"Vay vay vay..." dedi Duru.

"Bizim küçük CEO serseriden hoşlanıyormuş," dedi Nil. "Bu ne lan?"

"Mükemmel derken ne demek istediğini anladım," diyerek kıkırdadı Hare.

"Biz çıkalım da öyle konuşun," dedi Fatih.

"Evli barklı kadınların konuştuğuna bakın," dedi Nihat.

"Ulan bi susun, kuzenleri o gerizekalılar," dedi Rüzgar. "Kıskançlık edecek adam kalmadı bacanağımızı kıskanacağız."

"Sevgili eşim, seni gerçekten çok seviyorum," diyerek yerinden kalktı Duru. Kendilerinden ürküyormuş gibi yaklaşan Oğuzhan'a gülümseyerek yaklaştı. Abla olduğunu belli eden Duru iki kolunu da açarak Oğuzhan'ı çağırdı. "Merhaba yok mu ablana?"

Gülümseyen şaşkın adam ne diyeceğini bilemeden sarıldı. Samimi bir kucaklaşmayla geriye çekildi. Duru'ya bakarken gerçek bir abla görüyordu, Ruken gerçekten şanslıydı, çok şanslıydı.

"Merhaba," derken Fatih ve Nihat'a bakıyordu, daha doğrusu hepsi üzerinde göz gezdirmekten kendini alamıyordu. Oğuzhan'ın koluna girerek masaya yaklaştırdı. Hare ve Nil elini uzatmakla yetindi. "Hare, piyangodan kuzenin."

Oğuzhan annesinin akşamki anlattıklarını anımsadı. Değişik bir doğum hikayesi vardı ama kuzen, kuzendi.

"Nil," diyerek tanıttı Duru ve devam etti. "Hoş, sen bizi tanıyormuşsun, Ruken öyle söyledi. Nihat ve Fatih."

Sevgili bacanaklarını çok sevimli bulan Oğuzhan en son Rüzgar'a döndü. "Kusura bakma, oyuna gelmiş gibi oldun ama bu kadınlar biraz inatçı. Olacak dediklerinde oluyor."

Oğuzhan kocaman gülümsedi. "Şaşırmadım."

Hare, Fatih, Nil ve Nihat karşılarına otururken, Rüzgar'la ortasına Oğuzhan'ı almıştı. "Anlat bakalım küçük enişte," dedi Nil. "Niçin benim bacıma yalan söyledin?"

"Yalan söylemedim," diyerek savundu kendini.

"Gerçeği gizlemek de bir yalandır," dedi Hare.

"Ben öyle düşünmüyorum," dedi Oğuzhan, karışındaki dört insana bakıp. "Merhaba Ruken, ben senin uzaktan kuzenin, hadi benden hoşlan" mı diyecektim?"

"Doğru," dedi Fatih. "Adam haklı."

"Hoşlanınca neden açıklamadın?" diye sordu Hare.

"Beni terk edecek başka nedenleri vardı, onu araya sokmayayım dedim," dedi Oğuzhan.

"O ne demek?" diye sordu Duru, yönünü Oğuzhan'a döndü. "Başka bir neden?"

Yanındaki kadına bakıp arkasına yaslandı. "Bıraktı! Beni sap gibi ortada bırakıp döndü Ankara'dan. Aynı evde yaşadık da yaşadığımız aşk olamazmış da biraz nefes almalıymışız mış da mış mış."

"Ama yanıldı tabii," dedi Duru. "Sana çok kızgın Oğuzhan, öfkesi geçecek gibi değil."

"Abim de barut gibi, asla kabul etmiyor seni. Diklenmişsin birde, aklını mı kaçırdın?" dedi Nil. "Abiye diklenilir mi? Eve kapattı Ruken'i, kendi evine göndermeyi düşünmüyor."

Tüm hayalleri suya düşüyordu, o evden çıkarması gerekiyordu Ruken'in başka türlü nasıl konuşacaktı? "Holding?" diye sordu, görebilmesi için bir alan olmalıydı.

"Ona karışmaz abim ama..." dedi Hare kuzenine alttan bakarak söyleyeceklerinden çekinir gibiydi. "Abim Ruken'e tanıdığı bir arkadaşıyla yemek organize etmiş."

Oğuzhan, Hare'nin sözlerini duydu, Fatih'e baktı, Nihat'a baktı yanındaki Rüzgar'a, Duru'ya baktı. Tekrar Fatih'in bakışlarında durdu. "Ne yapacakmış abisi?" diye sordu, gülümsüyordu.

Kalp Sonunu Kendi Seçer Opowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz