1. Bölüm

313K 9.4K 5.8K
                                    

Selamlar!

Beni buralarda bilen bilir bilmeyen de kendi bilir 😅😛
Taa buralar dutluk iken, nenemi beşiğinde tıngır mıngır sallar iken, devesineklerini tek vuruşta avlar iken yazmıştım bu hikayeyi...

Ben hamdım, piştim, yandım. Yüzümdeki çizgiler belirginleşti,  gözlerime yorgunluk indi, gülüşlerim ehlileşti. Dedim ya hamdım, piştim, yandım...

Üç seneden fazla bir zaman geçmişken bu aileyle tekrar kavuşmanın, aynı satırlarda bir kez daha buluşmanın mutluluğunu yaşıyorum.

Anlatmaya gerek yok. Eksiğimle, gediğimle, hayal gücümün izin verdiği kadar karşınızdayım. Bir daha yazsam farklı yazardım dediğim düşlerime hoş geldiniz sefalar getirdiniz.

İyi okumalar dilerim.

''Evet, canım dinleyicilerim bugün 7 Ağustos Cuma ve saatlerimiz 21.00'ı gösteriyor. Hafta içinin o yorucu koşuşturması nihayet bitti. Hafta sonuna yavaştan demir attığımız şu güzel saatlerde sizlere Barış Manço'nun 'Gibi Gibi' parçasıyla merhaba demek istiyorum. Merhaba dostlar, merhaba...''

''Ben yaralı kurt sen kınalı kuzu
Biraz cilve aşkın biberi tuzu
Sanki biraz naz ediyorsun ama
Senin bana gönlün var gibi gibi
Yüzüme karşı git diyorsun ama
Sanki gözlerin kal der gibi gibi...''

Şarkının melodisinin girmesiyle radyoyu kapattı Mert. Dirseklerini masaya dayayıp yumruk yaptığı ellerini de çenesinin altında birleştirdi. Yıllardır birlikte olduğu Leyla ile aralarındaki ilişkiyi resmiyete dökmelerinin vakti gelmişti. Karşısında duran Leyla'ya içtenlikle gülümsedi. Derin bir iç çekişin ardından sesi duyuldu:

''Biliyorum sen de benim gibi düşünüyorsun,'' derken oldukça samimiydi. ''Çok uzadı bu iş Leyla'm. Milletin ağzına sakız olduk yeterince. He de evlenelim artık.''

Leyla'nın sessizliğini utandığına yorup devam etti. ''Tamam, kız evi naz evidir ama sence de biraz fazla abartmıyor musun?''

Naz yaptığına iyice emin olduğu Leyla'ya sol gamzesini belli edecek kadar gülümsedi. Kollarını masaya yaslayıp ellerini Leyla'ya doğru uzattı. ''Evleneceksem seninle evlenirim Leyla'm. Madem rahat batacak tam batsın öyle değil mi?'' gülümseyip düşündüklerini harfi harfine söyledi:
''Hem senin dırdırın da yok. Yeme içmene değinmiyorum bile. Senden iyisini mi bulacağım kızım? Hadi be güzelim bir evet demene bakar, yarın kıyarız nikâhı.''

Aklına gelen düşünceyle yerinde doğrulup sağ elinin işaret parmağını Leyla'ya doğru sallamaya başladı.  ''Ama bak şimdiden anlaşalım. Öyle evlenip götü başı salmak yok. Bugün neysen yarın da o olacaksın. Ha bir de kimi sulayacağıma karışmak yok. Eyvallah önce sen vardın ama paylaşımcı olacaksın. Bu su hepinize yeter,'' gözleriyle masadaki sürahiyi işaret ederek bitirdi konuşmasını.

Mert kararını vermişti, artık evlenecekti ama bir sorun vardı. Bu evliliğin kanunen tanınması imkânsızdı. Zira hiçbir resmi kurumdan bir kaktüsle evlenmek için izin alamazdı. Bu soruna da en kolay çözümü getirmişti tabi genç adam.

''İmam nikâhı kıyarız olur biter. Allah'ın emri ile alırım seni. Mehir olarak da saksını yenileriz Leyla'm, olmaz mı?'' masadaki kaktüse göz kırpıp gülümsedi.

''Evleninceye kadar çiçek açarsın değil mi? Gelin buketiyle uğraşmayalım bir de... Yalnız, sakın kırmızı çiçek açayım deme! Fazla dikkat çekersin. Ben kıskanç adamım, sarı ya da beyaz olsun mümkünse çiçeğin, tamam mı Leyla'm?''

Cuma yoğunluğu sebebiyle sahibi olduğu kafeden evine bu akşam geç dönmüş, çocuklarıyla biraz televizyon izledikten sonra da kendini evinin bahçesine atmıştı Mert. Sırdaşı bilip adını Leyla koyduğu kaktüsüne asılması ise ne yorgunluktan ne de yokluktandı, Mert'in derdi başkaydı. Tüm sıkıntısı ilk karısı Hülya ve öz ablası gibi benimsediği Kevser'in başının altından çıkmıştı. Eğer onlar vefat eden ikinci karısından sahip olduğu çocuklarının aklını bir anne hayaliyle süslemeselerdi Mert de şimdi kaktüsüyle evlilik planları yapıyor olmazdı. Gerçi halinden şikâyetçi olduğu da söylenemezdi. Bu kadar yıldan sonra Leyla ile aralarındaki ilişkiyi resmiyete dökmeleri en doğrusuydu Mert için de.

Sana Anne Diyebilir Miyim? (1. ve 2. Kitap)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin