Bölüm 1 (Ryan'ın gözünden)

1.5K 52 7
                                    

"Ryan, aç kapıyı! Bunun hakkında konuşmamız gerek!" diye bağırıyordu annem kapının ardından. Ben ise kapıya yaslanmış, ellerimi dizlerime sarmış bir biçimde yerde oturup alt dudağımı ısırıyordum. Öyle fazla ısırmıştım ki, artık acı falan hissetmiyordum, tamamen uyuşmuştu.

"Lütfen içeri gireyim, izin ver." diye yalvarıyordu.
"Bu senin canını yaktığı kadar benim de canımı yakıyor."

Derin bir nefes alıp kapının kilidini açmak için elimi anahtara attım. Birkaç saniye öylece bekledim, sonra yavaşça kilidi açıp yatağıma doğru yürüdüm. Annemin içeri girmesini bekliyordum. İçeri girdiğinde çok yorgun ve üzgün görünüyordu. Gözleri zor açılıyordu ve dudakları titriyordu. Yanıma oturup bana baktı, ben de ona baktım ama ikimiz de tek bir kelime dahi etmiyorduk. Çünkü annem benim konuşmamı bekliyordu.

"Sana bunu yapmak istemiyorum, Ryan. Ama bu son çaremiz." dedi. Ona bakmıyordum, sadece endişeli bir şekilde parmaklarımı kütletiyordum. Derin bir nefes alıp verdikten sonra "Uçağın iki gün sonra kalkacak. Seninle gelmeyi isterdim ama yapamam." dedi. Hala ona bakmıyordum. "Bu hepimiz için en doğrusu. Senin için, benim için ve baban için." dedikten sonra duraksadı ve sesi çatlamaya başladı "sadece seni tekrar mutlu görmek istiyoruz." diyebildi.

Bunun ardından odamdan çıkıp, merdivenlerden indim. Kapıyı çarpıp dışarı çıktım. Soğuk yağmur tenime çarpıyordu ama artık dışarı çıkmıştım bir kere. Zaten umursamıyordum da. Yol boyu yürümeye devam ettim. Sokak ışıkları geceyi aydınlatan tek şeydi. Bir çakıl taşına ayağımla vurdum, su birikintisine girerken çıkan sesi duydum.

Bundan nefret ediyorum.

Ailem bana bunu nasıl yapabilir? Babamla beraber yaşayabilmek için Maine'e taşınmak bana göre sorunlarıma bir çözüm yolu değil. Ben onu zar zor tanıyorum, o ise benim hakkımda hiçbir şey bilmiyor. Onu üç yıldır görmüyorum. Ondan aldığım tek şey bazı kutlama kartları ve yılbaşı hediyeleri.

Babam, ben 14 yaşındayken taşınmış Maine'e. O zamanlar her şey mükemmeldi. Mükemmel aile, mükemmel arkadaşlar, mükemmel hayat. Tek yaptığım şey yemek yiyip, video oyunları oynadıktan sonra uyumaktı. 14 yaşındaki bir çocuk bundan başka ne isteyebilirdi ki? Her şeyin böylesine kolay olduğu o günlere geri dönmek isterdim.

Uzun zamandır hiçbir şey kolay gitmiyordu.

Annem, bazı nedenlerden dolayı taşınmam gerektiğini söylüyordu. Bunlardan biri, olan bitene bir ara verip rahatlamam, bir başkası ise daha önce alışkın olmadığım yeni deneyimler yaşamam gerektiğiydi. Bana bazı olaylar hatırlatan şeylerden uzak durmalıydım. Benim unutmamı istiyordu, herkes unutmamı istiyordu. Böylesine ilgilendiğim bir insanı nasıl unutabilirim ki? Bir sihirli değneğin dokunup bana her şeyi unutturması söz konusu bile değil.

Benim hakkımda hiçbir şey bilmeyen yeni insanlarla tanışmalıyım. Bu iyi bir başlangıç olabilir, aynı zamanda kötü bir başlangıç da olabilir. Bu demek oluyor ki, hakkımda her şeyi öğrenecek olan yeni terapistlerle tanışmak zorunda kalacağım. Yeniden aynı duruma gelmek istemiyorum. Bütün o sorular, cevaplar ve formlar, testler, hepsinden nefret ediyorum. Tam da yeni yeni bütün terapistlerime ısınmışken, şimdi her şeye yeniden başlayacağım.

Kapüşonumu başıma geçirip, ellerimi cebime soktum ve düşünmeye devam ettim. Kendi kendime her şeyin farklı olmasını diledim. Nasıl oldu da her şey bu kadar berbat bir hale gelebildi?

"Muhteşem" kelimesi döküldü birden ağzımdan. "Bugün muhteşem olacak."

"Sen muhteşemsin." dedi Angel gülümseyerek. Ona baktığım anda, gülümsediğinde yanağında oluşan gamzeyi gördüm. Biraz da dudağını ısırıyordu, bunu ne zaman yüzünde hafif bir gülümseme oluşsa yapardı.

Unutmak İçin HatırlaOnde histórias criam vida. Descubra agora