10. Bölüm - Adalar!

Start from the beginning
                                    

"Hazan üzerini değiştirmen gerekiyor." Genç kız bir tepki vermeyince yanına yaklaşarak kolundan tutunca genç kız ürkerek geri kaçmıştı.

"Hazan?"

"Hazan, Hazan ne? Ne oldu Aziz? Neden beni rahat bırakmıyorsun artık? Sana yalnız kalmak istediğimi söyledim. Bırak beni artık!"

"Hazan bana bak, seni bırakmayacağım. Beni anlıyor musun seni asla bırakamayacağım."

"Neden? Duymadın mı annenin söylediğini? Bana sürtük dedi, sende onunla aynı fikirde değil misin?"

"Kes sesini Hazan..."

"Neden, gerçekleri duymak zoruna mı gidiyor?"

"Hazan kes artık. Annemin neden böyle davrandığını bilmiyorum ama inan onunla konuşacağım."

"Onunla konuşunca ne olacak sanıyorsun? Beni sürtük..." Genç kız çıldırmış gibi bağırıyordu. Birden yanağında hissettiği darbe ile girdiği şoktan aynı hızla çıkmıştı. Aziz içi acıyarak genç kızı kendine doğru çekip sıkıca sarılmıştı.

"Özür dilerim Hazan, özür dilerim... Bunu yapmak istememiştim."

"Neden Aziz? Neden hep böyle oluyor? Ben ne yaptım onlara, neden beni sevmiyorlar?"

"Şiştt sakin ol, dur bir bakayım sana..." Genç adam Hazan'a sarılmayı bırakarak yüzünü ellerinin arasına almıştı. Fazla sert vurmamış olsa da genç kızın yanağında ki kızarıklık Aziz'i kendisine saydırmasına yetmişti.

"Yüzün kızarmaya başladı ben nasıl bir adamım..." Hazan onun gözlerindeki pişmanlığı görünce ağlaması daha da şiddetlenmişti. En azından kendisini düşünen, kendisine değer veren biri vardı. Bunun farkına varınca hıçkırıklara boğularak yüzünü genç adamın göğsüne kapatmıştı.

"Ağlama, kurban olduğum ağlama artık..." Aziz ne yaptıysa genç kızın ağlamasını durduramamıştı. Bir süre ağlamasına devam eden Hazan, genç adamın kolları arasında uykuya dalmıştı. Küçük odanın duvarının dibinde tek kişilik sayılabilecek orta büyüklükteki yatağa yatırdığı genç kızın yanına uzanan Aziz onu sıkıca kollarının arasına alıp gözlerini kapatmıştı. Hazan'ın üzerinde hala gelinliği vardı ve cesaret edip onu çıkaramamıştı. Saçınca ki duvağın tülü bile hala duruyordu. Arada yüzüne rahatsızlık verse de genç kızın rahatsız olmaması için bir şey yapmamıştı.

Hazan gözlerini araladığında bedenine dolanmış kolları hissedince birden ürktü. Başını hafif bir şekilde geriye çevirdiğinde ise Aziz'in kendisine sarılarak uyuduğunu görünce rahatlamıştı. Hafif kıpırdandığında ise Aziz'in hareket etmesi duraksamasına neden olmuştu. Genç adamın yüzüne duvağının izi çıkmıştı. Hazan biraz daha dönerek elini Aziz'in yüzüne doğru uzatarak hafifçe dokundu. "Özür dilerim..." Hazan fısıltı ile genç adama yaptığı ve bundan sonra yapacağı haksızlık için özür diliyordu. Aziz yüzüne değen temasla gözlerini aralarken genç kız yutkunarak elini çekmişti. "Ben uyandırmak istememiştim."

"Sen iyi misin?" Hazan başını sallarken Aziz kollarını çekerek yataktan biraz olsun doğruldu. Kolunun altındaki duvağa takılınca da Hazan'ın saçı çekilmiş ve genç kızın canı acımıştı. Kolunu hemen çeken Aziz endişeli bir şekilde Hazan'a bakarken ataktan kalkarak onun değişesi için gece köşe de bıraktığı valizi alarak ona vermişti.

"Bunda senin kıyafetlerin var, Sonnur abla hazırladı. Evdeki tek banyo bu odada, o yüzden güzel bir duş al ve kahvaltıya gel." Aziz genç kıza eliyle odadaki kapıyı göstererek odadan çıkmıştı. Hazan onun arkasından bakarken üzerinde hala gelinliği olduğunu görünce yüzünü astı. Dün gece bu şekilde uyuduğuna inanamıyordu. Dün olan hiçbir şeye inanamıyordu. Derin bir iç çekerek valizden giyebileceği tek kırışmamış olan blucin ve tişört alarak banyoya geçmişti. İçeriye girdiğinde duvarda küçük bir şofben ve üzerine oturması için plastik bir tabure vardı. Ayrıca bir lavabo ve onun üzerinde birkaç temizlik malzemesi vardı.

HEP SENİ BEKLEDİMWhere stories live. Discover now