Gül'e Ait 1. Bölüm 2. kısım

Comenzar desde el principio
                                    

"Tamam, sakin ol..."

"Ça... çağıııır... maaahhh haaaa... haayııırrr ııııhhh... lüüüt..."

"Tamam dedim, söz veriyorum."

"Beennn... saa saağ oolll..."

"Hı hı... O zaman, izin ver ben yardım edeyim. Dişlerinin çıkardığı sesi buradan duyuyorum, titriyorsun... Bak, şimdi yavaşça montumu çıkarıp üzerine koyacağım. Sana dokunmayacağım. Beni anladın mı?"

"Haa haayııırrr, ge geree ek yoookk... ooohhh... Beennn, be beee beniii bıııraaaaak..."

"Neden anlamak istemiyorsun, ölürsün..."

"Ooooo... ooollsuunn... aaaahhh..."

"Lütfen, beni böyle bir konuda zan altında bırakamazsın... Bunu istemeye hakkın yok. Sen beni bu durumda bulsan yardım elini uzatmaz mıydın?"

"lııııggghhh... ııııhhh... Ee... eee... ııııhhh... eeveeett... ö... özür... di..."

"O zaman bana neden izin vermiyorsun? Daha çok gençsin, önünde yaşanacak bir hayat var. Göz göre göre ölümü seçiyor olamazsın..."

'Yaşanacak bir hayat!.. Nasıl? Gücüm olsa sözlerine gülmeyi, alay etmeyi, bağıra bağıra, olabilir, ama onların elinde değil... demeyi isterdim.' diye aklından geçirirken, dudağının sağlam olan yanıyla istemsizce sırıtarak, "lııııggghhh... Beeennn zaa... zateeen... ölüüü... yüümm... ooohhh... bu buraaaya kaa kaadaarr, yorul... oohh... yorulduuum. Bıraaaak, giitt..." derken neye bulaştığının farkında olmayan, iyi niyetli yabancıyı kovmayı denedi. Özellikle erkeklerden alışkın olmadığı tutuma hayranlık duymakla birlikte, geç gelen iyiliğe nasıl tepki vermesi gerektiğini bilemedi.

Tahmin ettiği gibi kadının hayattan vazgeçtiğini, peşinde olan her kimse pes ettiğini anlayan genç adam, içler acısı haline, onu bu hale getiren mahluka karşı; hissettiği nefreti saklamaya, ifadesini sabit tutmaya çalıştı. Sorduğu takdirde anılarının canlanacağını, iyice içine kapanacağını öngörerek, bunu daha sonra yapmaya karar verdi.

Açabildiği tek gözüyle hala ürkek bakışlar atan kadının, nispeten kendisine güvenmeye başladığını anlayınca, dizlerinin üzerinde tuttuğu ellerini yavaşça kaldırarak görmesini sağladı. İrkilmediğini, kabuğuna çekilen yaralı bir hayvan gibi izlediğini görünce, aynı üslupla üzerinden çıkararak, harekete geçmeden önce önünde tuttu.

"Sen ölü değilsin, en azından ben izin vermezsem. Üzgünüm, seni bu şekilde bırakıp gitmeye vicdanım izin vermez." derken aralarında bir bağ kurabilmek, biraz daha rahatlamasını sağlayabilmek için ismini öğrenmesinin faydalı olacağını umarak, "Adım, Asaf... Rica etsem seninkini söyler misin?" diye aynı sakinlikle sordu.

"Been... ııııığğhhh... Gü... Güüll... Gülizar!.. Aaa... Asaaf..."

'Asaf, ne garip isim... Garip ama güzel, sesine yakışıyor. Asaf!.. Göründüğün, konuştuğun kadar iyi birisi misin Asaf?' Bulunduğu durumda içinden geçirdiklerine kendisi bile hayret eden genç kız, yediği darbelerden beyninin hasar almış olabileceğini, bir şekilde yüzünü bile seçemediği, tanımadığı bir adama inanmak istediğini düşündü.

"Memnun oldum Gülizar, ismin çok güzelmiş, keşke karşılaşmamız bu şekilde olmasaydı. Şimdi, montu üzerine koyabilmek için sana doğru biraz yaklaşacağım. Korkma olur mu?"

"A... ama!.."

"Hiiişşşşttt sakin ol... Söz verdim dokunmayacağım. Unutma, benden sana zarar gelmez. İstemediğin hiç bir şeyi yapmam."

Gül'e Ait  (TAMAMLANDI)Donde viven las historias. Descúbrelo ahora