11. Bölüm - Gazete

En başından başla
                                    

"Hep bu kadar acı mı oluyor?" Aziz'in sorusuna karşılık Hazan hüzünlü bir şekilde gülümsemişti. Genç kadının hafif doğrulmasını sağlayarak sırtını yatak başlığına yaslayarak hafifçe gülümsedi.

"Ne yapılı biliyorum ama sıcak su torbasının işe yarayacağını öğrendim. Şunu da içersen iyi gelecektir." Eline aldığı çay fincanını genç kızın eline tutuştururken Hazan ilk kez şanslı olduğunu düşünüyordu.

"Özür dilerim..." Aziz genç kadına gülümserken "Neden özür diliyorsun, senin elinde olan bir şey değil ki." Hazan yüzü kızararak elindeki çayı içmeye başlamıştı. Aziz'in bakışlarının altında yavaş bir şekilde çayını içerken sıcak su torbası biraz da olsa etkisini göstermeye başlamıştı. Bedeninin gevşediğini hisseden genç kadın elinde ki fincanı genç adama vererek yatağa iyice uzanarak acısını unutmaya çalışmıştı.

"Biraz daha iyi misin?" Hazan başını sallarken Aziz de onun yanına uzanarak genç kadını göğsüne yatırmıştı. Hazan başını iyice genç adama yaslarken bir eli de karnındaydı. Acısı gittikçe dinmeye başladığında hemen gözleri kapanmaya başladı. Uykuya daldığında ise karnında hissettiği temas olmuştu. Aziz genç kızın uykuya dalmak üzere olduğunu hissedince elini genç kadının karnında dolaştırmaya başlayarak hafifçe masaj yapmaya başlamıştı. Yaptığı her harekette karısının yüzündeki gevşemeyi fark edebiliyordu. Bir süre sonra kendisi de uykuya dalmıştı.

****

Genç adam deli gibi etrafta dolanıyordu. Elinde ki gazeteyi iyice ter top etmiş avucunun içinde sıkıyordu.

"Bunu nasıl yazarlar?" adamın öfkesi etrafındakileri korkuturken ne söylediğini sadece biri anlayabiliyordu.

"Biraz sakin olabilir misin?"

"Sakin mi? Nasıl sakin olmamı beklersin? Yazılanları okumadın mı?"

"Evet okudum. Neden bu kadar olay çıkarıyorsun?"

"Senin için sorun değil mi yani? Bak ne yazıyor..." genç adam iyice buruşturduğu gazete kağıdının düzeltmeye çalışırken yıpranan kağıdı daha fazla dayanamayarak fırlatıp atmıştı. "Onları dava edeceğim, bu işten yakalarını kurtaramayacakları. Bu kez yapılanlara seyirci kalmayacağım."

"Sakinleş artık Allah aşkına."

"Görmüyor musun? Şu hale baksana..." saçlarını sert bir hareketle geriye yaslarken "Bana yeni bir gazete getirin!" diye bağırmıştı. Evdeki hizmetliler sağa sola kaçışırken ilk kez patronlarını bu kadar öfkeli görüyorlardı. Eline telefonunu alarak araması gereken kişinin telefonunu çevirmişti. Bu işin içinden tek başına çıkamazdılar.

"Şimdi ne yapıyorsun?" genç kız artık genç adamın ne yaptığını gözlemlemeye yetişemiyordu.

"Aziz'i aramam gerek, bu haberi onunda öğrenmesi gerekiyor." Genç kız başını iki yana sallayarak nişanlısına bakmıştı. Endişeliydi ve bu endişesinde haksız değildi. Sabah kahvaltıda gördükleri haberle tüm avukatlar alarma geçmişti. Bu haber onun ülkesine kadar giderse El Abbas'ın pozisyonu tehlikeye girebilirdi. Ne yapacağını bilmez bir şekilde üzüntüyle nişanlısına bakmıştı.

"Zavallı kız, şimdi ne olacak? Nikahında olanlardan sonra bir de bu haber..." Afra nişanlısının elini tutarak onu sakinleştirmeye çalışıyordu. İkili kanepeye oturarak düşünmeye başlamıştı. Abbas bir yandan da Azizi aramaya devam ediyordu.

"Aç şu lanet olası telefonunu artık..."

"Alo?" Karşıdan gelen sert sesle kısa bir an duraksayan genç adam "Gazeteleri gördün mü?" diye sormuştu. Ne selam ne nasılsın, direk konuya giriş yapmıştı. Aziz önce kiminle konuştuğunu anlayamamış olacak ki "Sen de kimsin?" diye sordu.

HEP SENİ BEKLEDİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin