Yaraları Sevmek

390 42 53
                                    

Serdar Kılıçaslan

Arabadan indiğim anda evden çıkıp üzerime doğru koşan bedenle şaşkınlıkla duraksadım. Akşın boyu kısa olduğu için ayaklarıma sarılmıştı. Dikkatli şekilde yeğenimi kucağıma aldım. "Ne oldu, dayısının güzeli?" Keyifsiz olduğu her halinden belliydi.

"Zehra çok kötü."

Boncuk'un yeniden kriz geçirip ona zarar verdiğini düşünerek endişeyle "Ne oldu?" dediğimde aldığım cevap derin bir nefes almama neden oldu. Boncuk konusu düşündüğümden daha fazla kafamı meşgul ediyordu. Evde olmadığım bir gün kadının sevdiklerime zarar vermesinden korkuyordum.

"Sabah bir kadın geldi. O zamandan beri yüzü gülmüyor. Boncukla bile oynamıyor."

Gelen kişiden haberim vardı. Korumalarından önce Zehra aramış, anneannesini eve almanın sorun olup olmayacağını sormuştu. Bunu sorduracak kadar ona burayı ev gibi hissettiremediğimi anlayınca kendime kızmıştım. Anneannesiyle ilgili bildiklerim tanıştığımız zaman yaptığım araştırmada öğrendiklerimle sınırlıydı. Emineyle Boncuk kavga ettiğinde Zehra araya girmiş ve ablalarını ayırmaya çalıştığı sırada düşüp başını masaya çarpmıştı. O zamanlar kavga nedenleriyle ilgili fikrim yoktu ama artık biliyordum. Büyük ihtimalle Boncuk Eminenin işi yüzünden kavga çıkarmıştı. Alnının sağ tarafında, saçlarının başlangıcında bulunan yara izi o günden kalmıştı. Zehra hastaneye kaldırıldığında ablaları da karakola alınmıştı ve onları almaya gelen anneanneleri olmuştu. Sonrasında ne olmuştu, bilmiyordum. Bir nedenden dolayı kızlar anneannelerinin evinden kaçmışlardı. Zehra da tanıştığımızdan beri kadın hakkında tek kelime etmemişti. Akşının bahsettiği gibi mutsuzsa büyük ihtimalle ruhundaki yaralardan biri de anneannesine aitti.

Kucağımda yeğenimle birlikte eve girdiğimde salonda karşılaştığım manzarayla kaşlarımı çattım. İsmini araştırma sırasında öğrendiğim Gülümser tekli, Zehrayla Pınar ise üçlü koltukta oturuyordu. Salonun girişinden bile Zehranın tüm tırnaklarının kenarlarını aşındırdığını görebiliyordum. Akşını bu huyundan vazgeçirememişken şimdi de Zehra aynısını yapıyordu. "Merhaba," dediğim anda üç kadının bakışları da bana döndü. Sol elinin işaret parmağını kanatmakla meşgul olan Zehranın büyük ihtimalle yanıma gelmek için ayağa kalkmak istediğini fakat anneannesinin varlığını hatırlayınca duraksadığını görerek içeri girdim.

Anneannesinin yıllardır habersiz olduğu torunlarını nasıl bulduğunu tahmin etmek zor değildi. Gazetedeki fotoğrafları görmüş olmalıydı. Evimizi bulmak da kolaydı çünkü Çetin şirketi yüzünden göz önünde olan biriydi. Daha önce evde çekim bile yapılmıştı. Kısacası Gülümser torununun bir adamla öpüştüğü anın fotoğraflarını görüp gelmişti. Zehra buna rağmen kalkıp yanıma gelemiyordu ve ben bunun da nedenini biliyordum. Aramızdaki ilişkiyi resmiyete dökmemiştik. Fotoğraflarla ilgili evdekilerle konuşmamıştık ve adım kadar emindim ki, Zehra tek kelime etmemişti. Akrabasını eve almak için bile arayıp izin isteyen biri ilişki gibi ciddi konuda ağzını açmazdı, biliyordum. Şu an aramızda hiçbir şey yokmuş gibi davranmak onu zor durumda bırakacağı halde kendini durduruyordu.

Zehra Balaban

Serdar kararlı adımlarla yanıma gelirken kalp krizi geçireceğimi düşünüyordum. Saatlerdir gerginlikten dolayı kaskatı olan bedenim onun gelişiyle hızlanan kalbim yüzünden titriyordu. Anneannemin gelişi kabus gibiydi. Serdarla aramızdaki ilişkiye isim vermemişken yaşayan tek akrabamın buraya gelmesinin yanlış anlaşılacağından korkuyordum ve anneannem geldiğinden beri ona yapacağım açıklamayı düşünüp duruyordum. Fakat bana doğru geldiğini görünce planladığım tüm cümleleri unutmuştum. Titrek sesimle diyebildiğim tek şey "Hoş geldin," oldu.

Affet [+18]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin