BÖLÜM 27 'ALTAN...!!'

Start from the beginning
                                    

Başını evet anlamında salladı Nebi abi. Öyleydi. Haberleri bile yoktu daha.

Kapının telaşlı çalışı ile Yağız ayağa fırladı. Nebi de aynı şekilde kapıya yönelirken ben telaşla salonun kapısının önünde durdum. Yağız öfkeyle kapıyı açtı.

"Bu ne kıracak gibi...!!"

"Y-yağız bey..." diyerek içeri girdi Turan. Ardından Cem'de girdi. Dışarı da birkaç tane takım elbiseli adam göründü. Yağız onlara eli ile dur işareti yaparak kapıyı kapattı. Sonra bana dönüp baktı.

"Çalışma odasına gelin Turan," diyerek merdivenleri çıkmaya başladı. Nebi abi de onlara katılınca salonda tek kaldım. Hazal mutfaktan ayrılıp yanıma geldi.

"Masayı toplayayım mı efendim?"

"Topla," diyerek pencereye doğru yürüdüm. Bu iş can sıkıcıydı. Yukarıda ne olduğunu merak ediyordum. Ne konuşuyorlardı acaba? Takım elbiseli adamlar evin bahçesinde dolanırken perdeyi kapattım ve koltuğa geçtim. Kapı çarpma sesi ile irkildim. Kapıdan önce Cem çıktı. Ayağa kalkıp pencerenin kenarına geçtim ve izlemeye başladım. Cem adamlarla bir şeyler konuştu ve evden çıktılar. Merakım git gide artıyordu. Bir kapı çarpma sesi ile de Turan çıktı evden. Arabaya varıp bindi ve hızlıca sürüp uzaklaştılar evden. Koridora çıkıp çalışma odasına baktım. Kapısı kapalıydı. Nebi ve Yağız hala içeridelerdi. Merdivenleri parmak ucunda çıkarak kapının önüne vardım. İçeri girmem bu durumda uygun olur muydu? Meşgul olmalıydılar. Arkamı dönüp yürümeye başladım. Odaya girip kapıyı kapattım. Yürüyüp balkona çıktım ve manzarayı seyretmeye başladım. Birkaç dakika sonra kapı açıldı ve içeriye Yağız girdi.

"Neler oluyor?" dedim onun yanına yavaşça vararak.

"İşle ilgili... halledip dönmem gerek."

"Nereye?"

"Şehir içindeyim uzaklaşmam, bir yere kadar gidip geleceğiz."

"Bu ne kadar sürer?"

Dolaba yöneldi. Sesini çıkarmadan kıyafetlerini çıkardı.

"Bu gece... tek başıma mı uyuyacağım?" dedim fısıltı gibi çıkan sesimle. Yanıma yaklaşıp elini belime sardı ve alnımdan uzunca bir süre öptü.

"Sadece bugünlük..." dedi gözlerimin içine bakarak.

"Pelin de yok evde..." dedim sıkıntı ile.

"Ararım istersen Beren ile gelirler."

"Yok onları da şimdi eğlencesinden etmeyeyim," dedim başımı sallayarak. Dolaba yönelip seçtiği kıyafetleri giymeye başladı. Bense yatağa uzanıp onu izliyordum.

Hazır olduğunda yataktan doğruldum ve yanına vardım. Gömleğinin yakalarını son kez düzelterek dudaklarından öptüm.

"Dikkat et," dedim.

"Sende öyle, bir şey olursa muhakkak ara."

Başımı tamam anlamında salladım ve ondan uzaklaştım. Elimi tuttu ve birlikte odadan çıktık. Nebi abi onu aşağıda bekliyordu. Nebi abi ile de vedalaştıktan sonra evden birlikte ayrıldılar. Bense mutfağa yöneldim.

"Merhaba Nermin hanım... bu akşam ne yemek yapacaksınız?" dedim gülümseyerek.

"Sizin canınız ne isterse hanımım," dedi gülümseyerek.

"Yağız gitti, keyfim yerinde değil... aslında ona kızdım da... bu yüzden onu kıskandırmak için mangal yapmaya ne dersiniz?"

Tam bu sırada mutfağa giren Ömer bey sevinçle seslendi.

"Ben sana demedim mi mangal yapılsa yeni diye," dedi eşinin yanağına öpücük kondurdu.

