Gül'e Ait 3. Bölüm 2. kısım

Start from the beginning
                                    

Gördüğü sahneyle şoka giren genç adam, beklediğinin çok ötesinde zarar görmüş kadına hayretle bakarak, "Allahım!.. Bu kadına ne yapmışlar? Has siktir, şerefsiz kolunu mu kırmış!.." derken içinin acıdığını hissetti. Tanınmayacak halde şiş ve morluklarla kaplı yüzün, başındaki bandajın, alçıya alınmış kolun buz dağının görünen yüzü olduğunu tahmin etti. İçinden ağza alınmayacak küfürleri sektirirken, Pınar'a haber vermemekle isabetli bir tutum sergilediğine karar verdi. Şu haldeki kadını gören karısının perişan olacağına, kendisi bile katlanamazken üzüntüden kahrolacağına emin, en azından toparlanana kadar saklamasının şart olduğunu düşündü. Her ne yapmış olursa olsun yaşadığı muamelenin bir daha tekrarlanmayacağına ant içerken, sebep olanların cezalarını çekmeleri için kafa patlatmaya girişti.

"Oooohhh... Şunu yapanla aynı cinsiyette olmaktan tiksindim!.."

Duyduğu fısıltıyla patronunun çok etkilendiğini anlayan genç adam, kendisi sormadan burada kalması için girişimde bulunacağına emin oldu. Ağrı kesicinin etkisindeki Gülizar'ın uyanmayacağını bilse de mahremiyetini hesaba katarak, "Mutfağa geçelim mi abi, taze çay demlemiştim içerken konuşuruz." derken anlayışla başını sallayan adamları dışarı yönlendirdi. Faruk'la karşılıklı masaya kurulurken, duygularını sesli dile getiren patronunu dinleyerek çaylarla yanlarına yerleşti.

"Kahretsin, yemin ederim erkek halimle vücudum sızladı!.. Soysuz köpek, bu derece vahşet sergileyecek kadar ne yapmış olabilir? Yapsa da cevabı böyle mi olur? Nasıl bir mahluk bu?"

"Bu toparlanmış hali abi, getirdiğimde her yanı kan içindeydi. Ki beni bilirsin, kolay kolay etkilenmem."

"Siktir!.. Herifi elime geçirsem gebertebilirim."

"Sen mi ben mi abi? Vedat'ın muayene etmesine ikna ettikten sonra vücudunun halini görseydin benim gibi şok olurdun... Neredeyse morarmadık, darp almamış yeri yok. Sadece o da değil, boynundaki çizikten anladığım kadarıyla boğazına bıçak dayanmış, dayak, istediği her neyse kabul etmezse ölümüneymiş. Sırtı..." derken duralayarak derin bir nefes alan genç adam, hatırladığı sahneyi kafasından atmak istercesine başını sallarken, "Sırtı, muhtemelen kemer tokasının verdiği zararla kan revan içerisindeydi. Vedat dahil, ikimizde hayret ettik..." diye devam edeceği sırada, araya giren küfürlerin kesilmesini bekledi.

"Abi, sen sormadan söyleyeyim. Tecavüz, sevgili ya da aşk meşk meselesi değil, kılık kıyafetinden alt gelir seviyesinde bir aileden geldiği, tavırlarından hafifmeşrep bir doğası olmadığı belliydi. Ve..."

"Veee!.."

"Sırtındaki izlerden daha önce defalarca dayak yediği..."

"Oooofff... Bu kadın nasıl bir yaşamın içinde geliyor? Hay sıçayım böyle hayatın içine!.."

"Hıııhhh... Aynen ben de abi... Tahminimde yanılmıyorsam ailesi, hiç olmadı yakın akrabaları tarafından zarar görmüş."

O ana kadar sessiz kalan genç adam, daha fazla dayanamayarak, "Buna işkence demek daha doğru olur Asaf, kaçmasına şaşırmamak gerek!.." dediği sırada sıkmaktan acıyan çenesini gevşetmek için ağzını hareket ettirdi. Bahçede yaşayan diğer hanımlar gibi duyunca Çağla'nın çok üzüleceğini tahmin ederek, bundan bile kadınlarını korumaya çalışırken, nasıl bir zihniyetle böyle davranabildiğini algılayamadı.

Faruk'un yorumuyla başını katıldığını ifade ederek sallayan genç adam, "Geç bile kalmış." diyerek sözleriyle de tasdik etti. Beklediği gibi ilk şoku atlatmasının ardından çözüm odaklı olan abisinin, konuya giriş yaptığını anlayarak dikkat kesildi.

"Asaf, hakkında araştırma yapabilmek için isminden fazlasına ihtiyacımız var."

"Farkındayım abi, o haldeyken paniğini arttırmamak, yaşadıklarını hatırlatmamak için soramadım."

Gül'e Ait  (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now