"Al babacığım bu da elma," diyen Gurur ile kıkırtısını bastırmak zorunda kaldı. Mert'e baktığında iki kızı arasında paylaşılamayan baba olmaktan oldukça memnun olduğunu gördü. Sevda'nın ona baktığını fark edince masumca gülümsedi Mert. Gülüşünü derinleştirense Çiçek'in gözlerini açıp babasına bakmasıydı. Küçük kız, ablalarının babasına olan yakınlığını görünce öfkeli bir soluk aldı ve "Allahçığım Allahçığım duyuyor musun olanları? Biriciğim babacığımın kolları dolmuş, hem de bensiz," dedi.

Gurur gözlerini devirirken Gülce "Ay senin babansa benim de babam birazda bizimle dolsun babamın kolları," diyerek düşüncesini söyledi.

"En çok benim babam!" derken çoktan Sevda'nın kucağından inmiş, Mert'in boynuna atlamıştı Çiçek.

"Anne karnıyla birlikte 18 yıllık geçmişimiz var Çiçeğim. Senin yaşın yetmiyor."

Gurur'un bu tespitiyle Çiçek başını babasının omzundan kaldırdı ve ablasına yönelik konuştu: "Ama ben biriciğim babacığımı çoooooooooook seviyorum. Yaşım değil ama sevgim büyük. Değil mi biriciğim aslancığım kralcığım babacığım, ben seni çok seviyorum."

Mert, boynuna sıkıca sarılan kızına sarılıp "Ben de seni çok seviyorum Çiçeğim. Hepinizi çok seviyorum," dedi. Çiçek başını babasının boynundan kaldırıp onları ilgiyle izleyen seyircilerine kısa birer bakış attı. Ardından babasının kulağına eğilip "Ama beni daha çok seviyorsun değil mi babacığım?" diye fısıldadı.

'Sen nasıl sevilmezsin!' diye içinden geçiren Mert, kızını yanaklarından öpüp cevap vermek yerine kızının karnını gıdıklamaya başladı. Bahçeyi Çiçek'in kahkaları sararken oğulları mahrum kalmasın diye ayağa kalkıp onların yanına gidecekken Can'ın da kahkaha atmaya başlamasıyla bakışları karşıya kaydı. Sevda, Çiçek'in yokluğundan istifade kucağına yayılmış Can'ın karnını gıdıklıyordu.

Mert bu görüntüyle zaten mest olmuşken Mehmet'in de Sevda'ya katılıp Can'ın karnını gıdıklamaya başlaması onun için şükür sebebiydi.
Dalgınlaşıp Çiçek'in karnını gıdıklamayı bırakınca "Gıdı gıdı vakti!" diye çığlık atan kızlarının onu gıdıklamaya başlaması çok gecikmedi.

Bahçeyi saran kahkahalar sokaktan bile duyulabilecek yükseklikte olduğundan eve dönen Nilüfer kapıya yönelmek yerine evin etrafını dolanıp arka bahçeye ulaştı. Bahçede gördüğü manzara yüzünde nadir oluşan gülümsemeyi ortaya sererken olaya daha fazla seyirci kalacak vakti olmadığını düşünüp "Kahkahalarınız bol olsun," diyerek kendini belli etti.

Gülmekten kızaran ve sıcaklayan Mert, yüzünü elleriyle yelpazeleyip derin bir nefes aldıktan sonra ağabeyliğinin vermiş olduğu yetkiyle "Sonunda evin yolunu buldun," diyerek selamladı kardeşini.

Nilüfer, ağabeyine omuz silkmekle yetindi. Bir şey söyleyemeden "Seni çok özledim Lülü," diyen sesle başını aşağı eğdi ve kollarını ona doğru kaldırmış Can'ı kucağına aldı.

"Bende seni çok özledim yakışıklı," dedikten sonra küçük çocuğun yüzünü defalarca öptü. Can bu öpücüklerle çoktan mest olmuştu bile. Tüm dişlerini ortaya sergileyecek şekilde gülümseyip konuşmaya başladı: "Sen yokken seni çok özledim. Allah'tan Rapunzel'im vardı da gece yatarken saçımı okşayıp üstümü örttü. Yoksa sensizlikten üşürdüm Lülü'm."

"Hımm, demek öyle. Teşekkür ederim Sevda."

"Severek yaptım," diyen Sevda'ya samimi olduğu belli olan bir gülümseme gönderip "Ee, abi seninle biraz konuşabilir miyiz?" diye sorarak Mert'e yöneldi.

Mert beklemediği soruyla kaşlarını çatıp üç kızını da saçlarından öptükten sonra yerinden kalktı. Kardeşinin önüne gelip Can'ı kendi kucağına aldı ve "Babacığım halanla sonra hasret giderirsin," deyip Can'ı yere bıraktı. Can bu ayrılıkla mahsunlaşsa da Sevda'nın kucağının hâlâ boş olduğunu görünce koşa koşa genç kadının kucağına gitti. Can'ın hali Çiçek hariç herkesin komiğine giderken boğazını temizleyen Nilüfer, " Abi salona geçelim," diyerek bahçeden eve açılan cam kapıyı işaret etti.

Sana Anne Diyebilir Miyim? (1. ve 2. Kitap)حيث تعيش القصص. اكتشف الآن