28. Bölüm

45K 3.2K 595
                                    

Ben geldiiiiiiiiiiiiim!

Duymayan görmeyene anlatsın. Vallahi de billahi de ve hatta tallahi de buradayım!!!

Oy atıyorsunuz ya da atmıyorsunuz neyse de yorum yazıyorsunuz ya böyle gülümsüyorum be!

Siz hala bunları mı okuyorsunuz? Ayy geçin hadi bölüme SADM? bekletmeye gelmez sıcak sıcak okuyacaksınız...

Kolları arasındaki kadının uykuya daldığını anlayınca, yavaşça kollarını çekti ve yatakta doğrulup ayaklarını parkeye değdirdi. Ellerini ensesine yerleştirip dizlerine yasladığı dirsekleriyle vücudu öne eğik şekilde oturmaya başladı. Bir günde beş yaş yaşlanmıştı, hayatında yeterince aksiyon yokmuş gibi birde bu kadın çıkmıştı başına.

''İyi halt ettim de görüşelim dedim, bok vardı!'' diye hayıflanıp düşünmeye çalıştı.

''Ben seninle ne yapacağım?'' kendi kendine mırıldanıp, derin bir nefes verdi.

''Düşün oğlum, çalıştır saksıyı. Kızlar gelmeden bir çare bul bu işe,'' ensesinde birleştirdiği ellerini yüzüne getirip biraz doğruldu oturduğu yerde. Avuç içleri yüzünü kapatırken parmak uçlarıyla alnını ve şakaklarını ovmaya başladı.

''Şimdi elimizdeki bilgilere bakalım,'' deyip paslanmaya yüz tutmuş avukat yönünü ortaya çıkardı Mert. ''Sanığın evden çıkamayacağını gösteren deliller mevcut. Kendisi de sözlü beyanında bunu kabul etti, ayrıca sanığın ruh hastası olması kuvvetle ihtimal.''
Hiçbir şeyin baş ağrısını geçirmeyeceğini anlayınca, ellerini tekrar ensesine götürüp eski duruşunu geri aldı. ''Ya ne saçmalıyorum böyle? Gerçi polise şikâyet etsem 'Evimde işgalci var,' diye gelir müdahale eder ama,'' derken hafifçe başını çevirip yatakta huzursuz bir uykuya dalmış kadına baktı.

''Yok olmaz. Benim hayvanlığımla bu kadar kötü olduysa kim bilir o zaman nasıl olur?''

Başını tekrardan parkelere çevirip iç çektikten sonra kendi kendine söylendi. ''Benim psikiyatristi mi arasam acaba? O da olmaz ki, kayınçonun kulağına kadar gider, sonra ayıkla pirincin taşını.''

Biraz daha düşünüp devam etti konuşmaya. ''Müjde'm bari sen yardım et ha, olmaz mı? Keşke zamanında karşılaştığın hastaları anlatırken dinleseydim seni. Of, ne yapayım kızım! Sen konuşurken hareket eden dudaklarına bakıp öpmemek... Evet, bugünkü sapıklığıma seni de karıştırdığıma göre artık rahatça ölebilirim.''

Doğrulup ayağa kalktı Mert. Ölmüş karısıyla ilgili özel anlarını hatırlaması karısına olan özlemini yeniden yüreğinde hissetmesine neden olmuştu.
''Bak aklıma ne geldi,'' derken konuştuğu, içinde Müjde'nin fotoğrafı olan çerçeveydi. ''Sen evlenme teklif ettiğinde ben seni reddetmiştim ya ilk, harbi salakmışım. Sen yine, iyi benden vazgeçmedin. Allah senden razı olsun Müjde'm.''

Aklına gelen komik anıyla gülümseyip elindeki çerçeveyle konuşmaya devam etti Mert. ''Ben sana ne zaman âşık oldum biliyor musun? Nereden bileceksin, hiç söylemedim ki. Sen kesin şey zannediyorsundur; hani kayınço önümü kesip 'Ablamdan uzak dur!' filan dediğinde ben 'Döveceksen acele et Müjde'm bekliyor,' diye cevap vermiştim ya, bunun üzerine sağlam bir yumruk yiyip patlak dudakla yanına gelmiştim. Hatırladın değil mi? Sen sıkıca sarılmıştın bana ama kardeşine de bir şey dememiştin. Bir zaman sonra kayınço itiraf etmişti bana, onu senin gönderdiğini. 'Bana âşıksa kaçmaz,' demişsin. Yok, Müjde'm. O gün kaçmadım çünkü bir kadınla birlikteysen kaçmak adamlığa sığmazdı. O yumruğu seve seve yedim. Ben sana asıl, beni eterle bayıltıp kaçırdığında âşık oldum.''

Sana Anne Diyebilir Miyim? (1. ve 2. Kitap)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin