Ruken teninin üzerindeki dudakların şaşkınlığını üzüntüsüne karıştırıp katık etti. Sırtındaki elin varlığı kanına karışacak kadar etkiliydi ama en çok dudakları, onları severken buldu kendini. Yirmi sekiz yıllık hayatında bir adamın onu şiddetle sevmesini arzuladığını iliklerine kadar hissediyordu. Oğuzhan, açılan tüm yaralarına merhem olmaya ant içmiş gibi öpüyordu.

Ruken'in saç diplerinden tutup sıkarak kendine bakmasını sağlarken, dudakları boşluksuz ayrıldı. Derin nefes alıp gözlerini kapatırken, Oğuzhan avucunda sıktığı saçları çekti. Ruken'in başı biraz daha kalkarken dudakları aralandı. Oğuzhan kadının dudaklarına fısıldadı.

"Ne kadar sevilesi olduğunu hissedebiliyor musun?"

Gecenin karanlığında ıslak gözleri, Oğuzhan'ın tutkulu gözlerinin ışığını yakalıyordu. Geçmişini ateşe vermeye, yakıp kül etmeye karar verirken hiç zorlanmadı. Ruken asla pişman olmazdı ama asla. "Yetmedi, edemedim." Nefesini içen adamın dudaklarına asıldı. An, bu andan ibaretti ve Ruken canı ne istiyorsa onu yapacaktı. Kollarını Oğuzhan'ın boynuna dolarken, adamın onu kendi boyuna getirmek için belinden sıkıca tutmasına alan açarak yükseldi.

"Odama götür beni." Fısıldadı adamın kulağına. "Nasıl sevilir göster bana."

Başını çevirip kadının kulağına fısıldadı. "Yarın sabah pişman olacaksın."

Başını geriye çekerek uzun saçlarını sırtına dökülmesine neden oldu. Oğuzhan'ın parmaklarını okşuyordu saç telleri. Ruken'in en kadınsı hâline şahitlik ederken kanının daha hızlı aktığı gerçeği aklını kaçırmasına neden oluyordu.

"Ruken Kara yaptığı hiçbir şeyden pişman olmaz!"

Dişlerini birbiri üzerinde gerilerek dolaşırken Ruken'i kucağına aldı. "Oğuzhan Kara da yapacağı hiçbir şeyden pişman olmayacak!"

...

Bir saat önce uykuya dalan kadının omuzunda uyuyor olduğuna gülümsedi. Yaşadığı anları sürekli döndüren zihni onu uykuya daldırmıyor aksine sürekli canlı tutmak istiyordu. Öylesi hislerin varlığından bihaber olduğu, Ruken'i gözünde defalarca eşsiz kılıyordu. Ruken'in ilk aşkı olamamıştı ama son olmaya hiçbir şey engel olamazdı. Ruken bile...

İkisini o odada izlerken geçen on senenin içinde neleri barındırdığını hayal bile edemiyordu ama beklemediği şeyler vardı. Ruken'in ruhu bile saftı. Asla aklına gelmeyecek olan şeyin başına gelmiş olması apayrı bir haz verirken, uyuyan kadını biraz daha kendine çekip sardı. Uykusunun en derinlerinde olan kadının nefesini boynunda hissetmesiyle kalbi ritmini arttıyor, Oğuzhan'a hiç bilmediği dünyaların kapısını aralıyordu.

Bundan sonraki yolunun üzerinde kim durursa ezecek, acımayacak ne gerekiyorsa onu yapacaktı. Kimseyi tanımayacaktı. Ruken'i bile... Sabah olduğunda neler olacağını düşünmek bile istemiyordu, tek istediği yine o gülümseyen tatlı ve masum kadını görmekti. Uykuya teslim olurken tüm evrene söz verdi; Ruken onundu ve onun kalacaktı.

...

Başı yana devrilmiş adamın uyuyan haline ilk kez şahit oluyordu. Dağılmış uzun kumral saçları, yüzündeki kirli sakalı, sakin ve huzurlu yüz hatlarına baktıkça hata yapmadığını hissediyordu. Kalbinin sesini bu kez de dinlemekte yanılmamıştı, Oğuzhan hayatına girmesi gereken bir adamdı ama neresinde ne kadar kalacaktı, bunu bilmiyordu.

Dün gecenin tatlı ağırlığı bedeninde geziniyor, Ruken'e yaşadığı muhteşem anları hatırlatıyordu. Değişik bir sayfanın açıldığı geceyi hep güzel anacaktı, kendini şanslı hissetti. İşaret parmağını Oğuzhan'ın sol omzundaki büyük hayat ağacı dövünmesine götürdü. Kalbinin üzerinden başlayan kökün omuzuna doğru dağılışına bayılmıştı. Birçok dalı olan ağaca dikkatle baktığında iki dalın ucunda birer harf gördü. Birinde L harfi vardı, kızının adının baş harfi olduğunu anladı. Diğeri N harfiydi, bu da annesinin olmalıydı. Annesinin adını hiç sormadığını fark etti.

Kalp Sonunu Kendi Seçer Where stories live. Discover now