Teyze Nasihatı

2.3K 140 63
                                    

Sirius'un evine gelmiş, tam kapıyı çalmak üzereyken pencereden gördükleri karşısında titremeye başlamıştı Bellatrix. O kadın, o muggle, o aşağılık muggle onun sevgilisine sarılıyordu! Sarılıyordu! Onun Sirius'una! "Çek kollarını onun boynundan, seni sürtük," diye söylenmeye başlamıştı içinden. Ancak o Sirius'tan emindi, ona güveniyordu. Birazdan o kızıl saçlı sürtüğü ittirecek ve evden çıkıp Bellatrix'in yanına, ait olduğu yere gelecekti.

Fakat gelmedi. Dakikalar boyunca kızıl saçlı muggle kadının kendisine sarılmasına izin verdi ve onu itmek için hiçbir hamlede bulunmadı. Bellatrix bunu daha fazla izleyemeyecekti. Bunu kendisine yapamazdı. O güçlü bir kadındı. Ağlayamazdı. Gözyaşları gözlerini buğulamaya başlarken bu kadar zayıf düştüğü için kendisine küfretmeye başlamıştı.

"Yıllarca lanet olası kalbimi kırmak için peşimde dolaştın ya, Sirius Black, ben sana bunu ödeteceğim. Göreceksin! Aldatılmanın nasıl bir his olduğunu hissettireceğim sana! Ve ardından da seni öldüreceğim! Seni ve o sarmaş dolaş olduğun aşağılık bulanığı!"

Bağırarak kendisini yollara vurduğunda artık kendisini tutmuyordu. Hıçkırarak ağlıyor ve yalpalayarak yürüyordu. Gidebileceği hiçbir yer yoktu. Cissy onu kabul ederdi belki ama artık onun bir düzeni vardı, evliydi. Lucius'un ona artık iyilik yapacağını hiç sanmıyordu. Hele de taşıdığı bebeği öğrenirlerse...

Bebeği... Daha birkaç gün önce öğrenmişti bir bebeği olacağını, henüz Sirius'a bile haber vermemişti. Acaba kız mıydı, erkek mi? Emin değildi. İlk başta oldukça heyecanlanmıştı bebek için. Sirius'un da heyecanlanacağını biliyordu. Fakat artık her şey değişmişti. Gözlerini elinin tersiyle silerken karnına tiksintiyle baktı. Bu bebek, Sirius'un bir zamanlar onu kandırmış olduğu gerçeğinin en büyük kanıtı değil miydi? Bu bebek Sirius'tan bir parça taşımıyor muydu? Bu bebek Bella'nın Sirius'a olan aşkını ifade etmiyor muydu?

Titreyen ellerle asasını çıkarttı Bellatrix. Sirius'un bebeğini taşımaya devam etmek istemiyordu. Bebeğe her baktığında Sirius'un gülümseyen yüzünü hatırlamak istemiyordu. Ayrıca bebekten bir kez kurtulursa önünde herhangi birisiyle evlenme yolundaki tüm engeller kalkmış olurdu. Ailesi onu çoktan Rodolphus Lestrange ile nişanlamışlardı. Bella buna karşı çıkmış, fakat engel olamamıştı. Sirius ise düğün günü yaklaşana dek sabretmesini, düğün günü onu alıp kaçıracağını ve birlikte çok uzaklarda mutlu bir hayat süreceklerini söylemişti. Ve elbette Bellatrix buna inanmıştı. Anılar aklında canlanmaya başladıkça içini daha büyük bir nefret sarmıştı ve elinde tuttuğu asayı daha da sıkı kavramıştı. Asanın yönünü yavaşça karnına yöneltti. Bu işi burada bitirecekti. Lanet olası bebekten kurtulacaktı.

Ne var ki tam bebeği öldürmek için büyüyü mırıldanacaktı ki durdu. Karnında bir farklılık hissetmişti. Küçük bir tekme miydi o? Hayır, henüz tekme atacak kadar büyümemişti bebek. O halde neydi bu hissettiği? Bir anda bebeğini korumak, onun çekeceği acıları kendisine aktarmak, bebeğini sağlıklı ve her tehlikeden, her üzücü anıdan uzakta büyütme hissi ele geçirmişti Bella'yı. Bebeğini öldüremedi. Nasıl yapabilirdi ki? O bir anneydi artık. Bebek Sirius'tan bir parça taşıdığı kadar Bella'dan da bir parça taşıyordu. Onun evladı, onun bir tanesi olacaktı. Sirius'a ihtiyacı yoktu, bebeğini kendisi de büyütebilirdi.

Fakat daha kendisinin kalacağı bir yeri yoktu ki! Evet, Rodolphus ile evlenecekti fakat buna daha 3 ay vardı. Bu süre içinde hem hamileliğini saklaması, hem de kalacak bir yer bulması gerekiyordu. Birkaç küçük iksir hamileliğini saklamasına yardım ederdi elbette fakat ailesi durumu her şekilde fark ederdi. Hayır, evde kalamazdı. Cissy'ye küçük sırrını söyleyemezdi, çünkü kardeşinin daha önce denemelerine rağmen çocuğu olmuyordu ve onu üzmek istemiyordu. Lucius ise bebeği öğrenirse onun tekrar Sirius ile barışması konusunda ısrarcı olabilirdi. O halde Bella nerede kalacaktı? Nasıl yaşayacaktı?

Beklenmeyen GerçekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin