7. Bölüm

17.4K 1.1K 20
                                    

KEYİFLİ OKUMALAR!!

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

KEYİFLİ OKUMALAR!!

***

Ayakları titreyerek karşısında ki binaya bakıyordu. Korkunun ecele faydası yoktu bunu bilmesine rağmen hala içindeki korkuyu bir türlü atamamıştı. Derin bir nefes alarak rahatlamaya çalıştı. Ayakları beyninden gelen komutları dinlemeye başladığında binaya doğru yürümeye başlamıştı. Uzun zamandır buraya gelmemişti. Aldığı bilgiye göre El Abbas şuanda Türkiye'ye gelmişti. Binanın kapısından içeriye girerken kendisini gören birkaç kişi şaşırmış bir ifadeyle onun ardından bakıyordu.

"Hazan hanım!" Hazan kendisine seslenen adama doğru dönerken hafif gülümsemişti. "Muhammed," dedi sesindeki ciddiyeti korumaya çalışarak.

"Sizi buraya hangi rüzgar attı?"

"Abbas'ın burada olduğunu öğrendim onunla görüşmek istiyorum."

"Randevunuz var mıydı?" Hazan onun sorusu karşısında tek kaşını yukarıya kaldırarak hafif gülümsemişti. "Randevuya ihtiyacım olduğunu bilmiyordum. Abbas'a geldiğimi haber verir misiniz?" Muhammed karşısında kendisinden emin konuşan kıza hak vermeden edemiyordu. Abbas onun geldiğini öğrenince hemen görmek isteyecekti bunu bildiği için genç kızı asansöre doğru yönlendirerek binanın en üst katının düğmesine basmıştı.

"Abbas nasıl?"

"Ona sorarsınız?"

"Ne kadar burada kalacak?"

"Ona sorarsınız..."

"Çok aydınlatıcı konuşuyorsun, seni taktir ettim." Muhammed hızla genç kıza dönerken kaşlarını çatarak ona bakmıştı.

"Hala Şeyh Abbas'ın sizde ne bulduğuna karar veremedim." Hazan çocuk gibi omzunu silkeleyerek bakışlarını asansörün değişen kat numaralarına çevirmişti. Sonunda en üst kata çıktıklarında açılan asansörün kapısından geçerken yeniden gerilmeye başlamıştı. Ona nasıl konuyu açacağını düşünmeden edemedi. Birkaç dakika kapıda Muhammed'in Abbas'a geldiğini bildirmesini beklemişti. Kapı birden açılarak karşısında Abbas'ı görünce yutkunmadan edememişti. Önceden olsa Abbas ona sarılmak isterdi ama şimdi ikisi de birbirlerine bakmaktan başka bir şey yapmıyordu.

"Abbas?" Hazan güçlükle konuşmuştu karşısında ki adamın karşısında. Araplara has uzun boyuyla oldukça etkileyici bir görüntüsü vardı. Gün boyu güneşin etkili olduğu topraklardan nasibini almış esmer teniyle kendisine bakan siyah gözleri resmen parlıyordu. Hazan hafif gülümseyerek iki yıldır görmediği genç adama baktı.

"Uzun zaman oldu Sultanım." Hazan gelen hitap üzerine hafif titremişti. Abbas'ın kendisine sultanım demesi genç kızın içini hüzünle doldurmuştu. Yıllar önce onunla yurtdışında ki bir iş nedeniyle tanışmıştı. Hazan'ın Arapçası çok akıcı olmasa da Abbas ile anlaşabilecek kadar iyiydi. Yarı İngilizce yarı Arapça konuşarak harika bir hafta geçirmişlerdi. Onun peşinden Abbas'ta Türkiye'ye gelmiş burada iş kurmak istediğine karar vermişti.

HEP SENİ BEKLEDİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin