Sevgilim

401 39 39
                                    

Zehra Balaban

Boncuk'un saçlarını taramayı bitirince gülümseyerek başını öptüm. Her gün bir öncekinden daha iyi olmasını izlemek, iyileştiğini görmek kalbimi titretiyordu. Yıllar boyunca iyileşmesi için çabalamama rağmen sadece krizlerinin arasındaki zamanı uzatmayı başarmıştım. Krizlerini engelleyemiyor, her seferinde dayak yiyordum. Ablamın şu anki halini hayal bile edemezdim. Serdarı tanımam, sevmem, sevilmem bir yana... Ailemden geriye kalan tek kişinin iyileşmesi, bana sevgiyle bakması her şeyden öteydi. Son aylarımın en güzel tarafı kesinlikle buydu.

"Örmemi ister misin?"

Başını sağa sola salladıktan sonra odasına yeni kurulan çalışma masasına geçti. Bir ara öylesine konuşurken Boncuk'un bileklik yapmak için yatağının üzerini tamamen boncuklarla kapladığını söylediğim günün ertesinde Serdar odaya çalışma masası getirtmişti. Ağlamaktan, göz yaşlarından nefret eden ben, onunla tanıştığımdan beri sulu gözlü biri olmuştum. Serdarın düşünceli hali, bizim için yaptığı her şey kalbimi titretiyor, gözlerimin dolmasına neden oluyordu. Bu bile yeniydi. Mutluluğun neden olduğu göz yaşlarına bile yabancıydım.

"Canın bir şey çekiyor mu? Yapayım."

"Sen ne yemeyi seviyorsun?"

Boncuk'un sorusuyla kaşlarımı çattım. İlk kez benimle ilgili bir şeyi öğrenmek istiyordu. "Neden sordun?" derken sesimin titremesine engel olamadım. Onun tarafından sevilmeye, merak edilmeye yabancıydım.

"Sen hepimizin sevdiği yemeği biliyorsun. Babam, annem, ablam... Öldükleri halde hala hatırlıyorsun, değil mi?" Zorlukla yutkunarak bakışlarımı kaçırdım. Evet, hatırlıyordum. Hatta sık sık yapıyordum da. "Ama ben bilmiyorum. Kardeşim neyi sever, nelerden hoşlanır, nereye gitmeyi seviyor... Hiçbirini bilmiyorum. Sadece sana sahibim ama birbirimize yabancıyız."

"Tuzlu kurabiyeyi çok seviyorum." Yıllardır soru soran kişi olmaya alışık olduğumdan ilk kez merak edilen kişi olduğum için ağlamakla mutlu olmak arasında çırpınırken ablamın saçlarını okşadım. Alacağım cevabın olumsuz olacağını bildiğim halde umutla "Mutfağa inip birlikte yapalım mı?" diye sordum. Evet demesi yeterliydi. Her şeyi ayarlar, ne dışarıdaki korumaları görmesine ne de eve bir erkeğin girmesine izin verirdim. Ablam benimle herhangi bir şey yapsın yeterliydi.

Serdar Kılıçaslan

Saatlerdir dosyaların içinde kaybolmuş haldeyken çalışma odamın kapısının açılmasıyla bakışlarımı kapıdan başını içeri uzatmış kadına çevirdim. Yorgunluk anında bedenimi terk etmişti. Gözlerime ulaşan bir gülümsemeyi ona sunarak "Gel," dedim. Zehranın küçük adımlarla içeri girmesini, kapıyı kapatıp bana doğru adımlamasını aynı gülümsemeyle izledim. Elindeki kurabiye dolu tabağı çalışma masama bıraktığı sırada geri çekilmesine izin vermeden bileğinden tutarak kucağıma çektim. Kısacık bir an nefesini tuttuğunu fark etsem de üzerinde durmadım çünkü hemen ardından gülümseyerek kollarını boynuma sardı.

"Yorgun musun?"

"Hmm." Yüzümü boynuna yaslayıp kokusunu içime çektim. Yeterli olmayınca dudaklarımı kokusunun kaynağına bastırdım. Uzun süredir ciddi ilişkilerden, yani duygulardan uzak yaşıyordum. Şimdi anlıyordum ki, bu yüzden geldiğim yaşta ve sonrasında birine dokunmanın beni heyecanlandıracağına, kalbimi titreteceğine inancımı kaybetmiştim. En azından Zehrayla tanışana kadar böyle düşünüyordum. Kollarımdaki kadının kokusu, bakışı, gülüşü, teni... Kısacası her şeyi kalbimin ritmini bozuyor, heyecanlanmama neden oluyordu. "Şimdi daha iyiyim."

"Ablam sevdiğim yemeklerin ne olduğunu sordu." Zehranın titreyen sesiyle söylediği şey üzerine başımı kaldırarak buğulu gözlerine baktım. Orada gördüğüm mutluluk sol göğsümün sızlamasına neden olmuştu. Sevdiği yemeklerin sorulmasının bile onu böylesine mutlu etmesi haksızlık gibi geliyordu. Dünyaları önüne sermek istiyordum. Ruhundaki tüm yaralar, eksiklikler kaybolana kadar onu sevmek, insanlardan korumak istiyordum. "Sonra da benimle birlikte mutfağa inip tuzlu kurabiye yaptı." Yanağını ıslatan damlanın eşliğinde dudaklarını kirli sakallı yanağıma bastırdı. Hemen geri çekilmedi. Alnını yanağıma yaslayarak derin nefesler aldı. "Teşekkür ederim, Serdar. Ablamın iyileşeceğine inancım zerre kadar kalmamışken bu değişimi... Çok teşekkür ederim."

Affet [+18]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin