Teslimiyet

488 30 7
                                    

Zehra Balaban

El ele sokakta yürürken bakışlarımı parmağımdaki yüzükten alamıyordum. Delirmiş miydim? Emin değildim ama Serdarın teklifini kabul etmiştim. Onun gibi bir adamla olmayı hayatımın herhangi anında hayal etmemiştim. Aksine kaçmam gerektiğini düşünürdüm. Ablamın ölümü hayatımdaki bir çok şeyi ve düşünceyi değiştirmişti. Serdarın varlığı da aynı şekilde bir çok şeyi ve düşünceyi değiştirmişti. Geldiğimiz noktada parmağımda onun yüzüğüyle karanlık gecede yürüyordum. Dolaşmak istediğimi söyleyince arabayı konser alanında bırakmıştı. Konserden çıkan insanlarla birlikte yürüdüğümüz yol otobüs durağından sonra sessizleşmişti. Arkamızda iki, önümüzde üç kişi vardı. Gece sessiz, ben ise huzur doluydum. Fakat huzurum uzun sürmedi.

Yokuşun sonunda yaşananları görünce kalbim sıkıştı. Demir* ve Azer* birileriyle kavga ediyorlardı. Aslında her biri iki kişiyle boğuşuyordu ve yerde yatan bir kişi daha vardı. Durduğum için bana bakan Serdar bakışlarımı takip ettiğinde onları görerek koşmaya başladı. Demir Azeri kontrol ettiğinde hazırlıksız yakalandığından iki adam da üzerine çullandı. Yumrukları öylesine sertti ki çığlık atmamak için ağzımı ellerimle kapattım. Sadece yedi kez yumruk atabildiler. Sekizinci için kaldırdıkları elleri hedefe ulaşamadan Serdar birinin yan tarafını tekmeleyerek Demirden uzaklaşmasını sağladı. Diğerini ise ensesinden yakalayarak acımadan yanındaki duvara vurdu. Sertçe. Onlara doğru ilerlerken yere düşen adamın başının kanadığını görebiliyordum. Gariptir, umurumda bile değildi. Serdar bunu yapmasa Demir zarar görecekti.

Yanlarına ulaşmak üzereyken Azerin boğuştuğu kişilerden birinin bıçak çıkardığını gördüm. Demir de görmüş olmalıydı çünkü aynı anda koştuk. Ben çantamı eli bıçaklı adamın kafasına vurduğum sırada Demir bileğini tutarak döndürdü. Adam kırılan bileği yüzünden çığlık attı ve bıçak yere düştü. Diğeri bıçağa doğru atılsa da Azer tam zamanında yüzüne tekme atarak bayılmasına neden oldu. Şaşkınlıkla Demirin bileğini kırdığı adamı yumruklamasını izliyordum. Çoktan bayılmış olmasına rağmen yumruklarını art arda yüzüne indiriyor, "Azeri mi öldürecektin lan?!" diye bağırıyordu. Gözlerini kan bürümüştü sanki.

Serdarın kollarımdan tutarak beni geri çekmesiyle Azer ileri atılarak kollarını koca adamın gövdesine sardı. Demir ciddi anlamda kocamandı ve böylesine öfkeliyken durdurulması imkansız gibi görünüyordu. Fakat Azer denemeye hazır halde beline sardığı kollarıyla onu geri çekmeye çalıştı. Eh, Demirin kıpırdadığı söylenemezdi. Bu yüzden "Sırık, durman gerekiyor," diyerek şansını farklı yoldan denedi. İşe yaramasını çok istesem de durmadı.

Aklıma gelen şeyle onlara doğru adımlamak istesem de Serdar beni önünde tutmaya devam etti. "Yaklaşman tehlikeli." Dudakları kulağımın yanındaydı. Konuştukça nefesi ürpermeme neden oluyordu. "Az önce sevdiği adam bıçaklanabilir, ölebilirdi. Durmayacak."

"Eğer onu tanıyorsam duracak." Gülümsememden ne demek istediğimi anlamasını umuyordum. Bana güvenmeliydi. Güvendi de. Gitmem için kollarımı bırakınca ikisine doğru ilerledim. Serdar tehlikeye karşı bir nefes arkamdaydı. Koca adamın yerdeki baygın adamın yakasını kavrayan elini ve yumruk atmak için havaya kaldırdığı elini tuttum. Serdar arkamda kaskatı kesilse de müdahale etmedi. Bunun tehlikeli olduğunu düşünüyordu, haklıydı da. Böylesine öfkeli bir adam bana zarar verebilir ya da zarar görmeme neden olacak şekilde itebilirdi. Her şeye rağmen ellerini tuttum çünkü Demir bana bunu yaptığım anda duracak bir adam gibi geliyordu. Bir kadının canını yakma ihtimalinin onu ne olursa olsun durduracağına inanıyordum. Ki haklıydım da. Dokunuşumu hissettiği anda durdu.

Göğsü aldığı kesik nefeslerden dolayı hızla inip kalkıyor, gözlerini bulunduğu anı anlamaya çalışıyor gibi durmadan kırpıştırıyordu. Önce ellerini tutan ellerime, ardından bana, en sonunda da gövdesine sarılı kollara baktı. Yerdeki adama bakmaması iyi bir şeydi. Durumu algıladığı anda arkasını dönerek Azerin sarılışına karşılık verdi. Boyları aynı olsa da Demirin katil olma ihtimali yüzünden hissettiği korku sarsılmasına neden olan Azer başı omzuna yaslansın diye hafifçe eğilmişti. Demir de bundan faydalanarak dudaklarını yeşil gözlü çocuğun başının üstüne bastırıyordu.

Affet [+18]Where stories live. Discover now