Paylaşılamayan!

92 18 4
                                    




Multimedyasız ilk bölüm :) Bu da hayal gücüne kalsın :))

           

Yine zaman yapacağını yapıyor su misali akmaya ve her şeyi silmeye devam ediyordu. Nil iyi olma çabalarının yanında delirtecek derecede sorularıyla kendini yiyordu. Ömer, Aslan, Ecrin, Almila... Bazen hepsi bir olup üstüne geliyor gibi hissediyor bazen de her şey duru bir su misali netleşiyordu kafasında. Gerçekten düşünceleriyle yarışamadığına kanaat getirdiğinde durdu ve teslim oldu Nil. Bir zamanlar pes etmeyen o güzel kız artık sadece kafa sallayıp onay vermekle yetiniyordu. Kendine yenildiğini kabul etmişti. Ama hala neden iyileşemediğini anlayamıyordu. Neden içinde onu hala yiyip biten sırların var olduğu hissi dolaşıyordu? Annesiyle ne yapacağını hala neden kestirememişti?

Bir gece aniden uyandı Nil.

            -Yine mi geldin?

Boşluğa sorduğu soru sanki duvarlara çarpıp geri döndü ve Nil'in kulaklarında çınladı. Önce anlamsız olduğunu bildiği bakışlarını odada gezdirdi. Karşısında ne zaman açtığını hatırlayamadığı dolabın kapağı öylece sallanıyor, cama hışırtılarla beraber yağmur damlaları vuruyordu. Topuklu ayakkabı şeklindeki koltuğuna çevirdi gözlerini. Aslan tüm heybetiyle orada oturuyordu. Simsiyah giyinmişti yine. "Bu çocuğun siyahla ne alıp veremediği var?" diye geçirdi aklından.

            -Seviyorum, sebepsiz.

Aklını okumuş olabilir miydi gerçekten?

            -Hayır. Ben zaten aklının içindeyim.

Nil tuhaf görünen duruşunu düzeltip yatağının başlığına yaslanıp derin bir nefes aldı.

            -Hayal yani.

Sorarcasına konuştuğunda gözleri Aslan'da değil, kapağı oynayan dolaptaydı. Neden oynadığını anlayamıyordu. Cam açık değildi.

            -Hayır, sen olmasını istediğin için... Şöyle düşün ya da dur düşünme. Bana ne söylemek istiyorsun Nil?

Nil anlamadığını belirten hareketlerle kafasını sağa sola salladı.

            -Ben mi senden bir şey istiyorum, bana söyleyecekleri olan sensin.

            -Sürekli burada olmamın başka bir açıklaması var mı?

Nil alnını kırıştıracak biçimde odaklanmış ve hala dolabın kapağının hareketlerini izliyordu. Odada bir rüzgâr mı vardı?

            -Sence ben hala neden buradayım? Yani Ecrin'in ölümünü kabullendiğime göre... Niye iyileşemiyorum Aslan?

Artık gözlerini kapakla beraber oynatıyor ve kapağın hareketlerini başıyla takip ediyordu.

            -Cevap bulmayan sorularından sadece biriydi o Nil. Sen buraya kendi isteğinle geldin.

Aniden durdu. Nil dolabın da durduğunu fark etmemişti ancak Aslan fark edip gülümsemişti.

            -Gördün mü? Sen yapıyorsun her şeyi!

Nefes almayı yeni öğrenmiş gibi yatağından kalktı Nil. Her şey bir anda aldığı nefesle kaybolmuştu. Aslan'ın oturduğu koltuk bomboştu ve dolabın kapağı olduğu yerde duruyordu. Yavaşça dolaba yaklaştı Nil. Karanlıkta olduğunu hatırlamış gibi gözlerini kısıp içindekileri seçmeye çalıştı. Nafile bir çabaydı bu. Kapağı sert bir hareketle kapatıp yatağına geri döndü. Yastığını sinirle düzeltirken kendi kendine konuşmaya başladı.

Kız Kulesi Boğaz'ında Kalsın İstanbul!Where stories live. Discover now