Affet

320 27 12
                                    

Serdar Kılıçaslan

"Kimliklerinden bir şey çıktı mı?"

"Sokak kavgaları, hırsızlık, adam yaralama. Bildiğimiz sokak serserileri."

"Kime çalışıyorlarmış?"

Turgut yüzünü buruşturarak "Resul," dediğinde gözlerimi kapattım. Ondan başka kim olacaktı ki? Diğer düşmanlarımızdan biri olsa öldürmeye çalışırdı. Dünkü adamların niyeti dövmek, kemik kırmaktı. Özellikle Zehrayla olduğum anı seçmişlerdi. Büyük ihtimalle benden çok sevdiğim kadına zarar vermek konusunda da emir almışlardı. Demirle Azer olmasa başarabilirlerdi. O çocuklarla karşılaşmak büyük şanstı. Demir ikinci kez sevdiğim kadının hayatını kurtarmıştı. "Ne yapalım?"

"Şimdilik hiçbir şey," dediğim sırada Selaminin bize doğru yaklaştığını gördüm. Elindeki beyazla mor renkteki çiçeklerden yapılan buketi aldım. Turgut'a "Resul ile kendim ilgileneceğim," derken buketi inceliyordum. Söylediğimden daha küçüktü. "Bu ne lan böyle?"

"Bu saatte sadece bunu bulabildim, efendim

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

"Bu saatte sadece bunu bulabildim, efendim."

Buketi Turgut'a doğrultarak "İyi görünüyor mu?" diye sorduğumda güldüğünü gördüm. Gözlerimi kısmamla yüzünü ifadesiz hale getirdi. Saat daha altıydı. Hem çiçek almak hem de Turgut ile dün gece bize saldıranlarla ilgili konuşmak için otelden çıkmıştım. Açık yer olmayacağından Selamiyi mor çiçek arasın diye göndermiştim.

"İyi görünüyor, patron."

İşaret parmağımı Turgut'a doğru sallayarak "Gözüme gözükme," dedikten sonra otele girdim. Dün geceye ait anılar zihnimde kendini tekrarlayıp duruyordu. Zehra için bunun ne kadar önemli olduğunu, geçmişinde yaşadıklarının üzerinde bıraktığı etkiyi biliyordum. Her şeye rağmen bana güvenmişti. Yüzüme yayılan gülümsemeyi engelleme gereği duymadan kaldığımız odanın kapısını açtım. Huzurum, mutluluğum aynı anda solup gitti.

Zehra yatakta kendine sarılmış halde küçücük görünüyordu. Vücudu ağladığı için titriyordu. Karşımdaki manzara nefesimi kesecek kadar acı vericiydi. "Zehram," dediğim anda kan çanağına dönmüş gözlerini bana çevirdi. Hızlı adımlarla yatağa ilerleyip yüzünü ellerimin arasına aldım. "Ne oldu? Biri bir şey mi yaptı?"

Yüzünü saran ellerimi tutarak "Gittin sandım," demesi hayatım boyunca unutamayacağım kadar kırgınlıkla doluydu. Titreyen bedenini kollarımın arasına çekip başını göğsüme yasladım.

"Yavrum, çiçek almaya gittim sadece." Ağlaması gittikçe şiddetleniyordu. Kendime küfürler ederek "Özür dilerim," dedim. Saçlarına öpücükler kondurduğum sırada bakışlarım yerdeki bukete takıldı. Bu an daha önce de yaşanmıştı. Yine elimde çiçeklerle gelmiştim ve Zehrayı ablasından dayak yerken bulmuştum. Şimdi de bu. "Mor çiçekleri sikeyim." Homurdanmama gülmesi içimi az da olsa rahatlattığından titreyen bedenini kucakladım. Göğsüme yaslanması, küçücük kalana kadar kollarımda kıvrılması canımı yakıyordu. Onu böyle görmekten nefret ediyordum. "Hadi, seni yıkayalım."

Affet [+18]Where stories live. Discover now