∞ 19

1.7K 152 117
                                    




İthaf listesi;

creamcakesharry

flawlessaimer

ayinaltinda

1DSimge

melekmessi498

(Uzun yorumlardan ya da güzel yorumlardan seçerek oluşturuyorum. Yorum yaparak, adınızı yazdırabilirsiniz. )

Bölüm şarkısı: Zara Larsson - Uncover


Sınır 60 oy, 70 yorum.

**


Elimde ki albüm dolu kutuyu yere bırakıp, sandalyenin üzerine bıraktığım sırt çantamdan su şişemi çıkardım. Müzik bölümünü yenilemek fena olmazdı. "Yeni albümleri yerleştireyim mi Harry?" Diye soran sese  karşı şaşkınlıkla arkama dönerek, bana gülümseyen Gemma'ya sarıldım. "Geleceğini bilmiyordum!" Diyerek, saçlarına öpücük kondurdum. Gemma'yı fazlasıyla özlemiştim. "Sadece sizleri özledim, özellikle Sydney Rain'i. Tanrı'm Harry, buraya gelmeden önce onu gördüm. Sana çok benziyor." Diyerek, genişçe gülümsedik birbirimize karşı. Sydney Rain, bu aralar daha fazla bana benzemeye başlamıştı. Bunu fark ettiğim de, midem de oluşan kelebekler, neşelenmeme yardım ediyordu. "Biliyor musun, aynı şeyi düşünmeye başladım Gem, cidden bana benzemeye de başladı." Diyerek, sandalyeyi çekerek oturdum. Ayakta dikilmemize gerek yoktu. "Yürümeye başladı mı?" Diye merakla soran Gemma'yı başımla olumsuzca onayladım. "Uğh, hayır hala emekliyoruz. Daha on aylık Gem, yavaş yavaş yürütmeye başlatacağım." Dedim. Hatta belki eve gittiğimizde bile deneyebilirdik. Ama kızımı zorlayamazdım, istediği zaman yürüyebilirdi. Aklıma kutu içinde bulunan albümler geldiğinde, yerimden kalkıp, "Yardım etmek ister misin küçüğüm?" Diyerek, kıkırdadım. Gemma, benden büyük olsa da boy olarak ondan uzundum ve onunla dalga geçmek en büyük hakkımdı. "Harold!" Diye tısladığında, cidden sinirlendiğini anlamıştım. "Beyin yaşın, boyundan kısa ve az olunca böyle konuşursun anca." Diye gülümsediğinde, klasik bir Gemma olmuştu. Omuzlarımı düşürüp, "Seninle uğraşamam." Diyerek, raflara albümleri dizmeye başladım. Çocukluğumuzda ki gibi tartışmaya girmek için doğru mekanda maalesef değildik. "İyi bücür, ben eve gidiyorum." Dediğinde, albümleri dizmeyi bıraktım. Gemma, havadan öpücük atıp, kapıyı kapattığında bende kapıya doğru ilerledim. Arkasından biraz bakıp, gittiğine emin olduğum da, topladığım saçlarımı açtım. Uzun süre topladıktan sonra sıkılıyordum nedense bu aralar. Belki biraz kestirsem fena olmazdı? Ama buna hazır değildim. Bedenim de bile Sydney'e ait izler, dokunuşlar ve anılar varken onlardan arınmak Cehennem gibi gözüküyordu. Şu bir kaç  gündür doktorumun dediklerine uyduğum için, değiştiğimi hissediyordum yavaşça. Bu tuhaftı. Düşünceleri kenara itip, işime yoğunlaştığım da mesainin hızlıca bitip, kızıma kavuşmak istediğimi tekrardan hissettim.

∞ ∞ ∞

Evde büyük bir telaş hakimdi. Her yer, her yerdeydi. Benim biraz dağınıklığım sonucu Sydney Rain'nin diş kaşıyıcısı olarak kullandığı oyuncağı evde kayıptı ve Sydney Rain'nin ağlamaktan göz altları kızarmaya başlamıştı bile. "Anne, bana ver." Diyerek, kızımı kucağıma almaya çalıştım. Çok fazla hareket ediyor, ağlamaya devam ediyordu. "Prenses'im bana bakar mısın?" Diyerek, başımı yüzüne yaklaştırdım. "Aşkım bulacağız, ağlama." Diyerek, kucağımda hoplatmaya başladım. Değişik yüz ifadeleri yapmayı da unutmuyordum ama işe yaramıyordu. "Bulun artık şunu Gemma, zapt etmek çok zor." Diye isyan ettiğim de, Sydney Rain, çığlıklar atmaya geçmişti. "Oğlum, niye bu kadar dağınıksın ki!" Diye, azarlayan anneme omuz silkittim. Bir yandan saçları bozulduğu için isyan eden Gemma'nın söylenmesini dinliyordum. Yerde bulunan, oyuncak atı diğer elime aldım. Kızıma yakınlaştırıp, uzaklaştırırken "Kaç, kaç Sydney Rain!" Diyerek hoplatıyordum. Ama bir kaç dakikalık işe yarıyordu bu yöntem de. Minik parmaklarını, ağzına sokup, hıçkırarak ağlamaya devam ettiğin de, oturup ağlama isteğim artmıştı.

Changes ➳h.sWhere stories live. Discover now