Aşık Olmak

615 43 47
                                    

Zehra Balaban

El ele tutuşmaya devam ederken üçüncü kata çıktığımızda duraksamadan adımlarımızı odama yönlendirdik. Öpüştüğümüz andan beri tek kelime etmemiştik. Yol boyunca sadece birleşen ellerimize bakmış, öncesiyle şu anımız arasındaki farkı düşünmüştüm. Bulduğum farklardan memnun olduğum yüzümdeki huzur dolu ifadeden belli oluyor olmalıydı.

Odaya girip de yataktaki bedenleri görünce sevgiyle gülümsedim. Akşınla Boncuk yatağımda birbirlerine sarılı halde uyuyorlardı. Serdar beni kollarının arasına alarak "Kokun uyuşturucu gibi," dedi. Bakışları yataktaki güzel manzaradayken başımı omzuna yasladım. Aynı anda Serdarın derin bir nefes aldığını fark ettim. "Bir kez soluduk mu, vazgeçemiyoruz."

"Bence bugünlük utanma kotam doldu."

"İzin ver son hakkımı da kullanayım." Mavisini kaybetmiş gözlerle kahvelerim buluşunca "Bu gece benimle uyur musun?" diye sordu.

Büyüttüğüm gözlerimle karşımdaki yüzü incelerken bir kez daha nefesimi tuttum. Aslında biriyle uyumaya alışık değildim. Son günlerde Akşınla uyuduğumdan yeni alışmaya başlamıştım fakat Serdarla uyumak bambaşkaydı. Havaalanında öpüşürken bile heyecandan kalbim durmak üzereydi. Onunla aynı yatağa girmenin kalbimin patlamasına neden olmasından korkuyordum. Her gün farklı bir adamı yatağına almak zerre kadar etkilemiyor mu seni? Miden birazcık bile olsun bulanmıyor mu? Boncuk'un Emineye nefretini kustuğu günlerden birine ait olan sesinin kulaklarımda yankılanmasıyla gözlerimi sıkıca kapattım. Ablamın masumluğundan, temizliğinden şüphem olmadığı halde diğer ablamın zamanında ona söylediği her cümle zihnime kazınmış durumdaydı. En çok da bundan korkuyordum. Daha çocukken zihnime kazınanları aşamamaktan korkuyordum.

Sıkıca kapattığım gözlerimden firar eden damlaları gören Serdar yüzümü ellerinin arasına aldı. "Sormadım say, Zehra. Sormadım say ama ağlama," derken sesine çöken suçluluk duygusu canımı daha çok yaktı. Onun suçu yoktu ki. Benim kirli hayatımdı gözyaşlarımın nedeni. Serdarın yaptığı tek şey yaralarıma iyi gelmekti. Bu yüzden zorlansam da gözlerimi aralayarak yüzümü saran ellerini tuttum.

"Uyuyalım."

Serdar Kılıçaslan

Kapının tıklatılması dudaklarıma gözlerime kadar ulaşan bir gülümsemeyi misafir etti. "Gel," dediğim sırada sesim bile gülümsediğimi belli ediyordu. Zehra kıyafetlerini değiştirmek için odasında kalmış, ben de kıyafetlerimi yalnızken değiştireyim diye odama geçmiştim. Şimdi de Zehra bu evde kaldığı ilk günlerde yanında eşya olmadığından aldırttığım mor pijama takımıyla kapıda duruyordu. Birlikte uyuma teklifimi kabul etmesine rağmen odaya doğru adım atmayışı, ellerini küçük çocuklar gibi arkasında birleştirmiş halde ileri geri sallanışı kalbimi bir kez daha sıcacık yaptı. Onu incitmekten o kadar çok korkuyordum ki. Zehra şimdiye dek tanıdığım herkesten güçlü olduğu gibi kırılgandı da. Daha doğrusu kırgınlıkları fazla olduğundan yenilerine gücü yoktu.

Arkasında birleştirdiği ellerini çözüp birini güven verircesine tuttum. "Gel," diyerek yatağa adımladığım sırada hareketlerimi yavaş tutmaya ekstra özen gösteriyordum. Zehranın gitmeyeceğini, bu geceyi ne olursa olsun benimle geçireceğini biliyor olmama rağmen ürkmesinden endişe ediyordum. Az önce onu ağlatan şeyin ne olduğunu bilmiyorken başka türlü düşünmem, hissetmem mümkün değildi zaten.

Yatakta karşılıklı bağdaş kurarak oturduğumuzda küçük hareketlerle Zehranın ikimizin arasında duran ellerini okşamaya başladım. Önce rahatlamasını istiyordum çünkü büyük ihtimalle sorumun cevabı canını yakacaktı. Belki başka zaman olsa ertelerdim, emin değildim ama şu anda bunu yapmam mümkün değildi. Kelimelerimden hangisinin onu kırdığını bilmezsem bunu tekrarlaya bilirdim. Göze alamadığım şey buydu.

Affet [+18]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin