu anda.

Yorgunum zaten, uğraşmak istemiyorum böyle düşünmekle, çünkü düşünmek bile vakit kaybı gibi geliyor artık. 

Anın tadını çıkar, anı yaşa derler ya sürekli. Ben de tam şuan bunu yazacağım kocaman harflerle haykırmak istiyorum adeta buraya.

ANI YAŞA!

21.06.2019

•••

Günlüğü komodinin üzerine bırakıp cebimdeki telefonu çıkardım, Barkın'ın kaydettiği numaraya WhatsApp üzerinden profiline girdim, incelenecek bir profili yoktu.

Meva: Meva ben, kaydedersin. {12.11}  ✓║

Tek tik olduğunu gördüğümde tekrar tuşlara dokundum.

Meva: Fotoğrafı atarsın görünce, sabaha güzel bir manzarayla(!) uyanayım. {12.13} ✓║

Birkaç dakika bekleyip aktif olmadığını görünce telefonun kilit düğmesine basıp komodine bıraktım, kafamı yastığa bıraktığımda ise yorgun olan vücudum umduğunu bulmuş vaziyette gözlerini karanlığa yumdu.


•••

BÖLÜM SONU! ♥

WHATSAPP KONUŞMALARI İS LOADİNGGG.

Sizi çok seviyorum, okuyan gözlerinize sağlık. ♥

Oy ve yorumlarınızı bırakmayı unutmayın, bunlar benim için değerli. ♥


UMUTSUZ VAKA  ღ uçmayı bilmeyen kelebekWhere stories live. Discover now