Meşhur Malfoy İtibarı

Start from the beginning
                                    

"Kapa çeneni ve çekil önümden!"

"Sen çekil!"

"Ben yaralıyım Potter, görmüyor musun?"

"Bunu bile bahane olarak kullandın ya, tebrik ederim!"

"O halde çekil artık!"

"Ben ortaya bineceğim dedim! Algılama kapasiten mi düşük, yoksa bilerek mi yapıyorsun Malfoy?"

"Sadece sana katlanamıyorum, hepsi bu."

"Misafirlere saygı gösterilir!"

"Ama sen 'istenmeyen' misafirsin aptal herif!"

"Bir daha söyle de o güzel yüzünü Ron'dan sonra biraz da ben parçalayayım!"

"Yeter!"

Lucius Malfoy'un sesiyle bir süre sessizlik sağlandı arabada. Gerçi Harry ve Draco daha oturamamışlardı ya...

"Arabaya biniyorsanız binin, yoksa sizi almadan gideceğim!" diye bağırdı Lucius Malfoy. Harry ve Draco bir kez daha birbirlerine baktılar ve sonra tekrar önce girmek için çırpınmaya başladılar.

"Bırak geçeyim!"

"Sen bırak!"

"Geri zekalı Potter!"

"Aptal Malfoy!"

Ve sabrı tükenen Lucius Malfoy, Harry ve Draco'yu orada bırakarak arabayı havalandırdı.

"Baba! Baba geri dön!"

"Bay Malfoy, geri dönün!"

"St. Mungos da görüşürüz!" diye bağırdı Lucius sadece. Araba uzaklaştıktan sonra Harry ve Draco bir başlarına kalmışlardı.

"Malsın sen Potter!"

"Sende salaksın!"

"Senin yüzünden babam beni arabaya almadı!"

"Hak ettin de ondan!"

"Hadi be ordan! Kaçık herif!"

"Sorunlu köstebek!"

Draco saf saf Harry'nin yüzüne baktı.

"Sorunlu köstebek?"

Harry saçlarını karıştırdı ne söyediğinin farkına vardığında.

"Ne bileyim ya, ağzımdan öyle çıktı işte."

Draco ve Harry bir an birbirlerine baktılar. Daha sonra da ikisi de gülmemek için başlarını başka tarafa dönüp sırıttılar. Aslında gülmek istiyorlardı ama karşılarındaki kişi en büyük düşmanlarıydı ne de olsa. Ne Draco Harry'ye gülümserdi, ne Harry Draco'ya. Sözsüz bir anlaşma gibiydi bu.

"St. Mungos'a nasıl gideceğiz?"

Draco dudaklarını büktü, o da bunu düşünüyordu. Aslında orada Potterla sabaha kadar tartışabilirdi. Ama Hermione'nin durumunu merak ediyordu. Ayrıca kendisi de biraz kötü hissediyordu. Belki bir merhem yaralarındaki yanma hissini hafif de olsa geçirirdi.

"Uçalım."

"Ne?"

"Uçalım."

"Neler saçmalıyorsun Malfoy?"

"Yanında kaç galleon var?"

"Ne bileyim, var biraz, okul alışverişine gelmiştim ben."

"İyi. En ucuzundan iki süpürge alacağız ve onlara binip gideceğiz hastaneye."

Harry fikri kafasında şöyle bir tarttı. İşe yarardı.

"Olmayan beyninle bunu nasıl düşündüğünü merak ettim Malfoy!"

Draco sırıttı pis pis.

"Kıskandığın için hakaret etmeye çalışıyorsun."

"Ne? Ben mi seni mi kıskanacağım? Beni her gördüğü yerde laf atmaya çalışan kişi sensi..."

"Uzatma da yürü!"

Harry ve Draco süpürge dükkanına tekrar girip en ucuz iki süpürgeyi seçtiklerinde Draco ceplerini karıştırmaya başladı.

"Hay Allah," dedi üzgün durmaya çalıştığı halde başaramayarak. "Param arabada kalmış."

Harry boş boş baktı ona.

"Eee?"

"Ne demek eee? Benim süpürgemi de sen almak zorundasın."

"Sana hiçbir şey almak zorunda değilim."

"Zorundasın!"

"Hayır değilim!"

"O halde bende arkana binerim!"

"Saçmalama Malfoy. Ayrıca bu senin meşhur itibarına zarar vermez mi?"

"Bugün yeterince zarar gördü, yani daha fazla zarar veremezsin ona. Ama sen gerçekten benimle birlikte aynı süpürgeye binmek istiyorsan..."

"Hayır kalsın, seninle görüleceğime ölürüm daha iyi."

Draco sırıttı.

"O halde sökül paraları."

Harry iç çekerek diğer süpürgenin parasını da ödedi ve dükkandan çıktılar. Süpürgeci adam arkalarından sırıtarak el sallıyordu.

"Yine beklerim efendim, sizzinle alışveriş bir zevkti!"

Draco adama pis bir bakış attı. Tabi mutlu olurdu. Bugün resmen köşeyi dönmüştü!

Beklenmeyen GerçekWhere stories live. Discover now