30. Bölüm

43.8K 3.2K 1K
                                    


Selamlar!!!

Gözünden bir şey kaçmayan Nilüfer'imizle, üzerine büyük oyunlar dönen Sevda'mızla işte geldik buradayız...

Multimedya Kaya ve Gülce.

Benden bu kadar. Biliyorum beni çok seviyorsunuz. Aklınızda olsun insan hiç dokunmadığı, gözlerine bakmadığı ve sesini duymadığı canları da sevebilir. Mesafelerin canı camdan aşağı...

Hadiyin gari iyi okumalar!!!

Gülce, babasının odasına bu sefer kapıyı çalarak girmişti. İçeri girdiğinde Sevda ile babasını karşılıklı koltuklarda otururken buldu. Sevda'nın ona arkası dönük olduğundan bir süre bu manzarayı izledi. Müjde'nin de Sevda'nınkiler kadar olmasa da sarı saçları vardı ama onun saçları hep toplanacak kadar uzun olurdu. Bitmek bilmeyen enerjisi, çocuksu neşesiyle Mert'in tam zıttı bir kadındı. Gülce, hatırlamasa da babasının Müjde ile tanışmalarına vesile olduğunu biliyordu.

Bir gece ikiziyle bir ateşlenince, Mert soluğu acilde almıştı. Acil hemşiresiydi Müjde o zamanlar ve Mert'i iki çocuğu için etrafı birbirine katarken görünce ona sakinleştirici yapmakta bulmuştu çareyi. İkizler bir geceyi hastanede geçirirken nöbeti bitmesine rağmen evine gitmek yerine Mert'in yanında almıştı soluğu genç kadın. Dul ve çocuklu bir adamla ne işi olduğunu sorgulaya sorgulaya adamın yanına gitmiş ve Mert'e çocuklarının bakımı konusunda tamamen iyi niyetiyle yardımcı olmuştu. Yine tamamen iyi niyetiyle Mert'in numarasını istediğinde, Mert çocukları için hiç düşünmeden vermişti numarasını genç kadına. Günler sonra sadece gülümsemesini hatırladığı kadın onu aradığında markette çocuk bezi reyonundaydı. Tuvalet eğitimini ısrarla reddeden kızlarına uygun bir bez seçmeye çalışıyordu. İmdadına ise Müjde yetişmişti. Böylece ilk randevuları mahalle marketinin çocuk bezi reyonunda ikinci randevuları ise kadınlar tuvaletinin önünde olmuştu. Doğru düzgün bir randevuya çıkabildiklerinde Müjde, Mert'e olan ilgisini açıkça ilan ederken, Mert sadece teşekkür etmekle yetinmişti bu ilgiye. Hayatından Hülya adında bir buldozer geçmişken ikinci bir yıkıma hazır hissetmiyordu kendini ama Müjde öyle düşünmüyordu. Pes etmeden gece gündüz Mert'in peşinden koşmuş, iki ayın sonunda hâlâ bir netice elde edemeyince, Mert'i eterle bayıltıp kaçırmakta bulmuştu çareyi. Mert'in Müjde'nin samimiyetine inanmasıyla da gerçek bir ilişkiye başlamışlardı. Beşinci ayın sonunda da evlenmişlerdi zaten.

Gülce, babasını hep Müjde ile hatırlıyordu. Müjde ile gülerken, Müjde ile kahkaha atarken, Müjde ile kahkaha atmaktan gözünden yaşlar gelirken... Mert'in Müjde ile geçirdiği yıllar boyunca tek kötü anısı olmamıştı. Mutlu bir yuvası, mutlu çocukları ve mutlu bir karısı vardı. Bir ölümün hayatlarını tepe taklak edeceğini hiç düşünmemişti.

''Kızım girsene içeri,'' diyerek Gülce'yi daldığı anılardan çekip çıkardı Mert. Genç kız yüzüne yerleştirdiği içten gülümsemeyle odaya girdi ve elindeki kıyafetleri yatağın üstüne bıraktı.
''Sevda abla eşofman az biraz kısa gelebilir ama sırıtacağını sanmıyorum. Sana hem atlet hem de tişört getirdim. Birde geçen gün yeni çamaşırlar almıştık ikizimle onlardan da koydum. Hiç giyilmemiş yani. Şey birde saçların... Yani yanlış anlama ama kaynak filan mı?''

Gülce'nin Sevda'yla konuşması Mert'in hoşuna gitmişti. Kızsal mevzulara girildiğini anlayınca ''Bayanlar sohbetinize doyum olmaz ama ben içeri geçsem testosteronlarım açısından iyi olacağa benziyor,'' deyip ayaklandı.
Kızının yanından geçerken, saçlarına bir öpücük kondurdu ve odadan çıktı. Bu esnada poposunu sallaya sallaya yanına gelmekte olan Çiçek'i görünce ''Hanimiş Çiçeğim'in kucağı?'' sorusuyla yere diz çöküp kollarını açtı.

Sana Anne Diyebilir Miyim? (1. ve 2. Kitap)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin