1. Bölüm ║ Karanlık

Start from the beginning
                                    

Kaşığının yanında peçeteyi alarak bıyıklarını silerken tekrar konuşmaya devam etti. ''Seni bahçeye çıkarmamı ister misin, Lucky seni özlemiştir eminim.'' Anında kafamı sallayarak onu onayladım ve babamda beni sandalyeme koyup bahçeye çıkardı.

Lucky bizim köpeğimizdi. Ameliyat olmadan önce sokakta bulmuştuk, yürüyemiyordu o da benim gibi. Sonrasında veterinere götürüp birçok tedaviden geçtikten sonra sağlığına kavuşmuştu. Bu tedavi süresinde ona çok alışmıştık. Annem normalde köpek sevmese de ona çok bağlanmıştı ve eve girmemesi şartıyla bahçede bakabileceğimizi söylemişti. Bahçeye çıktığımızda Lucky gelip kucağıma atladı. Mutlulukla yüzümü yalarken aynı zamanda kuyruğunu sallıyordu.

''Bende seni çok özledim!'' diyerek iyice sarıldım. Gözlüklerimin camı Lucky sayesinde buğulanmıştı. Gözlüklerimi çıkarıp babama uzattım. 

Babam, ''Ben bunu silip geleyim, bekle burada yerinden oynama.'' diyerek başının sağa eğip bana baktı. Başımı sallayıp bende ona aynı şekilde baktım. Onay almış biçimde evin kapısından içeri girmişti. 

Ben Lucky ile ilgilenirken etraftan köpek sesleri gelmeye başlamıştı. Lucky kucağımdan atlayıp sesin olduğu tarafa doğru koşmaya başlamıştı.

Kaşlarımı çatıp, ''Lucky gel buraya, nereye gidiyorsun?'' diyerek arkasından bağırmıştım. Lucky beni tınlamayınca tekerlekli sandalyemin tekerlerini çevirerek arkasından gitmeye başlamıştım.

Lucky'nin çalılıklar arasına girdiğini gördüğümde bende oraya doğru yaklaştım. Ee burada bir sürü yavru köpek var? Lucky doğurmuş muydu yoksa? Ah doğru, biz Lucky'i kısırlaştırmamıştık ve hamile olması çok olası bir şeydi. 

Lucky yavrularını emzirirken bana dönüp tatlı tatlı havlamaya başladığı sırada bir köpek daha gelmişti ama bu bir yavru köpek değildi. Lucky'nin partneri oluyordu sanırım. Lucky'nin yanına doğru uzanmıştı, yavrular karınlarını doyurduktan sonra ikisininde etraflarında dolanmaya başladı kuyruklarını sallayarak. Dört tane yavru vardı. Üçü Lucky'nin tıpkısı, diğeri ise diğer koyu renkli erkek köpeğe benziyordu. 

''Max, burada ne işin var senin?'' diyerek çalılıkların arasından on üç on dört yaşlarında bir çocuk çıkmıştı. Diğer köpeği biraz azarladıktan sonra benim köpeğim Lucky'i fark etti. Sonrasında beni gördü ve şaşkınlıkla, ''Sizin köpeğiniz mi bunlar?'' dedi.

Başımı salladıktan sonra, ''Dişi olan benim, yavruları olduğunu daha yeni öğrendim. Sanırım sizin köpeğiniz ile çiftleşmişler.'' dedim.

Başını sallayıp onayladıktan sonra çalılıkların arasından çıkıp arkasını döndü. 

''Abi, Max'i buldum. Eşi ve yavruları da var!'' diyerek birine seslendi. O sırada gözlüklü ve kahve tonlarındaki uzun ve kısa arasında bir adam belirdi. Çalılığa eğilip Max'i kucağına aldı ve onunla konuşmaya başladı.

''Sen ne ara randevuya çıktın da yavru yaptın be Max, bizden de hızlısın.'' deyip kardeşiyle beraber gülmeye başladılar. Sonrasında beni fark ettikten sonra üslubunu değiştirip elini uzattı. 

''Merhaba, ben Barkın. Max'in sahibiyim. Kusura bakmayın istem dışı gelişmiş her şey. Yavruları istemezseniz biz alabiliriz?'' dedi soruyla karışık yüzüme bakarken.

Gülümseyip, ''Önemi yok, Lucky'nin yavrularını bırakmak isteyeceğini sanmıyorum bizde kalabilirler. Bu arada bende Meva.'' dedim bende uzattığı elini sıkarken. 

O sırada Max Barkın'ın kucağından atlayıp üstüme zıpladı. Tekerlekli sandalyeme ağır geldiği için ikimiz beraber sandalyeden düştük. Tam anlamıyla iyileşmemiş olan dikişlerim feci derecede ağrımaya başlamıştı. 

Ani refleksle kapadığım gözlerimi açtığımda tepemde korku dolu gözlerle bakan babam ve şaşkınlıkla yarama bakan Barkın vardı.

Karnımdaki sıvıyı hissettiğim sırada, ''Baba, çok acıyor.'' diyebilmiştim. Sonrasında vücudum acıya dayanamadı ve kendimi bıraktım.

Gözlerim tekrardan kapanmıştı.

'Karanlık.. En yakın dostumuz değil midir aslında?

Hayata gözlerimizi kapattığımız anda yanımızda olan... Bize kimsesizliği öğreten.'

•••

BÖLÜM SONU ♥



UMUTSUZ VAKA  ღ uçmayı bilmeyen kelebekWhere stories live. Discover now