Bütün ısrarlara rağmen Ateş ile bana ait olan konakta kalmıştım her gün birileri geliyor gidiyordu. Kimse ile iletişime geçmiyordum bir zamanlar Ateş ile paylaştığım odada tek başıma oturuyor ve sadece ağlıyordum. İletişime geçtiğim bir tek abim vardı. Onunda elinden bir şey gelmiyordu.

Herkes kabul etmişti Mardin ağası Ateş Kayaer öldü. Herkes yok etmişti onu ben daha ona doyamamış iken o ellerimin arasından kayıp gitmişti ve tek suçlu bendim! Kocam benim yüzümden ölmüştü. Ben ona bakmaya kıyamazken yaptığım hatalar öldürmüştü onu... Artık tek başımaydım Ateş'siz bir hayat tabi buna hayat denirse nefes almak haram gülmek haram sevdiğim adama dokunmak kokusunu almak haram yok işte gitti ve tek suçlu benim, ben ne hakla yaşıyorum ki? Ölmesi gereken benken o neden ölüyor ki?

Aynanın karşısına geçtim kendimi inceledim Ateş'in karısı olan beni, kocasının katili olan kadına baktım. Var gücümle aynaya vurdum. 

"Neden! Neden o öldü! Ben ölmeliyim benim canımı almalıydın!" Hıçkırıklarım yine çoğalmaya başlamıştı kapıma gelenlere bağırıp çağırıp içeri almıyordum. Kapının arkasına geçmiş ve odaya bakıyordum. Ateş ile benim odama... Her bir karesini yeniden ezberliyordum Ateş'in dokunduğu her yeri bana sarıldığı öptüğü her yeri bir kere daha inceliyordum sanki oradaydı. Buradayım hatun üzülme diyordu...

Göz yaşlarım daha da çoğaldı benim yüzümden olmuştu her şey Ateş benim yüzümden ölmüştü.Sırtımın dayalı olduğu kapı zorlanmaya başlamıştı en sonunda beni bir yana savurup açılmıştı kapı korku içinde içeri giren abimi göründe birden kahkaha atmaya başladım

"HAHAHHAH geldin yine! Bu sefer ne diyeceksin? Geçecek Zeyşan? Ağlama kardeşim? Ateş seni böyle görse üzülürdü? Ha ? Hangisini diyeceksin hangi yalanla beni avutmaya çalışacaksın abi!"

"Zeyşan yapma!" 

"Yapma mı? Beni görüyor musun? Bak yok oluyorum ben... Bu gördüğün beden var ya katil! Kocam benim yüzümden öldü anlıyor musun? Benim korkularım yüzümden? Ben bir katilim! Çık şimdi buradan!"

"Elin kanıyor" diye yanıma gelen abimi bittim. 

"Git buradan elimi düşünen mi var? Yüreğim kanıyor benim! Ciğerim parçalanıyor! Çaresizlik içimde akıyor anlıyor musun? Öldü abi Ateş öldü en yakın arkadaşın öldü kocam öldü! Ben öldüm anlıyor musun? Aldığım nefes haram bana anlıyor musun? Kimseyi görmek istemiyorum! Gidin hepiniz defolun!" diye bağırarak abim başta olmak üzere kapının önünde duran herkesi kovdum. 

Çaresizdim ne yapacağımı bilmiyordum. Yaşayan ölü bu demekti işte nefes alırken ölmekti. Umutsuzdum kendimi dünyaya yeni gelmiş bir bebek kadar aciz hissediyordum. Aklımı toplamaya çalışıyordum ama beceremiyordum. Dışarıdan gelen konuşma sesleri beynimi kemiriyordu sanki daha fazla dayanamayıp dolapta duran silahı aldı ve dışarı çıktım. Havaya bir el ateş ettikten sonra

"Herkes defolsun! Hemen boşaltın evimi! Hepiniz çıkın! Kimsenin taziyesini istemiyorum tamam mı? Defolun!" ve bir silah sesi daha iki dakikada boşalan avluyu görmemle derin bir oh çekip yere çöktüm. Gözlerimi kapadım ve yaşların akmasına izin verdim. Bir müddet öylece oturdum. Gözlerimi açtığımda karşımda abim ile Bora'yı gördüm. Silahı onlara doğru tutup

"Herkes gitsin demedim mi?"

