Bölüm 19 (Angela'nın gözünden)

83 8 1
                                    

Ryan: Dışarı gel. Sana söylemem gereken bir şey var.

Penceremden dışarı baktığımda Ryan'ın sırılsıklam bir şekilde kapının önünde beklediğini gördüm.

Bana ne söylemek istiyordu acaba?

Bir sweatshirt kapıp, üzerime geçirdim ve hızla merdivenlerden aşağı indim. Sonra da kapıyı açtım.

Yağmur resmen asfaltı dövüyordu, Ryan ise soğuktan titriyordu. Sweatshirt'ü resmen üzerine yapışmıştı.

"Ryan, içeri gelsene." dedim.

Ryan kafasını olmaz der gibi sallayıp cebinden bir kağıt çıkardı. Bana verdi, ben de kağıdı açtım.

"Hadi ama, içeri gelsene." dedim.

Endişeli gözlerle bana baktı.

Ailemden dolayı içeri girmek istemediğini anlamıştım. Ailemle tanışmak istememesinin geçerli bir sebebi olmalıydı demek ki. Ama genel olarak yeni insanlarla tanışmayı sevmemesinden dolayı onu anlıyordum.

"Evde kimse yok, sadece ben varım!" diye bağırdım sesimi yağmur ve rüzgar arasında duyurabilmek için.

Yavaşça içeri girdi, girerken de etrafa gözattı. Eliyle sırılsıklam olmuş, alnına yapışmış saçlarını düzeltti. Resmen üzerinden sular damlıyordu.

"Sana kuru kıyafetler getireyim." dedim.

Gerek yok dercesine başını salladı ama ben yine de kardeşimin odasına gittim. O şimdi kolejde ama birkaç kıyafeti hala odasında duruyor. Bir sweatshirt, bir eşofman altı ve bir de havlu alıp odadan çıktım.

O ise mutfağa doğru hareket etmişti ve tuhaf bir şekilde mutfağın girişinde bekliyordu.

"İşte, banyo burada. Kağıdı da sen banyodan çıkar çıkmaz okuyacağım tamam mı?" dedim.

Omuz silkti ve kurulanıp üzerini değiştirmek üzere banyoya doğru gitti. Birkaç dakika sonra üzerini değiştirip yanıma geldi. Sweatshirt biraz kısa gelmişti, boxerının bir kısmını görebiliyordum. Çünkü verdiğim eşofman altı da bayağı küçüktü. Bu küçük gelen kıyafetlerine gülmemek için kendimi zor tutuyordum.

Odama geçtik, ben yatağıma oturdum. Ryan ise ayakta kalmayı tercih etmişti. Belki de benden oturmasını söylememi bekliyordu, bu yüzden elimle yanımda oturması için ayırdığım kısma pat pat vurdum. Yavaşça ve çekinerek gelip yanıma oturdu.

Kağıdı tekrar açtım ve sesli bir şekilde okumaya başladım.

"Bunu artık içimde tutamayacağım, bu yüzden sana söylüyorum. Şey, projen için de iyi olacaktır. Bir de bunu sana söyleme ihtiyacı hissettiğimden dolayı. Kız arkadaşım, adı Angel'dı, bunu biliyor muydun? Bunu sana söyleyip söylemediğimi hatırlamıyorum da. Senin ismine çok benziyor... O, Mayıs ayında vefat etti. Bir araba kazası sonucunda. Gece vaktiydi, birine mesaj yollamak için telefonuyla ilgilendiğini söylüyorlar. Birden bariyerlerden aşağı yuvarlanmış. Bir hafta sonra 17 yaşına girecekti. İşte böyle yani, o gitti."

Ryan'a baktım, ağlamamak için kendini zor tutuyor gibiydi. Tırnaklarını kemiriyordu ve gözleri ıslaktı. Nota geri dönüp, okumaya devam ettim.

"Nereye gidersem gideyim, her şey bana onu hatırlatıyor. Özellikle de sen. Bu beni korkutuyor. Projen için sanırım daha fazlasını yapamam. Sana bunları anlatıyorum ki, projeyi bitirebilecek kadar bilgiye sahip olabilesin diye. Sanırım artık yalnız kalmalıyım, senle veya Archie'yle değil, hatta kimseyle değil. Son zamanlarda hissettiğim şeylerden hoşlanmıyorum, ve birine bağlanmaktan korkuyorum. Sanırım bazı şeyleri anlamak için tek başıma kalmalıyım. Bizim arkadaş olup olmadığımızı da bilmiyorum fakat yalnız kalmaya ihtiyacım var. Umarım beni anlarsın ve umarım bu bilgiler projen için yeterlidir. Bir de umarım hiç tanışmamışız gibi devam edebiliriz, çünkü tüm bu olanlar benim için çok fazla. Özür dilerim."

Ryan'a tekrar baktım, gözlerime bakmaktan çekiniyordu. Bir süre hiçbir şey söylemedim. Ne diyeceğimi bilmiyordum. Biri size böyle bir şey söylese nasıl cevap verirdiniz ki?

Ryan artık ne beni, ne Archie'yi, ne de başka birini istiyordu hayatında. Bana bunları anlattı, böylece daha fazla projem dahilinde ona sorular sorup, onunla konuşmak zorunda kalmayacaktım. Yani sanırım böyle düşünmüştür...

"Ryan, anlıyorum ama-"

Hızlıca kafasını sallayıp parmaklarıyla kulaklarını tıkadı. Elimi onun ellerine götürüp yavaşça kulaklarından indirdim.

"Lütfen, sadece dinle. Hissettiğin şeylerden endişe duyman çok doğal. Nasıl hissettiğini bilmiyorum, öğrenmeye de çalışmayacağım. Ama Archie ve ben ne zaman yardıma ihtiyacın olursa olsun buradayız, bunu bilmeni istiyorum. Yalnız kalmak durumundaysan, kalabilirsin. Ama ben seninle hiç tanışmamışız gibi davranamam."

Ryan, sonunda bana baktı ve ağlamaya başladı. Hızla gözyaşlarını sildi. Bana doğru uzanıp, sarıldı. Doğrusu, böyle bir şey beklemiyordum. Islak saçları yanaklarıma dokunuyordu.

Yavaşça yataktan kalkıp, yerdeki ıslak kıyafetlerini aldı. Beni otururken bırakıp el sallayarak odadan çıktı.

Az önce olanlar dolayısıyla biraz şok olmuştum, biraz da kafam karışmıştı. Bunu beklemiyordum. Ryan beni kafamda sürekli soru işaretleriyle bırakmaya kararlıydı galiba.

Ben de üzgün hissediyordum, arkadaş olduğumuzu falan düşünmüştüm.

Elimdeki kağıdı buruşturup buruşturup, tekrar tekrar açıp okudum. Ryan'ın yazdığı kelimelerin arasında aklım karışık bir şekilde parmaklarımı gezdiriyordum.

"Nereye gidersem gideyim, her şey bana onu hatırlatıyor. Özellikle de sen."

Bazı nedenlerden dolayı ona Angel'ı hatırlatıyordum. Ama bu sadece ismimden dolayı mı, yoksa daha fazlası var mı bilmiyordum.

"Ryan, bekle!" diye bağırdım ve koşarak odamdan çıktım. Onun böyle çekip gitmesine izin veremezdim.

Girişte durdum, çünkü Ryan orada bekliyordu. Saçları öne doğru düşmüş, gözleri yaşlarla dolu, yanaklarından gözyaşları süzülüyordu.

Kıyafetlerini yere fırlatıp cebinden telefonunu çıkardı, bir şeyler yazdı.

"Fazla uzağa gidemedim, çünkü çoraplarımı unutmuşum."

"Ha, pekala." diyebildim şaşkın bir şekilde.

Çoraplarını alıp kapının önünde durdu.

Gitmeden ona "Sanırım bu şimdilik bir veda." dedim. Kapıyı açıp dışarı çıktı. Gözden kaybolana dek yürüyüşünü izledim.

İşte, artık gitmişti.

Unutmak İçin HatırlaWhere stories live. Discover now