12. Bölüm

68.8K 4.1K 792
                                    

Selamlar!

Umarım beğenerek ve en çok da gülerek okursunuz...

'Mükemmel Koca Aranıyor' ailesine buram buram minnet kokan öpücükler :)

Bu bölüm tüm 'Çiçek' sevenlere gelsin hadi iyi okumalar! :) :) :)


Salonda bunlar olurken Nilüfer, Ali ile banyonun önüne kadar gelmişti.

''Başkomiserim siz abimin odasına gidin ben pansuman için malzemeleri alıp geliyorum.''

''Emniyette değiliz Nilüfer. Bana adımla hitap edersen sevinirim.''

''Öyle olsun.''

Ali başkomiser Nilüfer'in eliyle işaret ettiği kapıya yöneldi. Kapıyı açıp içeri girdi. Krem ve kahve tonlarının hakim olduğu odada pencerenin hemen önünde gördüğü karşılıklı iki koltuktan birine oturdu. Gözlerini odada gezdirirken komodinin üstündeki aile fotoğrafında takılı kaldı. Nilüfer'in de içinde bulunduğu fotoğraf karesinde az önce salonda gördüğü çocukların hepsi bir kadınla Nilüfer'in ağabeyi olduğunu tahmin ettiği adamın etrafını sarmışlardı. Çocuklar şimdikinden daha küçüktü ve hepsinin yüzünde kocaman bir gülümseme vardı. Ali de gülümserken buldu kendini.

Biraz sonra açılan kapıdan Nilüfer göründü. Elindeki malzemeleri boştaki koltuğa bırakıp Ali'nin yarasına bakmaya başladı.

''Tişört için üzgünüm.''

Cümlesinin ardından eline aldığı makasla tişörtü kol kısmından dikiş yerine kadar kesti. Ali duyduğu cümle ile yüzünü buruşturdu.

''Ben de. Bunlara verdiğim parayı kenara atsaydım küçük bir tekstil fabrikası kurmuştum.''

''Yalnız bir kurşun daha yerseniz 5. yıldızı alırsınız başkomiserim. Burası yol geçen hanına dönmüş.''

Ali istemsiz bir kahkaha attı. Polis olduğundan beri pek çok çatışmaya girmiş; ne kadar iyi bir polis olsa da en kritik zamanlarda kendini ortaya attığından defalarca vurulmaktan da kurtulamamıştı. Şimdiye kadar çok ciddi yaralar almasa da uzuvları onun gibi düşünmüyordu. Gözü karalığı bir gün başına bela olacakmış gibi duruyordu.

''Öyle oldu biraz.''

Nilüfer başını sallayıp kurumuş kanı ve yarayı biraz pamuk ve oksijenli su yardımıyla temizledi. Yarayı uyuşturmadan dikti. Ardından steril gaz beziyle yarayı kapatıp sargı beziyle de sardı. İşi bitince Ali'den uzaklaşıp ağabeyinin gardırobuna yöneldi.

''Abimin tişörtlerinden birini veriyorum size başkomiserim. Üzerinize tam oturur diye umuyorum.''

Nilüfer görmese de Ali başıyla onayladı genç kadını.

''Hani anlaşmıştık, adımla seslenecektin bana?''

''Alışkanlıklar kolay terk edilmiyor... Ali.''

Ağabeyinin dolabından siyah bir tişört seçen Nilüfer tekrar Ali'nin yanına gitti. Genç adamın tişörtünü çıkartmaya uğraştığını görünce onu durdurdu.

''Uğraşma boşuna. Tişörtü keselim direkt.''

Nilüfer eline aldığı makasla Ali'ye iyice yaklaştı ve tişörtünün ucundan tuttu. Tek hamlede aşağıdan yukarıya doğru makası ilerleterek tişörtün iki yana olacak şekilde genç adamın omuzlarına düşmesini sağladı. Ardından kollarından kurtardığı tişörtü yere attı. Karşısında çoğu kadının etkileneceği bir manzara varken Nilüfer'in kılı bile kıpırdamamıştı. Ağabeyinin tişörtünü de Ali'ye giydirdikten sonra memnun bir şekilde karşısındaki adama baktı.

Sana Anne Diyebilir Miyim? (1. ve 2. Kitap)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin