Bölüm 10 (Ryan'ın gözünden)

207 21 5
                                    

Ryan, iyi misin?

Neden hiçbir zaman yalnız kalamıyorum?

Angela yanıma gelip soğuk mermerin üzerine oturdu. Gözleri faltaşı gibi açık bir halde bana bakıyordu. Endişelenmiş gibi görünüyordu.

Biraz yana kaydım, böylece çok yakınımda olmayacaktı.

"Ne oldu? Biri sana bir şey mi yaptı?" diye fısıldadı. Kimse duymasın diye sessiz bir şekilde konuşuyordu ama zaten ortalıkta kimse yoktu.

Başımı hayır dercesine salladım, ama ona hiç bakmadan.

Tuhaf nefes alışımı ve titreyen ellerimi farketmişti, saçlarımı düzeltmeye çalıştım.

Sırtını duvara yaslayıp, bana doğru döndü. "Neden ellerin titriyor? Aman tanrım Ryan, panik atak geçiriyorsun değil mi?"

Yavaşça omuz silktim.

Sessiz düşündü, sesi çok zor duyuluyordu. "Çok özür dilerim. Ben birkaç kişi olacağımızı sanıyordum. Archie bana birkaç arkadaş takılacağımızı söylemişti. Bundan bahsetmemişti. Böyle olacağını bilsem, ben de gelmezdim. Bu çok sinir bozucu, bu tür şeylerden nefret ederim."

Angela dürüst davranıyor gibiydi ve ona bilmediğim bir nedene dayanarak inanıyordum. Sözlerinde beni yalan söylemediğine inandıran bir şey vardı.

"Durdurabilmek için bir şeye ihtiyacın var mı? İyi olacak mısın? diye soruyordu. "Sana su falan getirebilirim eğer istersen."

Ona her şeyin yolunda olduğunu belirtmek için elimle tamam işareti yaptım.

Bir veya iki dakika hiç konuşmadan sessizce oturduk. Yine de hala müziği ve insanların gürültüsünü duyabiliyordum.

"Gitmek istiyor musun?" diye sordu bana bakarak.

Ona ilk kez baktım ve samimiyeti gördüm.

Eskiden düşündüğüm gibi acı değildi, buna empati deniliyordu.

Yavaşça omuz silktim.

Kalkıp elini uzattı beni kaldırabilmek için. Hafifçe gülümseyip o da omuz silkti, her şey yolunda dercesine.

"Sadece beni takip et. Eğer endişeleneceğin bir durum olursa, bilgim olsun. Şimdi Archie'yi bulmalıyım" dedi banyodan çıkarken. Hala sessiz bir şekilde konuşuyordu ve nedense bunu seviyordum. Bu bana, ona güvenebileceğimi ve bütün bu olanları bir sır gibi saklayabileceğini hissettiriyordu. O bana diğerlerinin aksine çocukmuşum gibi davranmıyordu. Sadece doğal davranıyordu. "Şimdi iyi misin?"

Omuz silktim.

Angela'yla salona doğru kalabalığın arasından geçerken, tek dikkat etmem gereken Angela'ydı. Onu gözümden kaçırmamam gerekiyordu, yoksa ben de kaybolurdum ve bu kabustan asla kaçamazdım. Etrafımdaki insanları görmezden gelmeye çalıştım, daha fazla panik atağa hiç ihtiyacım yoktu.

Archie'yi görmek için mutfağa gittik, birkaç çocukla bira içiyorlardı. Etrafında bir sürü içki vardı, acaba hepsi onun muydu diye merak ettim. Elindekini bitirdiğinde hızlıca mutfak tezgahına bıraktı ve dudaklarını yaladı.

Bizi farkedip el salladı.

"Hey, çocuklar! Şey biz sadece... Kazandık da... ve bira... çok güzel..." diye sayıklıyordu. Çok sarhoştu.

Angela derin bir nefes "Ryan ve ben gidiyoruz!" diye gürültüyü bastırabilmek için bağırdı.

"İyi zaman geçirin" dedi Archie gözlerini ovuşturarak.

Unutmak İçin HatırlaWhere stories live. Discover now