"O da bu akşam yapalım demişti, ben siz sevmezsiniz öyle şeyler sanarak 'hayır' dedim ama isterseniz hemen hazırlıklara başlayalım," dedi Nermin hanım gülümseyerek.

"Evet lütfen canım çok çekti üstelik uzun zaman olmuştu."

Ömer bey dolaptan etleri çıkarmaya başlarken ben mutfak masasına oturup onları izlemeye başladım. Amaç yemek den çok bağdı aslında. Aradaki bağları bende güçlendirmek istiyordum. Yağız'ı nasıl oğulları gibi görüyorlarsa beni de kızları gibi görsünler istiyordum. Mutfağa Elif girince daha da neşelendim. Ayağa kalkıp ona sıkıca sarıldım.

"Uzun zamandır görmedim seni nerelerdeydin?" dedim ellerini tutarak. Ellerini benden ayırıp işaret dilinde konuştu. Hazal uzaktan cevap verdi.

"Tatilde olduğunu söylüyor," dedi.

İşaret dili... gerekliydi.

"Aslında şuan düşündüm de... ben sana alfabeyi öğretsem yazı yazmayı felan sende bana işaret dilini öğretsen olur mu?"

Başını sevinçle salladı. Bunun evet olduğunu biliyordum.

"Bu akşam mangal yapacağız, umarım seversin," dedim.

Başını yine evet anlamında salladı ve ardından bana sıkıca sarıldı.

İşaret dili ile bir şeyler söylerken Hazal'a döndüm.

"Seni sevdiğini söylüyor," dedi bir iki saniye Elif'i izledikten sonra işine döndü.

Güneş batarken bahçeye masa kuruldu ve Ömer bey mangalı hazırladı. Bende üst kattan ince bir ceket alıp aşağıya indim. Bahçenin lambalarını yakıldı. Hızlıca masaya geçip onlara katıldım. Etler kızarırken merakla nasıl yaptığını izledim. Babam genelde uğraşmaz dışarıdan sipariş verirdi bu yüzden yapılışını hiç bilmezdim.

Yemekler hazır olduktan sonra afiyetle yedik. Ömer bey askerlik anılarını anlattı. Nermin hanım ise Ömer bey ile nasıl tanıştıklarını... bir süre Ömer beye ilk buluşmalarında hangi kıyafeti giydiğini sorarak onu kenara sıkıştırdı Nermin hanım. Bundan büyük bir haz alarak etinden ısırdı. Ömer bey ise eşinin bu sıkıştırmaları karşısında ter dökermiş vaziyette iştahı kapandı. Biz gülerek onları izlerken Nermin hanım her şeyi detaylıca anlatmaya devam etti.

Güzel ve sıcak geçen bir yemeğin ardından odama geçtim. Üzerimi değiştirmeden yorgunlukla kendimi yatağa attım. Bir süre tavanı izledim. Ayağa kalkıp üzerimi değiştirmek için dolaba yöneldim. Omuzlarıma koca bir yorgunluk çökmüştü sanki. Geceliğimi dolaptan çıkararak üzerimi değiştirdim. Ve banyoya girip yüzümü yıkadım. Saçlarımı at kuyruğu yapıp tekrar odaya döndüm ve balkonun kapısını sonuna kadar açtım. Ilık bir hava hakimdi. Tüylerim diken diken olmasına rağmen üşümüyordum. Rüzgar sadece geçip gidiyordu. Balkona adımımı attım. Bahçenin lambaları yavaşça kapanıyordu. Her biri tek tek sönerken ben başımı kaldırıp gökyüzüne baktım. Bu gece de dolunay vardı. Yağız... bunu görmeliydi. Benimle izlemeliydi. Başımı yavaşça indirirken çalılıkların arasında bir kıpırtı gördüm. Kıpırtı yavaş yavaş gün yüzüne çıkarken korkuyla geriledim. Daha uzun baktığımda bu oydu. Telaşla odaya koştum ve kapıyı açıp merdivenleri hızlıca indim. Bahçe kapısından giren Hazala çarparak bahçeye çıktım. Onu gördüğüm yere doğru koştum. Yoktu.Durup hızlıca çevreme bakındım.

"NERDESİN...?! SENİ ALLAHIN BELASI NERDESİN SEN?!!" durup derin bir nefes aldım. Korkuyla tekrar bağırmaya başladım.

"ALTAN...!!!"


BEŞİK KERTMESİ 2 'Mafyanın Gelini'Where stories live. Discover now