"Sakin ol sadece konuşmak istiyoruz"

"Defolun!"

"Zeyşan bir dinlesen"

"Size gidin dedim beni tanıyorsun  abi vururum ikinizi de şimdi gidin!" dediğimde abim Bora'nın sırtına vurup

"Yapar o yüzden şimdi gidiyoruz" dedikten sonra onlarda evden çıktılar. Ve işte yapa yalnız kalmıştım. Ateş ile bir sürü hayal kurduğumuz bu konakta tek başıma kalmıştım işte... Bundan sonrada böyle olacaktı yapayalnız olacaktım Ateş'in olmadığı yerlerde kalmaya yaşamaya alışmıştım ama onsuz bir hayat onsuz bir dünya böyle bir yerde yaşamak nefes almak bile istemiyorum. Onun nefes almadığı düşüncesi yakıyor içimi...

Mardin'i yine karanlık bürümüştü ve ben düşünmekten kafayı yiyecektim ne yapmam gerek bundan sonra neler olacak bilmiyordum ve bu beni korkutuyordu hemde fazlasıyla... Nefes almakta güçlük çekiyordum daha fazla dayanamayıp üstüme bir hırka alıp dışarıya çıktım. Derin bir nefes aldıktan sonra yürümeye başladım. Nereye gideceğimi biliyordum biz hep nereye gideceğimizi bilirdik. Yavaş olan adımlarımı hızlandırdım nefes alışverişimin hızlandığını hissediyordum bu sefer koşmaya başladım sanki karşımda Ateş vardı. Ateş'e doğru koştum sanki kollarını bana açmış ve sıkıca sarılacakmış gibi bekliyordu beni daha çok koştum daha hızlı nefes almayı bırakmak istiyordum o kadar hızlı koşayım ki nefes almayı unutayım istiyordum. Suratıma düşen damla ile durdum ve gözlerimi açtım Mardin'e yağmur yağıyordu. İlk başta gülümsedim sonra mola vermiş olan gözyaşlarım yine ortaya çıktı Mardin'e az yağan yağmur yine yağıyordu... Mardin'de ağlıyordu işte hissetmiş Mardin'de ağasız kalmıştı sahipsiz ve çaresizdi. Gözyaşlarım akarken koşmaya devam ettim durmak istemiyordum uçsuz bucaksız yerlere gitmek ve durmamak bu hayatı yaşamak istemiyordum. En son evden çıkarken düşündüğüm yere varmıştım. Ateş ile burada kaç kere kavga etmiştik ilk kez onu burada reddetmiştim burada onu öpmüştüm burada onu terk etmiştim ve burada artık onsuzum burada bir daha o olmayacak burada Ateş ile Zeyşan'nın aşkı yaşanmayacak...

"Ey Mardin Mutlu musun? Bir aşk daha öldü bak yine ve yine sen kazandın. Sen busun işte değil mi? Bencilsin! Mutluluk istemezsin! Şaka mısın sen?! Neden böyle yapıyorsun neden benimle oynuyorsun! Bak kazandın işte! Ben kaybettim hemde her şeyimi hayatımı kaybettim sevdiğim adamı kocamı aşkımı nefesimi...." 

"Söylesene ne olacak şimdi ne yapacağım ben onsuz ne olacak bana söylesene!!!!!"

"BENİM İLE EVLENECEKSİN!"..........................



******************

Kısa oldu çok özür dilerim. Bol bol yorum ama hadi....



O BENİM ABIMWhere stories live. Discover now