Uzun süre öylece oturdu Zeynep. İçinden binlerce kez “Allah’ım ne olur Kerem dönsün.” Dedi. Saatler birbirini kovalarken hava kararmaya başladı. Zeynep Kerem’in gelmeyeceğini anlamıştı. Şimdi arasa açmazdı. Acaba nereye gitmişti? Yalıya mı yoksa başka bir yere mi?

Terk edilmenin kalbine verdiği ağır yükle birlikte zorlukla oturduğu yerden kalktı Zeynep. Ayakları bedenini güçlükle taşıyordu. Yürümeye bile mecali yoktu. Kapının önüne geldiğinde partmantoda ki montunu ve çantasını alarak evden çıktı Zeynep.

Ne yapacaktı şimdi? Nereye gidecekti? Hiçbir fikri yoktu. Zeynep kendine Kerem’den başka yol açmamıştı ki. Yürüdüğü tek yol vardı. O yolda Kerem’e gidiyordu. Ama şimdi Kerem’e gidemezdi. Kendisinden gitmiş bir adama gidemezdi ki. Gidecek hiçbir yeri yoktu yani.

Cadde de öylesine yürürken bir taksi durdurdu ve taksiye bindi. Evinin adresini verdi. Bu halde sokaklarda başı boş yürümek pek akıllıca değildi. Hoş Zeynep’in de aklı başında değildi.

Taksi evin önünde durunca ücreti ödeyip indi. Kapıyı yardımcıları açtı. Zeynep hiçbir şey demeden sonla girdi. Zeynep’i böyle görmeye alışkın olmadığı için hemen kapıyı kapatıp peşinden gitti.

“Zeynep iyi misin?” diye sordu. Cihan ve Demet Zeynep ismini duyunca kızlarının geldiğini anlayıp oturdukları koltuktan kalktılar.

Zeynep’in bembeyaz yüzünü ve ağladığı fazlasıyla belli olan gözlerini gördüklerinde çok şaşırdılar. Daha iki gün önce gözlerinden mutluluk okunan kızın şimdi gözlerinden acı okunuyordu.

“Kızım ne oldu sana?” dedi Cihan Zeynep’in yanına giderek. Elini Zeynep’in kolunu bırakınca Zeynep hızla kolunu çekti.

“Dokunma bana! Her şey senin yüzünden oldu!” dedi babasına bağırarak. Evet her şey babası yüzünden olmuştu. Eğer babası Zeynep’i Aras’ın yanında çalışmaya zorlamasaydı bunların hiçbiri olmayacaktı.

Zeynep’in gözyaşları yeniden akmaya başlayıp köprücük kemiğine kadar iniyordu.

“Ne oldu kızım ne diyorsun sen?” dedi Cihan şaşkınlıkla.  Demet kızımın durumunun kötü olduğunu görünce yanına gitti ama hiçbir şey yapmadan öylece durdu ve dediklerini dinlemeye başladı.

“Eğer sen beni Aras’ın yanında çalışmaya zorlamasaydın o pislik bana dokunmayacaktı. Ben hamile kalıp o piçle evlenmek zorunda kalmayacaktım. Kerem’i terk etmek zorunda kalmayacaktım. Kerem’in canını bu kadar yakmayacaktım, onu yaralamayacaktım. Kerem onu sevmediğimi, ona güvenmediğimi düşünüp beni terk etmeyecekti! Hepsi senin yüzünden oldu. Senden nefret ediyorum baba!” dedi Zeynep ellerini yumruk yapıp babasının göğsüne vurarak.  Feryat edercesine konuşup ağzına geleni söylemişti genç kadın.

“Annecim sakin ol.” Dedi Demet kızına sarılarak.  Zeynep de annesine sarılarak omuzlarında hıçkırarak ağlamaya başladı.

“Anne ben çok kötüyüm. Kerem beni terk etti. Gitti. Ya gelmezse? Ne yaparım ben Kerem’siz? Nasıl yaşarım onsuz? Kerem dönsün anne. Beni nefessiz, çaresiz bırakmasın. O benim nefesim, o benim tek çarem.”

“Gelecek annem. Üzülme sen. Her şey yoluna girecek.” Deyip kızının saçları arasına öpücük bıraktı Demet.

Cihan kızını bu hale getirdiği için kendinden nefret etti o an. Zamanında gözünü para boyamıştı, düşüncesiz davranmıştı. Kızını tehlikeye kendi elleriyle itmişti. Şimdiki aklı o zaman olsaydı ellerini keserdi ama yine de kızını öyle kötü şeyler yaşamasına engel olurdu. Ama artık her şey için çok geç. Şimdi yapacağı tek şey kızının bu çaresizliğini izlemek. En acı  olanı. Kızı her şeyin sorumlusu olarak kendini görüyordu ve kendisinden nefret ediyordu. Sonuna kadar haklıydı. Cihan'ın diyeceği tek bir şey vardı. O da özür dilemek.

AŞK YARASI (TAMAMLANDI) Where stories live. Discover now