Yaşamak~

244 31 4
                                    

Resimde Nil..


           

Dram hikâyelerine hep daha yatkın olduğunu düşündü Nil. En eğlenceli hayat hep onunkisi olmuştu üstelik. Neden bilinmez her şeye sahipti. Oldukça iyi durumlu bir ailesi vardı. Çok iyi bir arkadaşı olduğunu anımsıyordu. Okuduğu okulda bir numaraydı. İstediği her erkeği elde ettiğini de hayal meyal geçirdi kafasında. Ömer'e yakınlaştığını hatırlıyordu. Sonra mı? Sonra çok güzel bir ilişkileri olduğunu, onunla iyi bir ikili olduğunu... Ama her zaman bir yanının eksik kaldığını biliyordu. Hatırlayabildikleri kısıtlıyken Ömer'i çok net anımsıyordu. Nasıl tanıştıklarını bilemese de onu tanıyordu. Ömer onu hiçbir zaman hayal kırıklığına uğratmamıştı, biliyordu. Ancak aralarında söze dökülmemiş bir anlaşma var gibiydi. Normal bir ilişkiden hiç farklı olmadı onlarınki ama yetmedi işte. Her şey ne zaman bozuldu diye düşündü Nil. Acaba Ömer şimdi nerede diye geçirdi aklından.  Onun hikâyesi tam bir dramdan ibaretti. Nil herkesle dalga geçer, kimseyi dikkate almazdı. Hayatında çok az kişi vardı onu durdurabilecek. Ömer de kısa sürede bunlardan biri olmuştu. Ancak onu da nasıl kaybettiğini hatırlamıyordu.

'Her şey o kazaya mı bağlanıyordu acaba?' diye düşünmekten alamadı yine kendisini. Her gece o kazayı kafasında yeniden yapıyordu. Ama bir sonuç etmiyordu. Acaba bu kaza gerçekten her şeyin sonu mu olmuştu?

...

Güneşin ışıltısı gözünü kamaştırdı. İlk kez böyle uyanıyordu burada. Doktor sesiyle veya hemşire kontrolüyle değil, güneşin ışıltısıyla. Bir portakal suyu olmalıydı şimdi diye geçirdi içinden. Gerçek bir sabah gibi hissediyordu uzun zamandan beri. Bugün kahvaltıya bahçeye çıkmak istiyordu. Eski evinin büyük bir bahçesi olmalıydı, o bahçede uzun uzun kahvaltı ettiğini hayal etti. Belli belirsiz bir hayaldi bu ama açık havayı ciğerlerinden hissettirdi. Kendini dinç hissediyordu. İlginç bir şekilde dinç hissediyordu. Yataktan kalkarken bedeninin de çok tezat bir şekilde tutulduğunu fark etti.

Kalkıp bir duş aldı. Bu kez soğuk değil, ılık suyla yıkandı. Bugün kendini iyi hissediyordu. Nereden geldiğini anlamadığı bir keyif vardı üzerinde. Dolabının önünde durdu. Kırmızı, lacivert çizgili diz üstü Polo tipi elbisesini geçirdi üzerine. Kahverengi kemerini belinde sabitleyip mini topuklu botlarını aradı. Tabi ki bulamadı. Buraya topuklu ayakkabı sokmanın yasak olduğunu hatırladı. Onun yerine lacivert düz bir ayakkabı bulup geçirdi ayaklarına. Normalde bu halini çok sade veya banal bulurdu. Ancak şu anda en iyi hali olduğunu düşünüyordu Nil. Saçlarını kurulayıp salaş bir şekilde örmeye karar verdi. Kafasında kendi sesi canlandı: 'Köylü kızı mısın sen be o ne örgü öyle!'. Alaylı sesi sanki kulağının dibinden şu anki haline fısıldıyordu. Sonra dışarı çıkmak istediğini belirten zili çaldı yeniden. Çok geçmeden yeşil ışık yandı ve kapı açıldı, Koray içeri girdi. Bu sefer bu anı kaçırmak istemiyordu ve Hale'den bir kere daha böyle bir çağrıyla karşılaştığında önce kendisine haber vermesini istemişti. Sonunda o çağrıyı yeniden aldıklarındaysa koşar adım odaya yönelmişti. İçeri girdiğinde karşısında görmeyi beklediği Nil kesinlikle böyle bir kız değildi. Onu süzüp beğeni dolu bakışlarını gönderdi. Gerçekten de kendi halinden daha farklı bir görünüme sahipti bu gün genç kız. Koray bunun heyecanıyla yine konuşmaya başladı. O konuşurken Nil aklından bu adamın hiç vazgeçmeyeceğini geçiriyordu.

            "Bugün çok farklı olmuşsun." Sessiz bir tebessüm etmeye çalıştı genç kız. Neden böyle bir şey yaptığını bilmeden bugün gerçekten iyi hissettiğine karar verdiği içindi yani tamamen kendisiyle alakalıydı. Yoksa karşısındakileri yine umursamamaya kararlıydı. Tebessümü umduğu gibi olmamıştı. Çünkü dudakları çok kıvrılmadı. Gülmeyi bilmeyen bir bebek gibiydi adeta.

Kız Kulesi Boğaz'ında Kalsın İstanbul!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin